- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Erdoğan, En Büyük Münkerleri İşlediği Halde Emri Bil Maruf ve Nehyi Anil Münker Yaptığını İddia Ediyor!!
Haber:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Gençlik Forumu 4. Genel Kurulu’na gönderdiği mesajda şöyle dedi: “Müslümanlar, hem kendi huzur ve esenlikleri hem de bütün insanlığın güvenlik ve geleceği adına artık sorumluluk üstlenmedir.” “Geniş bir coğrafyada çatışma, göç, yoksulluk ve hastalıklarla boğuşan Müslümanlar, bir taraftan da Batı’da yükselen İslam düşmanlığıyla mücadele ediyor.” “Müslümanlara, şahit oldukları adaletsizlikler karşısında seslerini daha fazla yükseltmeleri” çağrısında bulundu. “Hemen her gün güya demokrasinin beşiği olarak gösterilen ülkelerde inancı, başörtüsü, kıyafeti sebebiyle tacize uğrayan, ayrımcılığa maruz kalan bir kardeşimizin haberini alıyoruz.” Ve şöyle dedi: “Emri bil maruf ve nehyi anil münker ile emredilmiş insanlar olarak hiçbirimizin bu kötü gidişi uzaktan seyretme lüksü yoktur.” Ayrıca “Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmesi, sömürgecilerin Müslümanlar arasında harlamaya çalıştığı fitne ateşini söndürmesi ve Müslümanların hak, adalet, hukuk ve meşruiyet mücadelesinden sapmaması gerektiği“ çağrısında bulundu. (AA 25/8/2021)
Yorum:
Erdoğan’ın sözleri, yaptıkları, uyguladığı, uygulamaya çalıştığı ve çağrıda bulunduğu şeylerle çelişiyor. Dolayısıyla o, saf insanları aldatmak için yalan mesajlar gönderiyor. Oysa insan, başkalarından bir şey yapmalarını istediğinde kendi eylemlerini de yargılamalıdır. Zira Taliban Hareketine seslenerek şöyle demişti: “Bir sonraki aşamanın şeklini belirleyecek olan Taliban’ın sözleri değil, adımları ve eylemleri olacaktır.” Dolayısıyla kafir Batı’nın talep ettiği gibi, kafirler, pislikler ve Laik ajanlar da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren bir hükümetin oluşturulmasını talep etmiştir. Amerika’nın çıkarlarını güvence altına almak için Afganistan’da kalmak üzere onunla anlaşmıştı ancak Taliban bunu reddetmiştir. Evet, bir insanın veya hareketin söylediklerinin doğruluğunu ve yanlışlığını gösteren eylemleridir.
Erdoğan, emri bil maruf ve nehyi anil münkere davet ettiğini iddia ediyor ama o, kafir Laiklik, fasık demokrasi ve facir özgürlükler gibi en büyük münkerleri uyguluyor. Müstehcenliği ve tüm haram olan şeyleri yayan bu temellere dayalı bir anayasayı uyguluyor, emri bil maruf ve nehyi anil münkere davet eden herkesi engelliyor, İslam’ın tatbik edilmesine ve Hilafete davet edenleri, Laik devletin kanunlarına karşı çıkanları ve insanın her türlü rezilliği, ahlaksızlığı, fitne ve fücuru yapmasına, sarhoş edici maddeleri kullanmasına ve istediği her şeyi yapmasına izin veren özgürlüklere meydan okuyanları cezaevine atıyor! Dahası Laikliği birçok vesileyle övmüş ve onun iyi bir sistem olduğunu ifade etmiştir. Nitekim eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, anayasanın Müslüman halkın dinine dayanması gerektiğini söylediğinde Erdoğan buna itiraz etmiş, bu açıklamanın kişisel olduğunu, şahsını, partisini ve hükümetini bağlamadığını ifade etmiş ve kendisinin 2011'de Mısır'ı ziyaret ettiğinde Mısır halkını laikliği uygulamaya çağırdığını, Mısır'daki Müslüman Kardeşleri laikliği uygulamaya ikna ettiği gibi kendisine itiraz ettiğinde mürşidini de ikna ettiğini hatırlatmıştır.
