- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
IMF, Pakistan’ın Egemenliğine Ağır Bir Bedel Daha Ödetiyor
Haber:
Pakistan Başbakanı'nın Maliye ve Gelir Danışmanı Şevket Tarin basına verdiği bir demeçte şöyle dedi: “Uluslararası Para Fonu ile ilgili meseleler, fonun 6 milyar dolarlık bir krediyi kolaylaştırmasıyla sona erecektir.” Ve şöyle dedi: “Yakında resmi bir açıklama yapılacaktır.” (E-Fecr Pakistan)
Yorum:
Temmuz 2019'da Pakistan, fon yönetim kurulunu memnun etmek için bir dizi tavizler vermesinin ardından IMF’nin genişletilmiş fon kolaylığına resmen girmiştir. Bu önlemler şunları içermektedir: Rupinin değer kaybetmesi, faiz oranlarının yükseltilmesi, sübvansiyonların kaldırılması, enerji fiyatlarının artırılması ve vergi tabanının genişletilmesi. Bu ise IMF’nin, toplam talebi azaltmak ve ihracatı artırmak olarak nitelendirdiği bilindik bir “reçetedir.” Bunun arkasında yatan düşünce ise, cari açığın fazlaya dönüşmesi ve Pakistan’ın dış borcuna hizmet etmek için büyük oranda döviz kullanılmasıdır. Zira birkaç milyar doların geri ödenmesine rağmen, Pakistan’ın dış borcu iki yıl içinde yükselmiştir. Nitekim Temmuz 2019’da 98 milyar dolardan Temmuz 2021’de 122 milyar dolara yükselmiştir.
Koronavirüs pandemisi sırasında Pakistan hükümeti artık Uluslararası Para Fonu’nun şartlarını takip edememiştir. Çünkü şartlar ekonomiye ve insanlara zarar vermekteydi. Daha sonra Han hükümeti genişletilmiş fon kolaylığı programını askıya almıştı. Ancak ülke ekonomisinin salgın nedeniyle negatif bir büyüme oranından pozitif bir orana büyümesine rağmen Pakistan bir kez daha cari açık vermiştir. Pakistan’ın güçlü bir sanayi tabanı olmadığı ve sürekli artan ithalata güvenmek zorunda kaldığı için zaten bu beklenen bir şeydi. Bu nedenle -hiçbir fikri olmayan- Han hükümeti, kredi sürecini yeniden başlatmak için yeni bir ekonomik yaşam çizgisi bulmaya çalışmaktadır!
Ancak bu defa IMF, Pakistan’dan Pakistan Devlet Bankası’nı tamamen bağımsız hale getirmesini istemektedir. Nitekim IMF, Reza Baqir adlı bir yetkiliyi bankanın başkanı olarak üç yıllık bir süre için atamayı çoktan başardı bile. Ama Baqir’in görev süresi 2022’nin ikinci çeyreğinde sona erecektir. Bu nedenle IMF, Merkez Bankasının tamamen bağımsız olması için baskı yapmaktadır. Bu yüzden Han hükümeti, IMF’nin şartlarını halka empoze etmek için zorlu bir mücadele vermektedir. Çünkü anayasayı değiştirmek ve Merkez Bankası’na tam bağımsızlığını vermek için Millet Meclisi’nde üçte iki çoğunluk gerekmektedir. Ama muhalefet partileri, bu konuyla ilgili her türlü yasaya karşı çıkacaklarını daha önce belirtmişlerdi.
IMF ve Dünya Bankası, Amerikan komplosunun birer araçları olup Amerika bu kurumları, borç alan ülkelerin ekonomisini ve dış politikasını kontrol etmek için kullanmaktadır. Hiç şüphe yok ki IMF’nin son talebi ve FATF’nin (Mali Eylem Görev Gücü) (iyileşmelere rağmen) Pakistan’ı gri listede tutma kararı, Pakistan’ın Afganistan’daki politikasını yeniden düzenlemek için Biden yönetimi tarafından kullanılmaktadır ki bu, Washington tarafından kabul edilebilir bir şeydir.
1950’lerden bu yana Pakistan’daki hem sivil hem de askeri liderlik, ülkeyi Batı’nın müdahalesinden kalıcı olarak kurtarması gereken bağımsız bir ekonomik ve dış politika oluşturmada başarısız olmuştur. Bugün ise tek kurtuluş, Pakistan’daki Müslümanların Hilafet’i kurmalarıdır. Zira Pakistan’ın egemenliğini ve itibarını yeniden kazandıracak ve ekonomik ve siyasi meselelerimiz üzerindeki Batı hegemonyasına son verecek olan Hilafet’tir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulmecid Bahati – Pakistan