- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ajanlık, Kapitalizm ve Devletin Dinamikleri Arasında Mısır
Haber:
“Maliye Bakanı: Mısır’ı Afrika ve Avrupa’ya üretim ve ihracat için küresel bir merkez haline getirecek dinamiklere sahibiz.” Bu başlık altında el-Ahram Gate 05/03/2023 Pazar günü, Maliye Bakanı’nın, siyasi liderliğin büyük bir ulusal hırsla Mısır'ın ekonomik çehresini yeniden şekillendirmeye çalıştığını vurguladığını aktardı; şöyle ki, özel sektörün ekonomik kalkınmada daha büyük bir rolü olacak; bu yüce ulusal hedef için, Devlet Mülkiyeti Politikası belgesi, hükümet önerileri ve yatırımcının birçok hayati alanda projesini gerçekleştirip işletmesi için tek bir onay aldığı altın bir lisans geldi; bu da daha kolaylaştırıcı prosedürler yoluyla özel yatırımlar için geniş ufuklar açmaya yönelik artan isteği yansıtmak ve ithalat açığını azaltmayı hedeflediğimiz tarım, sanayi, turizm, yeni ve yenilenebilir enerji, iletişim ve bilgi teknolojileri ve diğer öncelikli sektörlerdeki diğer teşviklerle entegre olmak içindir. Bakan en-Nahda Üniversitesi Ekonomik Forumunda şunları da ekledi: Bizler, büyümeyi sürdürmek, Mısır’ı bölgesel ve küresel bir üretim merkezi haline getirmek, bu stratejik hedeflere ulaşmamızı sağlayan dinamiklerimiz ışığında çeşitli Avrupa ve Afrika ülkelerine yeniden ihracat yapmak için devletin izlediği ekonomik yolu zenginleştirmeye katkı sağlayacak her türlü ciddi teklifi kabul etmeye hazırız. Dolayısıyla üretken yatırımları destekleyen siyasi irade, dünyanın her yerindeki yatırımcılar için daha cazip gelecek vaat eden fırsatlarla üretken sektörleri teşvik eden birçok politika, önlem ve prosedüre yansıdıktan sonra, iş yapmaya elverişli bir ortama, yatırım faaliyetlerinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek güçlü bir altyapıya, benzersiz bir coğrafi konuma, yetişmiş işgücüne ve geniş bir tüketici pazarına odaklanılacaktır.
Yorum:
Evet Mısır, sadece bir üretim ve ihracat merkezi değil, aynı zamanda dünyanın birinci ülkesi olmasa da birinci ülkeyle rekabet eden büyük bir güç haline gelecek dinamiklere sahiptir. Zira Mısır, bazıları süper güç olarak kabul edilen Avrupa ve dünyadaki birçok ülkenin sahip olamadığı şeylere sahiptir. Ayrıca Mısır, çeşitli ve zengin kaynakların yanı sıra dünyanın tam ortasında yer alan ve küresel ticarete hakim olmasını sağlayan ayrıcalıklı bir konuma da sahiptir. Bunun da ötesinde üreticilik, çeşitlilik ve icat edicilik yeteneğine sahip devasa bir insan enerjisi vardır. Nitekim on yıllar önce Mısır üretir, dünya tüketir sözü dünyanın dört bir tarafındaki gazetelerde yayılmıştı. Peki Bakanın işaret ettiği yatırımlar ve bunların Mısır ekonomisi ve halkı üzerindeki etkileri nelerdir? Mısır’ı ekonomik krizlere sürükleyen ve tükettiğinin %85’inden fazlasını ithal ettiren şey nedir?! Mısır’ın bu krizlerin üstesinden gelebilmesi mümkün müdür? Mısır, üretim ve ihracat için küresel bir merkez haline gelebilir mi? Mevcut rejim, politikaları ve yasalarıyla bunu başarabilir mi? Mısır nasıl küresel bir üretim ve ihracat merkezi haline gelecek? Ekonomik kriz sarmalından nasıl çıkacak?