Buna Allahu Teala’nın şu kavli intibak etmektedir: أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ “Sizler Kitab'ı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” [Bakara 44] Dahası buna Allahu Teala’nın şu kavli de intibak etmektedir: أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاء مَن يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنكُمْ إِلاَّ خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ “Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.” [Bakara 85]
Müslümanlara yardım etmek sadece sözle olmaz, bilakis eylemlerle olur. Nitekim kerim peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yönelik hakaret içerikli karikatür meselesinde Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a itiraz etti, ardından onunla barıştı ve Macron ise tutumunu hiç değiştirmedi. Dahası Cumhuriyeti koruma kanunu ile Müslümanlara karşı keyfi tedbirleri artırdı ve Müslümanları kendi ilkelerini benimsemeye zorladı. Erdoğan ise onunla birlikte Batı’ya hizmet eden Haçlı NATO’sunda kalmaya devam etti ve küfrün kural ve kanunlarına dayalı olan Avrupa Birliği’ne girmede ısrarcı olduğunu ortaya koydu.
Yahudi varlığının Filistin halkına uygulamış olduğu zulüm ve baskıya itiraz etmiş, onlara yardım edeceğini açıklamış ama eylemler bunun tam tersi olmuştur. Dahası 12/07/2021 tarihinde Yahudi varlığının başkanı Isaac Herzog ile telefonla konuşup 07/07/2021’de varlığın başkanlığını teslim almasından dolayı onu tebrik ederek Yahudi varlığına olan desteğini vurgulamış ve düşman varlığın başıyla dostluk ve iş birliği mesajı vermiştir. Ayrıca Erdoğan, yapmış olduğu konuşmasında Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması için Türkiye ile işgalci varlık arasındaki ilişkilerin önemine vurgu yapmıştır. Erdoğan, Filistin'i gasp eden Yahudi varlığının başkanıyla yaptığı görüşmenin haberini Twitter hesabından yayımlayarak şunları söylemiştir: “Bugün “İsrail” Devlet Başkanı Isaac Herzog ile telefonda görüştüm ve görüşmede ikili ilişkiler ve bölgesel meseleleri ele aldık. İki ülke arasındaki birçok alanda üst düzeyde iş birliği olasılığını vurguladık.Aramızdaki farklı bakış açılarına rağmen, “İsrail” ile diyaloğun ve temasların sürdürülmesine büyük önem veriyor ve Filistin “İsrail” çatışmasında olumlu adımlar atılması durumunda bunun gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu da ilişkilerimizin olumlu yönde ilerlemesine yardımcı olacaktır.” Yahudilerin Filistin’in yaklaşık %80’lik bir alanını gasp etmelerinin tanınması anlamına gelen iki devletli çözümün uygulanması çağrısında da bulunmuştur.
Yahudi yorumcular, Erdoğan’ın zaman zaman Yahudi varlığını eleştirdiği açıklamalarına yorum yapmışlar ve içlerinden biri bu açıklamaların Türkiye’deki kamuoyunu için, yani halkı aldatmak için olduğunu, ancak Erdoğan’ın eylemlerinin Yahudi varlığı ile olan ticari ilişkilerini güçlendirdiğini ve artırdığını söylemiştir.
Bir de Suriye halkına yardım edeceğine ve ikinci bir Hama’ya izin vermeyeceğine dair açıklamaları da var! Ancak eylemler, Suriye halkını ve devrimlerini vuran ve hala da vurmaya devam eden, evlerini başlarına yıkan, çocuklarını, kadınlarını, yaşlılarını ve gençlerini öldüren Rusya ile iş birliği yaparak dağlardaki Suriye halkını yok etmeye dönük büyük bir komplo ve kurnazlık olmuş, devrimcileri İdlib’e doldurmuş ve onları kendisinin ve Rusya’nın hizmetkarı yapmıştır. Dolayısıyla rejimi koruyan ve elli yıldır Suriye’nin mazlum halkını Esad ailesi ve yandaşlarının elinde ezen Amerika’nın projelerini uygulamıştır.
Şayet yirmi yılı aşkın süredir, hatta daha önce akıl hocası Erbakan’ın başkanlığını yaptığı eski partisinde sorumlu olduğu dönemden beridir sözlerinin eylemleriyle olan çelişkisini hatırlatmak istersek sayfaları dolduracaktır. İşte Erdoğan budur; zira sözleri, İslam’a ve Müslümanlara yardım etmekle ilgili eylemleriyle hiç örtüşmemektedir. Aksine söz ve eylemleri, küfrün tatbik edilmesi ve sömürgeci kafirlerin projelerine hizmet edilmesiyle ilgili hususlarda örtüşmektedir. Buna Allahu Teala’nın şu kavli intibak etmektedir: وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” [Münâfikûn 4]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esad Mansur