- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Pakistan Rejimi, İslam’ın ve Müslümanların Düşmanı Şam Kasabıyla İlişkilerini Normalleştiriyor
Haber:
Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi Salı günü, ülkesinin Esad rejimiyle “işbirliğini güçlendirmek” istediğini açıkladı. Alvi, Esad rejiminin Eğitim Bakanı Darem Tabbaa’yı kabul etikten sonra yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Pakistan, Esad rejimiyle tüm alanlarda ikili iş birliğini ilerletmek ve güçlendirmek istiyor.” Ayrıca “iki ülkenin ortak din, kültür ve değerlere dayanan mükemmel ilişkilere sahip olduğunu”, Pakistan’ın bu ayın başında gelecek beş yıl içerisinde aralarındaki ticari ilişkileri güçlendirmek amacıyla Esad rejimiyle bir “mutabakat zaptı” imzaladığını, yirmi yıllık bir aranın ardından Pakistan’ın Eylül ortasında Şam uçuşlarına yeniden başladığını ve ilk uçuşta, Pakistan Havacılık Bakanı Ghulam Sarwar Khan, Pakistan Büyükelçisi Mazen Obaid, Pakistan Uluslararası Havayolları Başkanı ve havacılık sektörüyle ilgili kişilerin olduğunu ifade etti. (Kaynak)
Yorum:
İster Amerika’dan gelen bir sinyalle olsun -isterse olmasın- Pakistan rejimi, Şam’daki ajanıyla ilişkilerini normalleştirmek yoluyla efendisi Amerika’yı hoşnut etmeye çalışmaktadır. Bu ise Suriye’deki mücrim rejimi desteklemek ve onun muhlis Şam halkının eline düşmesini engellemek için Türkiye ve Ürdün’deki komplo odalarının, yani Amerikan idaresi altındaki bölgesel istihbarat servislerinden oluşturulan MOC ve MOM odalarının tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. Nitekim rejimin bu aleni normalleşmesi, Beşar Esad rejimini savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediği için boykot eden diğer ülkelerin normalleşmesinden sonra gerçekleşmiştir. Aynen Veliaht prensi Şam kasabıyla bağlantı kuran ve dokuz Kasım'da Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’i gönderen Birleşik Arap Emirlikleri’nin örneğinde olduğu gibi.
Beşar’ın Suriye’deki cürümleri çok aşikar olup eski ve modern tarihin tüm kasaplarının işledikleri cürümlerin ötesine geçmiştir. Zira tağutlardan kurtulmayı ve Allah’ın şeriatıyla yönetilmeyi talep etmek için sokaklara çıkan bir milyondan fazla Müslümanı soğukkanlılıkla öldürmüş, ülke nüfusunun yarısından fazlasını yerinden etmiş ve insanlara yönelik cürümlerini bugüne kadar da durdurmamıştır. Buna rağmen İslam ve zulüm ve baskıdan kaçanlar adına kurulmuş bir İslami ülke olan Pakistan rejimi çıkmış, İslam’a ve Müslümanlara Washington’daki Haçlı efendisinden daha çok kin besleyen Alevi ve Nusayri bir rejim olan asrın tağutlarından birine hoşgörü ve desteğini açıklıyor. Ancak bu yakınlaşmanın ve normalleşmenin sebebini, Arif Alvi’nin bizzat kendisi dile getirmiş ve Pakistan rejimi ile Suriye’deki Alevi rejimin “ortak din, kültür ve değerlere dayanan mükemmel ilişkilere sahip olduğunu” söylemiştir. Oysa Şam’daki Alevi rejimin dininin, kültürünün ve değerlerinin İslam’a, onun kültür ve değerlerine hiç benzemediği, bilakis onun İslam’dan irtidat ettiği ve Batı’nın ajan kültürü ve mücrim Kapitalist Batılı değerler için İslam ile savaştığı akıl ve basiret sahibi herkes tarafından bilinmektedir.
Hindistan ve Keşmir'de işlediği ve işlemeye devam ettiği suçlara rağmen Gujarat kasabı Başbakan Modi'ye göz yuman, ona barış ve normalleşme eli uzatan bir rejimin, özellikle Müslümanları katlettiklerinde dünyanın diğer kasaplarıyla normalleşmesi hiç şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla Hindistan kasabı Modi’nin ve aynı şekilde Şam kasabının kurbanları Müslümanlar olduğu halde Amerikan ajanı Pakistan rejiminin Yahudi devleti ile normalleşmeye koşması da şaşırtıcı değildir. Ayrıca o, İslam’a düşman olan ve Müslümanları katleden Hindistan ve Şam rejimiyle ortaklık etmektedir. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den gelen şu hadis, tam da bu rejimi doğrulamaktadır. Zira şöyle buyurmuştur: إنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ الْأُولَى إِذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ “İlk peygamberlerden beridir halkın hatırında kalan ve devamlı söylene gelen bir söz vardır: Utanmıyorsan dilediğini yap”
Pakistan’daki rejimin hali, Şam’daki rejimin hali gibi olup uzaktan yakından ehlini ve halkını temsil etmemektedir. Zira her ikisi de; İslam için çalışan ve onunla yönetilmeyi talep eden Müslümanlara işkence ve zulmetmek yoluyla İslam’ın iktidara geri dönmesini engellemeyi temsil eden Batı’nın İslam ülkelerindeki çıkarlarına hizmet etmek ve uygulamak amacıyla onun yolunda çalışmak için görevlendirilmiş rejimlerdir. Bu nedenle Pakistan’daki güç ve kuvvet ehli şayet bu rejimi engellemezse, günahlarına günah katacaklardır, Allah korusun. Bu yüzden günahlarından kurtulmaları için, önce Pakistan’da olmak üzere yeryüzünde Allah’ın indirdikleriyle yönetecek bir yönetimi yeniden kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeleri gerekir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan