- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ruanda Benzerlerinden Farklı Olmaya Çalışıyor!
Haber:
1 Temmuz, Ruanda’nın Belçika mandasından bağımsızlığının 60. yıldönümüne denk geldi. Ancak bağımsızlık günleri farklıydı ve Ruanda Devlet Başkanı, bağımsızlık gününü anmama ve konuyu bir günlük resmi tatille sınırlama kararı verdiği için bir sessizlik hakim oldu. Sokaklar süslenmedi ve yerel medya bu yıldönümünü kutlamadı. Rejimin Belçika’dan bağımsızlığını hafife alması, 4 Temmuz kurtuluş gününün yıldönümünde dikkatleri üzerine çekmesiyle aynı zamana denk geldi.Bu yıldönümü, soykırıma uğrayan rejimin 1994 yılında Ruanda Vatansever Cephesi tarafından yenilgiye uğratılmasını temsil ediyor ve kutlamaya değer bir gün olarak görülüyor.(Allafrica news – DW)
Yorum:
Dünya liderleri, Ruanda Cumhurbaşkanı ve halkına mutlu bir bağımsızlık günü dileyen tebrik mesajları gönderdiler. Ancak bağımsızlık günü, Ruandalıların hafızasında, sömürgeci Belçika’nın vahşeti ve ülkenin servetlerinin yağmalanması ve sömürülmesi ile ilişkilendirildiği gibi Belçika’nın, Hutu ve Tutsilere karşı izlediği böl ve yönet politikasıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca bu yıldönümü, insan kanının akıtılmamasına öncelik vermeden güvenli olmayan ve kötü düşünülmüş bir çıkışla da bağlantılıdır. Zira Belçika, Ruanda’dan çekildi ve arkasında korkunç bir iç savaş bıraktı.Sözde bağımsızlık hiçbir güvenlik ve emniyet bırakmadı. Zira bağımsızlık dönemi, 1962 yılında, ülkede Hutuların iktidarı ele geçirmesinden hemen sonra kaçan ve çoğunluğu Tutsiler olmak üzere 120 bin kişinin yerinden edilmesiyle başladı. Dolayısıyla bağımsızlık bayrağı Ruanda’da herhangi bir birlik oluşturmadı, aksine Tutsiler ve Hutular arasındaki gerilim onlarca yıl devam etti ve bunların en meşhuru 1994 yılındaki soykırımın patlak vermesi oldu. Zira sadece 100 günlük soykırımda yaklaşık 800 bin insan öldürüldü. Ayrıca bir savaş aracı olarak tecavüz de yaygın olarak kullanıldı. Nitekim Tutsi azınlığın üyelerini hedef alan Hutu kabilelerinden aşırılık yanlıları ülkede panik havası yaydı ve Tutsi militanları da intikam almak için komşu ülkelerden geri döndüler.
Ruanda’da gerçek bir bağımsızlık olmadı ve ülke, iddia edilen bağımsızlıktan önce veya sonra Batılı ülkelerin saçmalığından kurtulamadı. Dolayısıyla bu bağımsızlık, sömürgeci Batı’nın maskelerindeki bir değişiklikten ve yeni siyasi vakıaya uyum sağlamaktan başka bir şey değildir.
Batılı ülkeler, servetlerini yağmalamak ve Avrupa’daki sanayi devrimine hizmet edecek hammaddeleri pompalamak için on sekizinci yüzyılda Afrika üzerinde kapışmaya başladılar. Daha sonra bu ülkelerde sömürgeciliğin pekiştirilmesine ve on dokuzuncu yüzyılda işgal edilmesine geçtiler. Sonra da yirminci yüzyılda sömürgeci ülkelerinin nüfuzunun kalmasıyla birlikte sistematik bir şekilde geri çekilmeye başvurdular. Bu değişikliklerin, halkların güvenlikleri ve refahları bir yana onların iradesiyle de hiçbir ilgisi yoktur. Nitekim İngiltere Başbakanı Harold Macmillan 1960 yılının Şubat ayında Güney Afrika'da yaptığı "Değişim Rüzgarları" konuşmasında “bu kıtada esen değişim rüzgarlarından” bahsetmiş ve Macmillan acilen sömürgecilik cephesinde bir değişiklik yapma ve sömürge ülkelerinin İkinci Dünya Savaşı’nın yüksek maliyetinden çektikleri acıların ışığında sömürgeleri sürdürmenin getirdiği mali yükten kurtulma çağrısı yapmak istemişti. Bu bir yöndendi. Diğer yönden olana gelince; İngiltere ve diğer Batılı ülkeler, Fransa’nın Cezayir’de girdiği sömürge savaşından kaçınmak istediler. Sömürgeleri terk etme politikasının uygulanmasıyla, 1960 yılında iki Arap ülkesi Moritanya ve Somali de dahil olmak üzere 17 Afrika ülkesi Fransa, İngiltere ve Belçika’dan bağımsızlıklarını elde etmişlerdir. Dahası 1960 Ağustos ayının sekiz Afrika ülkesinin bağımsızlığına tanık olması da paradoksal bir durumdur.
Peki bundan sonra bağımsızlıktan bahsedip onun yıldönümünü anacak mısınız?!
وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!” [Hud113]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hüda Muhammed (Ummu Yahya)