- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber ve Yorum
Hüdhüd Bile İnsanların Çoğundan Daha Zekidir!
Haber:
Erdoğan: Türkiye, Karadeniz’de tarihinin en büyük doğalgaz sahasını keşfetti. [el-cezire]
Yorum:
Şüphesiz Müslümanların ülkeleri devasa servetlerle doludur. Ancak sömürgeci kafir Batı’yı takip eden ajan yöneticilerin varlığı, Müslümanların servetlerini yağmalama ve istilanın hedefi haline getirmektedir. Dolayısıyla Müslümanların ülkeleri, sömürgeci kafir ülkeler arasında bir cazibe ve rekabet merkezi haline gelmiştir.
Müslümanların ülkelerinde petrol yataklarının varlığı doğal bir şey olup Müslümanların ülkelerinin, Müslümanların başındaki yöneticilerin sahip olmadığı kararlarla on yıllardır kullanılması ve çıkarılması yasaklanan servetler barındırdığı hiç kimse için bir sır değildir.
Bununla birlikte Erdoğan’ın böyle bir konuyu böyle bir zamanda açıklamasına bakmaksızın, açıklamanın ve siyasi propagandanın taşımış olduğu boyutlara bakmaksızın… Tüm bunlara bakmaksızın bir Müslümanın bir yöneticiyi yargılama ölçüsünün, -ister hayali ister gerçek olsun- bu yöneticinin ülkesine sağlamış olduğu maddi faydalar olması büyük bir hatadır. Zira bir Müslümanın, hayatını Allah Azze ve Celle’nin dinine savaş açarak ve O’nun şeriatını yönetimden dışlayarak geçiren yöneticinin tarihini unutması ve bazılarının tüm bunları kahramanca bir eylem olarak düşünmesi saflık olur!
Nitekim Allahu Teala, dalalet ehlinin dalaletine ve onların küfürlerine dikkat çeken Şeytan’ın süslerine ve büyük hükümdara aldanmayan Süleyman’ın Hüdhüd’ünün bizim için bir yol gösterici olduğunu haber veriyor. Zira Allahu Teala, Hüdhüd’ün Süleyman’a söylediklerini ve ona kaybolması hakkındaki mazeretini haber vererek şöyle buyuruyor: فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِن سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ* إِنِّي وَجَدتُّ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِن كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ * وَجَدتُّهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِن دُونِ اللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ * أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ * اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ “Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim. Ben, bir kadının onlara hükümdarlık ettiğini gördüm. Ona (güç ve nimet adına) her şey verilmiştir. Onun büyük bir tahtı da vardır. Kendisini de toplumunu da, Allah'ın yerine Güneş'e teslimiyet içinde buldum. Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstererek onları doğru yoldan alıkoymuş, bundan dolayı da doğru yolu bulamıyorlar. Nasıl olur da göklerde ve yerde saklı olanı çıkaran, sizin sakladığınızı da açıkladığınızı da bilen Allah'a teslimiyet göstermezler? O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O, büyük arşın Rabbidir.” [Neml-22-26]
Bir yönetici, ülkesinin maddi başarısı için ne elde ederse etsin -ki bunun gerçekleşeceğini varsayarak söylüyorum-, bu bizlere o yöneticinin -herhangi bir yöneticinin- işlemiş olduğu büyük cürümleri unutturmamalıdır. Dikkat edin bu cürüm, İslam’ın yönetimden uzaklaştırılması ve Müslümanların üzerine Laik beşeri sistemlerin tatbik edilmesidir.
Allahu Teala’nın şu kavlini asla unutmayacağız: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerdir.” [Maide-44] وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerdir.” [Maide-45] وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fâsıklardır.” [Maide-47] فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا “Hayır, Rabbine andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa-65]
Bizim Müslümanlar olarak bir yöneticinin doğruluğunu veya fasit olduğunu yargılamadaki tek ölçümüz işte bu olmalıdır. Eğer durum bu şekilde olursa, Müslümanların ülkelerindeki tüm yöneticiler şeriatın mizanında eşit olurlar.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Halid (Ebu Mutasım)