- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
AUKUS İttifakının, Hipersonik Silahlar Geliştirmesi
Müslümanların Sömürgeci Hegemonyanın Zincirlerinden Kurtulmaları İçin Bir Fırsattır
Haber:
El-Cezire kanalı, “Küresel bir silahlanma yarışının ortasında... Amerika, İngiltere ve Avustralya hipersonik silahların geliştirilmesi üzerinde ittifak ediyor” başlığı altında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avustralya’nın, aralarında hipersonik silahlar ve uçaksavar silahlarının yanı sıra elektronik harp sistemleri geliştirmek için yeni bir iş birliğinin başladığını açıkladığını yayınladı. Bu açıklama, ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya Başbakanı Scott Morrison ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson arasında “AUKUS” olarak bilinen üç ülke arasında ortaya çıkan üçlü güvenlik anlaşmasının bir parçası olarak yaptıkları sanal bir toplantının ardından geldi. Anlaşma, başta Çin, Rusya ve Kuzey Kore olmak üzere birçok ülkeyi öfkelendirdi. Çin, ittifakın “bölgesel barışa ciddi zarar verme ve silahlanma yarışını yoğunlaştırma” riski taşıdığı konusunda uyarıda bulundu. (el-cezire 6/4/2022)
Yorum:
Bu haber, ABD Kongresi Başkanı’nın, 10 Nisan 1979’da Amerika ile Tayvan arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen yasanın 43. yıl dönümünü kutlamak için Tayvan adasını ziyaret için niyet etmesi ancak Pelosi’nin Korona virüse yakalanmasından dolayı ziyaretini iptal etmesiyle örtüşmektedir.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zhao, bu ziyareti kınadı ve bunun Çin’in egemenliğinin ihlali olduğu için iki ülke arasındaki ilişkinin temellerine yönelik bir tehdit ve ABD-Çin üçlü ortak deklarasyonunda onaylanan Çin ilkesinin açık ihlali olarak değerlendirdi. Yani Amerika, Tayvan’ın ana Çin’in bir parçası olduğu görüşünü kabul etmiş ve Pelosi’den ziyareti iptal etmesini talep etmiştir. (Asya Times)
Çin tarafından, ziyaretin gerçekleşmesini önlemek için caydırıcı önlemler alınmasını talep eden öfkeli açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalar, Çin'in Tayvan havaalanlarını ve limanlarını ne zaman isterse işgal edebileceğine dair açık tehditler içermekle birlikte bu açıklamalara Tayvan semalarında gövde gösterisi yapan Çinli savaşçılar eşlik etmiştir. Eski Çin Global Times editörü Xu Xijin, Pelosi'nin uçağının ulaşmasını ve hatta Çinli savaşçıların Pelosi’nin uçağına yaklaşmasını önlemek için Tayvan hava sahasının kapatılması çağrısında bulundu. (Asya Times)
Çin, AUKUS ittifak ortakları (İngiltere, Amerika, Avustralya) arasındaki füze iş birliğinin yoğunlaştırılmasına ilişkin bu duyuruyu bölgesel barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi. Ayrıca Çin'in, adalarda deniz askeri üssü kurma ihtimalinden korkan Avustralya’nın stratejik güvenlik çemberinde yer alan Solomon Adaları ile bir güvenlik iş birliği anlaşması imzalamak üzere olduğu bilinmektedir. Nitekim Avustralya, Solomon Adaları'nın bu tavizleri Çin'e vermesini önlemek için 2019 yılında baskı yapmıştır. (Guardian)
7/3/2022’de Çin, Amerika’nın Çin’e karşı bir Asya NATO’su kurma girişiminde bulunması ve bunun dünya barışını tehdit edeceği konusunda uyarıda bulundu. (Bloomberg).
Ancak Ukrayna krizi, Çin ile olan cephe hattında Doğu Asya’daki stratejik durumu daha da gerginleştirmenin kapısını açmıştır. 2019’da Avustralya, ABD Başkanı Trump’ın ABD füzelerini kuzey Avustralya’daki Darwin bölgesine 5.500 km’ye kadar ulaşan menzile yerleştirme talebini reddetmiş olsa da ancak AUKUS anlaşmasının imzalanmasından bu yana Çin’e karşı olası bir çatışmaya yönelik askeri hazırlığı artırma hattını da beslemektedir.
Bütün bunlar ne keyfi ne de kendiliğinden olmaktadır. Zira Çin’in Batı ile ekonomik ilişkileri geliştirme ve kendisine pahalıya mal olan çatışmalara girmeme konusundaki istekliliğine rağmen ancak Amerika, Çin’e yönelik baskı ve provokasyonların seviyesini sürekli olarak yükseltmekte ve neredeyse Çin’i Doğu Asya'da tüketen ve küresel ekonomi üzerinde büyük yankı uyandıracak olan bir krizi kasıtlı olarak ateşlemektedir. Ancak bu, uluslararası durumun zirvesindeki konumunu tehdit edebilecek rakip tarafları engellemek için krizler çıkarmaktan çekinmeyen Amerika’nın son kaygısıdır. Tüm bunlara, dünya servetinin yağmalanması yoluyla finanse edilen 30 trilyon dolarlık devasa ABD borcunu ve Rusya ve Çin’in kendilerini doların kılıcından -ki bu, ulusal para birimleri (Ruble ve Yuan) ile muamele etmektir- kurtarma olasılığını de eklersek, küresel siyasi sahnenin ağır sancılara gebe olduğunu idrak edebiliriz. Belki de bundan sonraki sıcak krizler, İslam ümmetine Batı sömürgeciliğinin sırtlanlarının hegemonyasından kurtulma fırsatı sağlayabilir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Osman Bahaş