- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber ve Yorum
Erdoğan Hükümetinin Korona Virüsle Başarısız Mücadele Karnesi!
Haber:
Korona virüse karşı İstanbul’da ekstra önlemler yolda. Sokağa çıkma yasağı yaşı 65’ten 60’a inebilir, kısıtlama 18 yaş altını da kapsayabilir. İstanbul’da özel araçlara trafik yasağı da gündemde. (03.04.2020 Hürriyet)
Yorum:
Geçmişten bugüne insanlığın en büyük afetlerinden biri de köyleri, kasabaları, şehirleri, ülkeleri ve orduları kısa bir sürede yok eden salgın hastalıklardır. Tarihte Müslümanlar, yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açan salgın hastalıklar ve afetler anında Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmışlardı. Bu olayların büyük can ve mal kaybına sebebiyet verdiği muhakkak, ancak can ve mal kaybında insanların işlerini güden hükümetlerin ihmâli olduğu etkenini unutmamak gerekir. İhmalkârlığın dışında yabancı çözümleri model almak ya da çözümsüzlük ve rant elde etmek için yapılan yanlışlar ise ayrı bir problem.
Kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak yanında kamunun sağlığını korumak da devletin temel görevlerindendir. Bu bağlamda, özellikle salgın hastalıklarla mücadele etmek büyük önem taşımaktadır. Ne var ki, günümüzde korona pandemisi ile mücadele ettiğini zanneden Erdoğan hükümeti, yasaklar yumağını sıkılaştırarak Türkiye’yi açık hava hapishanesine dönüştürdü. Salgınla mücadelenin yolu olarak 65 yaş üstündekilere sokağa çıkma yasağı getirdi, Allah’ın evlerine kilit vurdu, şehirlerarası seyahat yasağı koydu, kısacası günden güne yasaklar dizisini artırıyor.
Şimdi de sokağa çıkma yasağı yaşını 65’ten 60’a indirmeyi ve 18 yaş altındakilere de kısıtlama getirmeyi planlıyor. Bu yaş sınırlamaları bile mücadelenin ekonomik endeksli olduğu, mücadelede insani değerin hiçbir kıymetinin olmadığını gösteriyor. Hal böyle olunca çoğu hükümet, salgından etkilenen vatandaşlarına maddi yardım yaparken, Türk hükümeti, ekonomideki açığı kapatmak, kredi borçlarını ödemek, giderlerini karşılamak, yandaş şirketleri kurtarmak, halkın kara gün akçesi olarak sakladığı elindeki avucundaki son kuruşunu almak için “Milli Dayanışma” adı altında vatandaşlarından yardım dilendi.
Dahası, yabancı hükümetlerin önlem ve tedbirini milim milim izleyen vizyonsuz ve omurgasız Türk hükümeti, COVID-19 hastalığı ile mücadele kapsamında sağlık sisteminin kapasitesini aşmaması için çoğu ülkede olduğu gibi sıkı sosyal mesafe önlemleri uyguluyor. Buna rağmen ölüm ve vaka sayılarının önüne geçemeyen hükümet, salgınla mücadeledeki başarısızlığını örtbas etmek için utanmadan arlanmadan şeffaflık adına çetele tutar gibi her gün ölüm ve vaka sayılarını kamuoyu ile paylaşıyor.
Hükümet, Umreden dönen ve yurtdışından gelen vatandaşları enfekte olanlar ile enfekte olmayanlar arasında ayrım yapmaksızın aynı yere koydu. Karantina altına alacağım derken neredeyse yirmi bin insanı enfeksiyon riski ile baş başa bıraktı. Oysa test yaparak enfekte olanlar ile olmayanlar arasında ayrım yapabilir ve dolayısıyla vaka ya da ölümlerin önüne geçebilirdi. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لاَ تُورِدُوا المُمْرِضَ عَلَى المُصِحِّ
“Hasta kişi sağlıklı kişinin yanına girmesin.”
Özetle, Türkiye de dâhil olmak üzere İslam ülkelerindeki çaresiz hükümetler, İslam’ın getirdiği çözümleri izlemek yerine her zaman olduğu gibi ya Fransa, İrlanda ve İtalya gibi ülkeleri takip ederek, hayatı durdurarak virüsün yayılmasını önlemeye çalışıyorlar. Ya da İngiltere ve Hollanda’nın “sürü bağışıklığı” olarak adlandırılan yaklaşımını yani virüse maruz kalanların bağışıklık kazanacağı ve bağışıklık kazanan bu insanların da virüsü başkalarına bulaştırmayacağı varsayımını izliyorlar. Yasama ve kültürel alanlarda karış karış, arşın arşın kâfirleri takip eden bu hükümetler, salgınla mücadelede de onların peşinden gidiyorlar.
#Korona
#كورونا
#Covid19
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş