- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sembolik Politikadan Sakının!
Haber:
Endonezya Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyükelçisi Lalu Muhammed İkbal 18 Ekim 2021'de şunları söyledi: “İki ülke arasında 15. yüzyıldan itibaren başlayan yakınlaşmanın bir sembolü olarak Türkiye, Ankara’daki Endonezya Büyükelçiliği’nin önündeki sokağa sembolümüzün atası Ahmed Sukarno’nun adının verilmesi talebini onaylayarak hedeflerimize ulaşmayı kabul etti. Diplomatik nezaket kurallarına uygun olarak Cakarta'daki sokaklara Türk milletinin atasının adını vereceğiz.” Nitekim Cakarta’nın elit bir semtinde sokak adı olarak Mustafa Kemal “Atatürk” adı kullanılacaktır. Ama buna tepki geldi. Zira Cakarta Refah Adalet Partisi’nin (PKS) bölgesel liderlik konseyi başkanı Hayreddin şunları söyledi: “Çok diktatör biri. Ayrıca Ayasofya camisini müzeye çevirme, Arapça ezan yerine yerel dili kullanma, okullarda ve devlet dairelerinde başörtüsünü yasaklama politikasını da benimsemiştir.” Yine Endonezya Ulema Konseyi Başkan Yardımcısı Enver Abbas şunları söyledi: “(Atatürk) bizzat İslam'ın öğretilerini yozlaştırmıştır. Zira “Atatürk”, Kuran ve sünnet hükümlerine aykırı birçok şey yapmıştır. Nitekim Mustafa Kemal “Atatürk”, Endonezya Ulema Konseyi’nin fetvasına bakıldığında, fikirleri çok sapık bir kişidir. Bu nedenle hükümetin “Atatürk” adını yaşatma programı, Endonezya’daki Müslümanların kalplerine zarar vermektedir.”
Yorum:
1- Şu an Laiklik, Endonezya’da giderek daha baskın hale gelmektedir. Sadece laiklik değil, radikal laiklikte aynı şekildedir. Oysa Laiklik, dini hayattan ayıran bir kavramdır. Radikal Laiklik ise sadece ikisini birbirinden ayırmakla kalmamakta, aynı zamanda dinden (İslam'dan) nefret etmekte ve onu bir düşman olarak görmektedir. Nitekim bu yıl, İslam’ı ve onun şahsiyetlerini düşman olarak gördükleri ortaya çıkmıştır! Örneğin yöneticilerin politikalarını eleştiren alimleri hapse atıyorlar, aşırılıkçı saydıkları İslami örgütleri dağıtıyorlar, “Kondi’yi” (kadınların saç süslemesini) başörtüsünden daha iyi görüyorlar, İslam’ı uygulayanları aşırılıkçılar olarak adlandırıyorlar, Arapça dilinin terörizmin temeli olduğu için tehlikeli olduğunu, tüm dinlerin eşit olduğunu ve benzerlerini kabul ediyorlar.
2- Laiklik İslam ile çelişmektedir. Çünkü İslam, ümmete dini ve İslam şeriatını hayatının temeli haline getirmesini emretmektedir. Dolayısıyla hayatı İslam tanzim etmelidir ve hayat sadece İslam şeriatı ile yönetilebilir. Zira Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ فَإِنْ زَلَلْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Ey iman edenler! Hep birden İslam’a girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır. Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer İslam’dan saparsanız, şunu iyi bilin ki Allah azîzdir, hakîmdir.” [Bakara-208-209] Dolayısıyla Allahu Teala, Kendisine iman eden ve Rasulü’nü tasdik eden kullarına, İslam’ın bütün çizgilerini ve kanunlarını benimsemelerini, tüm emirlerini yerine getirmelerini ve tüm güçleriyle yasaklarından kaçınmalarını emretmektedir. Nitekim Allah, iman edenleri hep birlikte İslam’a girmeye davet ettiğinde, onları Şeytan’ın peşinden gitmemeleri konusunda uyarmıştır. Zira burada sadece iki yön vardır: Ya hep birlikte İslam’a girmek ya da Şeytan’ın peşinden gitmek. Ya hidayet ya dalalet. Ya İslam ya cahiliyet. Ya Allah’ın yolu ya da Şeytan’ın yolu. Ya Allah’ın hidayeti ya da Şeytan’ın aldatması. Bu da Müslümanların, tüm hayatlarını İslam’a göre yaşamaları gerektiğine delalet etmektedir.
3- Radikal Laikliğin tohumlarının ekilmesi, fikirler ve sitemler yoluyla yapıldığı gibi semboller aracılığıyla da yapılmaktadır. Ayrıca Müslümanların bildiği gibi Mustafa Kemal, İslam’ı hayattan çıkarmış, dahası İslam ümmetinin kalesi ve birleştiricisi olan Osmanlı Hilafeti’ni yıkmış olan Laik bir şahsiyet ve Laikliğin sembolü olan biridir. Dolayısıyla Cakarta’daki bir caddeye onun adının verilmesi, Endonezya’nın laiklik sembolünü yüceltmesi anlamına gelmektedir. Bu da Endonezya halkının, M. Kemal’in İslam karşıtı fikirlerine ve politikalarına katıldığını göstermektedir. Ayrıca bu sembolün gerekli görülmesiyle Endonezya’nın, şu anda radikal Laikliğin uygulanması, dolayısıyla İslam’ın toplum ve devlet için bir düşman ve tehlike olarak görülmesi gerektiğini ilan ettiği görülmektedir. Kesinlikle bu, Müslümanların konumuna aykırı bir durumdur. Dolayısıyla Endonezya’nın bir tehlikenin içinde olduğu ve radikal Laikliğin uçurumuna doğru ilerlediği gayet açıktır. Sembolik politika işte budur!
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Rahmet Kurnia – Endonezya