- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ukrayna’daki Tahıl İhracatı Sorunu, Kapitalist Sistemin Kırılgan Olduğunu Ortaya Koyuyor!
Haber:
Ukraynalı çiftçilerin uluslararası pazarlara ulaştıramadıkları 20 milyon ton tahılları var ve yeni bir hasat da başlamak üzere. Dünyanın dört bir yanında fiyatların yükselmesiyle birlikte en çok ihtiyacı olanlara gıda ulaştırmak için ne yapılabilir?
Ukrayna, dünya pazarında tedavülde olan ay çiçek yağının %42’sine, mısırın %16’sına ve buğdayın %9’una katkıda bulunarak bir gıda kaynağı olarak ağırlığını fazlasıyla aşıyor.
Bazı ülkeler büyük ölçüde buna güveniyor ve Lübnan buğdayının %80’ini ve Hindistan ay çiçek yağının %76’sını Ukrayna’dan ithal ediyor.
Savaştan önce bile dünyadaki gıda tedarikleri tehlikelerle doluydu. Zira geçen yıl Kanada’da buğday ve bitkisel yağ mahsullerini ve Güney Amerika’da mısır ve soya fasulyesi mahsullerini kuraklık etkilemişti.
Kovid-19’un da büyük bir etkisi oldu. Zira Endonezya ve Malezya’daki işgücü kıtlığı palmiye yağının veriminin düşmesine yol açtığı gibi bu da dünya genelinde bitkisel yağ fiyatlarının artmasına neden oldu.
Bu yılın başında dünyadaki birçok temel gıdanın fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı. Birçokları Ukrayna’dan gelecek olan mahsullerin küresel kıtlığı telafi etmesine yardımcı olabileceğini umuyor.
Savaştan önce Ukrayna’nın ihracatının %90’ı Karadeniz’in derinliklerindeki limanlardan geçiyor, -Çin veya Hindistan’a kadar- uzun mesafeler kat edebilecek kadar büyük tankerlere yüklenebiliyor ve hala da kâr elde edilebiliyordu. Ama artık her şey kapalı. Zira Rusya, Ukrayna kıyılarının çoğunu ele geçirdi ve geri kalanını kuşattı.
Avrupa Birliği’nin Çarşamba günü yeni bir yaptırım paketini görüşmesi ve herhangi bir rota değişikliği belirtisi göstermemesi üzerineRusya, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında gıda maddelerinin sevkiyatı için Karadeniz’den geçiş yolu açılması teklifinde bulundu.
Şu anda Ukrayna’dan yiyecek yalnızca kara yoluyla veya Tuna Nehri üzerinden tekneyle çıkarılabiliyor.
Geçen hafta Avrupa Birliği, altyapıya milyarlarca avro yatırım yaparak yardım etmeyi planladığını duyurdu.Ancak bayan Stetsyuk’un -15.000 hektarlık arazinin sahibi olan ve eken- komşusu Kees Huizinga, yeterince yapılmadığını söylüyor.
Savaşın başlangıcından beri malları taşımaya çalışıyor ve AB’nin istediği evrak yığınlarına öfkeli. Zira bu evrakların, 25 kilometreye (16 mil) kadar uzanan kuyruklar oluşturduğunu söylüyor.
Ve şöyle diyor: “Bu sadece bir evrak. Aslında mısır numuneleri alıyorlarmış gibi bir şey değil, sadece evrak almanız gerekiyor.”
AB’nin duyurusundan iki gün sonra 18 Mayıs’ta, gümrük yetkilileri sürücülerinden daha önce görmedikleri iki form isteyince şöyle diyor: “Sınırlarda kolaylık artırılmıyor, aksine bürokrasi artırılıyor.”
Huizinga AB’ye şöyle çağrıda bulunuyor: "Sınırları açın, sadece işleri akışına bırakın." (BBC)
Yorum:
Dünya tahıl pazarına hâkim olan bir avuç şirket, ufukta beliren küresel kıtlığın yaklaşmasıyla birlikte yeniden ilgi odağında. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali zaten kritik olan durumun daha da kötüleşmesine yol açtı. Zira temel gıdalar, dünyanın birçok ülkesine riskli ve zayıf tedarik zincirleri kullanılarak ithal ediyor. Müslümanlar için çok önemli olan soru şu; Neden bu kadar çok yiyeceğimizi, bu kapitalist tedarik zincirleri aracılığıyla ithal ediyoruz? Neden yerel olarak kendi kendine yeterlilik noktasında daha üst bir düzeye ulaşmıyoruz?!
Her zaman olduğu gibi tarım, yerel ve yabancı enerji politikalarından sorumlu olan İslam beldelerindeki yöneticilerin de kendisine tabi olduğu kapitalist sistemdir. Dolayısıyla yapay ulusal sınırlar ve bunun sonucunda Müslüman ümmetin farklı kesimleri arasındaki iş birliği eksikliği nedeniyle bunların tamamı daha da kötüleşiyor.
Kapitalizm, genel satış vergileri ve gümrük vergileri yoluyla tarımsal girdilere vergiler konulmasına izin veriyor. Bu da tohum, böcek ilacı ve kimyasal gübre maliyetini önemli ölçüde artırıyor. Ayrıca kapitalizm, enerji sektörlerini özel mülkiyete dönüştürmekte, bu da yakıt ve hizmetlerin maliyetini artırmaktadır. Yine kapitalizm, tarım arazisi sahibi için, hasat durumlarına, sıkıntılarına ve borçlarına bakmaksızın nakit kira veya çiftçilerin mahsullerinden almasına izin veriyor. Tüm bunların da ötesinde yozlaşmış yöneticiler, kısa vadede zenginleşmeleri uğruna makul tarım politikasını görmezden geliyorlar.
Hilafet, İslam beldelerini bir felaket olan kapitalist sistemden kurtarıncaya kadar tüm dünya kıtlığın eşiğinde kalmaya devam edecektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yahya Nisbet