- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Batı, İslamsız Müslümanlar İstiyor!
Haber:
Batı’nın, kendi içinde yaşayan Müslüman topluluklara yönelik benimsediği politika ve uygulamalardan bahseden çok sayıda haber vardır. Belki de Fransa’nın, bir Fransız İslam’ı oluşturma ve Müslümanları aşağılama çabalarına yönelik haberler ile İsveç’in de hedef olarak çocuklarını sistematik bir şekilde ailelerinden koparıp yetiştirilmeleri için gayrimüslim veya eşcinsel ailelere vermek yoluyla Müslümanlara yönelik keyfi politikalarıyla ilgili haberleri, bu günlerde son dakika haberleri olmuştur. Batı’nın bir bütün olarak Müslümanları hedef aldıkları, farklı yöntemlerle de olsa ancak aynı amacı hedefledikleri ve İslamsız Müslümanlar istedikleri bilinmelidir.
Yorum:
Bir yandan İslam’ın cahili olmaktan, diğer yandan Haçlı mirasına sahip Kapitalist Batı medeniyetinin cehaletinden dolayı Batı, ta başından beri Müslümanlara yönelik politikalarından hiç şaşmamıştır.
Batı’da iki sabite vardır: Müslümanlar da dahil göçmenlere olan acil ihtiyacı ve İslam’ı bir inanç, uygulama, tezahür ve genel duygu olarak reddetmesi.
Bu nedenle Batı’nın kalıcı ve uzun vadeli hedefi, Müslümanları Batı medeniyetine asimile etmek ve kendi potasında eritmektedir.
Batı, politikalarını dayatmak ve hedeflerine ulaşmak için Müslümanların zayıflığını istismar ederken amacına ulaşmak için de çeşitli yöntemler kullanmaktadır. Nitekim geçen yüzyılın başında, ortasında ve öncesinde büyük göçlere kapılarını açtığında Batı’nın buna şiddetle ihtiyacı vardı ve Batı şiddetle, demokrasi, kişisel, dini ve düşünce özgürlüklerini garanti eden sloganları öne sürmüştü.
Ardından bir arada yaşam politikaları olarak adlandırdığı yumuşak güç yöntemlerini kullanmaya ve kendisine cevap verenlere de havuç sallamaya başlamıştır.
Batı, fikri ve ahlaki açıdan zayıf, Batı’ya hayranlık duyan ve kendisine güvenmeyen İslami liderler ve gölgeler oluşturmakla meşgul olmuştur.
Bu grubun yaptığı en tehlikeli şey, esas olarak yaymaya başladığı (azınlıklar fıkhı) denilen şeyle Müslümanları zayıflatmaktı. Böylece zayıflık kapısını daha fazla aralamış ve Müslümanlar tarafından Batı’nın baskılarına boyun eğen tavizleri bunu haklı çıkarırken Müslümanlar ise daha çok azınlıklar fıkhı, zayıflık endüstrisinin fıkhı ve onun meşruiyetiyle uğraşmıştır.
Bütün bunlara, Müslümanlara karşı kanlı tedbirler uygulayan veya almakla tehdit eden Batılı aşırı sağı teşvik ederek büyük sopayı sallaması eşlik etmiştir.
Batı’daki Müslümanlar, zayıflık ve kölelik yaklaşımına tabi olmaktan vazgeçmelidir. Zira onlar misafir değil tebaadırlar, tüm hakları vardır ve Batı onlara hiçbir şey bahşetmemektedir. Bilakis Batı, onların alın teriyle yaşarken onlara muhtaçtır.
Ayrıca onlar, kökü olmayan yeni filizlenmiş azınlıklar değiller. Bilakis zayıf olmasına rağmen geleceği, hatta bugünü olan büyük ve kadim bir ümmetin ayrılmaz bir parçasıdır.
Müslümanlar Batı’nın kendilerini kabul ettiğinde vaat ettiğinden başka bir şey istemiyorlar. Bilakis Müslümanlara ve İslam’a yönelik ayrımcı politikaların durmasını istiyorlar.
Batı, özellikle sistematik olmak üzere toplumun bazı grupları zulme maruz kaldığı zaman bu grupların boyutu ne olursa olsun toplumun istikrarının olmayacağını ve hiç kimsenin de bundan hoşnut olmayacağını bilmelidir.
Güçlü, cesaretli ve açık bir şekilde sesimizi olabildiğince yükselterek, Müslüman bireyler ve aileler olarak dinimizin bize emretmiş olduğu ve bunun gerektirdiği şeyleri talep edip sımsıkı sarılmalıyız.
وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ “Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. İsmail Vahvah