Haber-Yorum

Amerika’nın Zayıflığı, Müslümanların İhtişamlarını Yeniden Elde Etmeye Dönük Bir Güdü Oluşturuyor

Haber:

Amerika, Barack Obama’nın ima ettiği ve Trump’ın açıkladığı politikasında bir dönüm noktasına girdi, ancak bunu en net şekilde açıklayan kesinlikle Biden oldu... (EuroNews Kanalı)

Yorum:

Amerika’nın Afganistan’dan zelil bir şekilde çıkışının ardından Amerika’daki politikacıların yaptığı açıklamaları takip eden bir gözlemci, özellikle ekonomi, ticaret, bilgi teknolojisi ve yatırım alanlarında olmak üzere Amerika’nın vaktini politikacıları rahatsız eden Çin dosyası ile uğraşmaya ayırmak için dosyalarını Pakistan, Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan gibi vekillerine ve ajanlarına teslim etmeye çalıştığını görür. 

Çin’le yüzleşmek ve onu kontrol altına almak, başkanın kim olduğuyla hiçbir ilgisi olmayan çizilmiş bir Amerikan stratejisi olup başkanın sadece bu stratejinin uygulanmasını takip etmesi yeterlidir. Nitekim önce Obama, ardından Trump ve bu ikisinin ardından da bunu açıkça ilan eden Biden, Çin’in karşısında durulması ve ardından Körfez’deki ve diğer yerlerdeki bazı ABD üslerinin sökülüp Güney Çin Denizi’ne nakledilmesi için Avrupa ve dünya ülkelerine yüksek bir ses tonuyla hitap etmeye başladı. Çin’i çevreleyen ve sözde Çin tehdidini kontrol altına alma politikasında Amerikan ajandasını uygulayan ülkelerden bahsetmiyorum bile.

Aynı şekilde Amerika Dışişleri Bakanı, Çin’in Amerika için büyük bir tehdit olduğunu ve onun lider bir ülke olmasına izin vermeyeceklerini açıkladı. Ayrıca New York Times, Amerika’nın Afganistan’daki savaşının kaotik sonunun, Biden’ın yükselen güçlere karşı Amerika’nın müttefiklerini birleştirme doktrinini ortaya çıkardığını vurguladı.

Öte yandan Çin, gücünün sınırlarını ve öngörülebilir bir sürede Amerika ile açıkça karşı karşıya gelemeyeceğini biliyor. Nitekim Arap Demokratik Merkezi’nin bir bülteninde belirtildiği üzere o, küresel olarak zihinsel imajını değiştirmek için sürekli olarak kendisiyle herhangi bir çatışmayı etkisiz hale getirmeye, genişlemeyi yavaşlatmaya ve ejderha yerine panda diplomasisi izleyerek politikasını ayarlamaya çalışıyor.

Amerikan politikasındaki bu değişim, Francis Fukuyama’nın The Economist’te Amerikan hegemonyasının sonu hakkında yazdığı makalesinde geçenleri gerçeğe dönüştüren krizlere, bölünmelere, iç çatışmalara ve ekonomik krizlere ek olarak Amerika’nın içinden geçtiği zayıflığı gösteriyor. İslam ümmeti için de Amerika’nın politikalarında ve planlarında tökezlediği ve işlerini ajanlarına teslim etmesinin onun zayıflığının kanıtı olduğu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla İslam ümmetinin artık inisiyatif alması, hain yöneticilerden kurtulması, Amerika’nın gücünün sonsuza dek kırılması için ordularını harekete geçirmesi, Müslüman orduları içindeki güç ehli için ilahi bir mesaj ve bağışı temsil etmesi gerekir. İslam orduları da kararlarını vermek ve ellerini Hizb-ut Tahrir içindeki kardeşlerinin elleri üzerine koymak ve ona nusret vermek için motive olsunlar ki böylece o da yeryüzüne liderlik edecek ve insanları kapitalizmin zulmünden ve adaletsizliğinden İslam’ın adaletine kavuşturacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’i ilan etsin.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Abdullah Nasır – Ürdün