- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Bu Ümmetin Onuru Uğrunda Kendi Nefsini Allah İçin Ucuza Satan Birini Nasıl Korkutabilirsiniz ki?!
Haber:
Heyet Tahrirüş-Şam güvenlik güçleri bugün, 01/09/2022 Perşembe günü, Hizb-ut Tahrir Suriye Vilayeti Medya Bürosu Üyesi Üstad Nasır Şeyh Abdul Hay’ı Atarib şehrindeki evinin önünden kaçırdılar; bu ise onun, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın muhalefet olarak adlandırdığı direnişi Şam tiranıyla uzlaşma çağrısına ve Türkiye rejiminin Beşar Esad rejimine karşı tutumuna yönelik açıklamalarının ardından gerçekleşti.
Yorum:
Hizb-ut Tahrir’in ortaya çıkışından bu yana onun gençleri, davet yolunun uzun, meşakkatli, engeller, dikenler, fitne, eziyet ve belalarla dolu, kan ve vücut parçalarıyla kaplı olduğunu ve modern propaganda borazanlarına sahip olan kafirlerden, müşriklerden, münafıklardan ve kindarlardan oluşan mücrimlerin çığlıklarının etraflarında yankılandığını biliyorlardı. Ancak yol uzun olsa da umut gibi parlamakta, güneş gibi aydınlatmakta ve şafak gibi doğmaktadır; ya nusret, ya izzet, ya şehadet ya da cennet için. Sizin Allah Azze ve Celle’ye davetteki bu yolunuz; Nuh, İbrahim, Yusuf, Muhammed Salavatullahi Selamuhu Ecmain’in yolu olduğu gibi muhlis alimlerden ve sadık davetçilerden onlara tabi olanların yoludur.
Şayet bu yol, engellerden, dikenlerden ve kayalardan arındırılmış ve yalancılardan, muhaliflerden ve savaşçılarsan oluşan mücrimlerin çığlıklarından emin bir şekilde güller, çiçekler ve reyhanlarla döşeli, kolay, basit ve yumuşak bir yol olsaydı, evet aynı şekilde bu yol davet sahibi olan her insan için kolay olsaydı, o zaman hak davetleri ile batıl iddialar birbirine karışırdı.
Engellere ve zorluklara rağmen Hizb-ut Tahrir’in gençleri (Hilafetin gençleri), bir yol ve bir metoda razı olmuşlardır. Çünkü onlar kesin olarak biliyorlar ki bu; Allah’ın rızasına giden yoldur, dolayısıyla hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan kalbinin tehlikede olmadığı cennetlerin yoludur. Zaten bunun dışında izzet ve onur da yoktur. Bu yüzden gerçek hayat, Rabbinin hükümlerini tatbik eden bir devletin gölgesinde olacaktır. Böylece hem dünyada hem de ahirette mutlu olacağız.
Çünkü onlar, Allahu Teala’nın şu kavlini anladılar: وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحاً وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ “(İnsanları) Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ben Müslümanlardanım diyenden kimin sözü daha güzeldir?” [Fussilet 33] Ve gözlerini Nebileri Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavline diktiler: أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ “Cihadın en faziletlisi, zalim sultan karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.”
Bu yüzden bu tür tutuklamalar ve işkencelerle Hizb-ut Tahrir’in gençlerini sakındıracağınızı ve onları korkutacağınızı zannetmeyin ve bunu aklınızın ucundan dahi geçirmeyin. Hayır Vallahi! Şayet bu işe yaramış olsaydı davet, bu davet uğrunda buluşan ilk nesilde diğerlerine intikal etmez ve bugün Hizb-ut Tahrir’in on binlerce gençleri ve destekçileri olmazdı. Oysa Hizbin gençleri, Hizbin kurucusu Celil Alim ve Seçkin Lider Takıyyuddin Nebhâni -ki Allah ona rahmet etsin çeşitli işkencelerle karşılaşmıştır- liderliğinde, Allahu Teala’nın daveti uğranda kendi canlarını hiçe saymışlardır.
Hizb-ut Tahrir’in Kur’an ve sünnetten istinbat edilmiş metodunu inceleyen biri, onun dünya ve içindekilere değer vermediğini ve ne kadar zor olursa olsun maruz kalmış olduğu musibetleri önemsemediğini görecektir. Zira onun sahip olduğu akidesi, tavizler bataklığına düşmekten alıkoyan sağlam bir kale gibidir. Çünkü onun metodu akla ve nefsiyete hitap ediyor. Bu yüzden sağlam, görkemli ve sloganları sabit demirden dağlar gibi adamlar çıkıyor. لَوْ وَضَعُوا الشَّمْسَ فِي يَمِينِي وَالْقَمَرَ فِي شِمَالِي عَلَى أَنْ أَتْرُكَ هَذَا الْأَمْرَ حَتَّى يُظْهِرَهُ اللَّهُ أَوْ أَهْلِكَ فِيهِ مَا تَرَكْتُهُ “Vallahi bu davayı terk etmek şartıyla sağ elime güneşi ve sol elime ayı koysalar da onu terk etmem. Ya Allah onu hâkim kılar ya da onun uğrunda helak olurum.”
Vallahi davetler eziyetle mağlup olmaz *** Asla, tarih de benim sağ kanadımdır (şahidimdir)
Vur kelepçeyi elime, yak kaburgalarımı *** Kırbaçla, daya boğazıma bıçağı
Düşüncemi bir saat bile kuşatamaz *** İmanımı engelleyemez ve inancımdan döndüremezsin
Zira nur kalbimde, kalbim de elimdedir *** Rabbim, Rabbim benim koruyucum ve yardımcımdır
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulhâlik Abdûn Ali - Sudan