Bakanın bel bağladığı yabancı yatırımlar, sahiplerinin rejimin peşinden soluduğu sert para (sert para ya da sabit para olarak bilinen bu paralar güçlü bir ekonomik ve siyasal sisteme sahip olan ülkelerin para birimidir) birimleriyle geldiği paralardan başka bir şey değildir. Bunlarla da ağırlıklı olarak kârlı projeler ve şirketler satın alıyorlar.Örneğin yatırımcı belirli bir şirketi satın almak veya o şirketin hissesini almak için bir milyon Dolar ödüyor ve sonraki yıllarda da o devasa kazançlarını yurt dışına çıkarıyor. Uluslararası Para Fonu’nu, paranın tıpkı Mısır’a girdiği gibi sert para olarak Mısır’dan çıkarma hareketinde bile doğal bir esneklik olması için Cüneyh’in dalgalı hale getirilmesini şart koşmasına sevk eden şey işte budur. Hakikatte ise ister fiilen mevcut olan projelere, isterse bonolara ve borçlanma araçlarına yaptıkları yatırımlarla olsun, içerdikleri tefecilik ve yol açtıkları yıkımla Mısır’daki krizlerin nedenlerinden biri de onlardır. Bu yüzden fabrikalar inşa etmiyorlar ve toprakları ıslah etmiyorlar. Bilakis tüm bunları yapsalar bile bizim o fonlara, sahiplerine, krizleri artıran ve derinleştiren hayali yatırımlarına ihtiyacımız yoktur. Oysa bu yatırımcılara verilen desteğin küçük bir kısmı şayet Mısır halkına verilmiş olsaydı, onların toprağı işlemelerini, çeşitli ürünler üretmelerini, fabrikalar ve çeşitli sanayiler kurmalarını sağlayabilirlerdi.
Mısır’daki kriz ve sorunların sebebi, kapitalist politikaları ve kanunlarıyla bizzat rejimdir. Zira insanların buğday ekmelerini engelleyen, ithal edilmesi için çiftçilere destek vermeyen ve Rönesans Barajı’nın yapılmasını kabul ederek Nil suyunu da ihmal eden, sonra başarısızlığına, ihmalkarlığına ve bunların neden olduğu krizlere çözüm bulmak için çiftçileri ektikleri pirinç alanlarını azaltmaya zorlayan ve böylece fiyatların yükselmesine neden olan bizzat rejimdir. Bu ise tasfiye ettiği uzun lifli pamuk, kok ve benzerleri gibi gelir kaynaklarını temsil eden stratejik mahsuller ve endüstrilerle tezatlık oluşturmaktadır. Bu da Mısır’daki insanların tüketiminin %85'inden fazlasını ithal etmesine yol açmakta ve bu oran daha fazla olup daha az değildir. Ayrıca rejim, Brezilya’dan kümes hayvanı ithal ettiği gibi kolayca yetiştirilebilen ve insanların ihtiyaçlarını ve daha fazlasını karşılamaya yetecek buğday ithal etmek için alternatifler arıyor. Belki de mevcut krizler ve devletin ithalat için Dolar sağlamaktan aciz kalmasının ışığında en kolay çözüm budur; zira Doların resmi fiyatı 31 Cüneyhe yaklaşmasının ardından yakında karaborsada 35 Cüneyhin sınırını bile aşabilir. Nitekim rejim, politikalarının neden olduğu yüksek pirinç fiyatlarına karşı koymak için kümes hayvanlarında yaptığı gibi onu da ithal etmeye çalışıyor. Aslında bütün bunlar, insanları ihtiyaçlarına yetecek kadar üretmeye teşvik edebilir ve isterse ihracat yapmasını bile sağlayabilir ama kesinlikle rejim bunu istemiyor. Zira rejim, Batı’daki efendilerin çıkarlarına hizmet eden kararlarını uyguluyor.
Batı’ya hizmet eden, ülkemizi Batı’ya bağımlı kılan ve ülkeyi Batı’nın ürünleri için popüler bir pazar haline getiren sistemlerin gölgesinde Mısır’ın içinden geçmekte olduğu krizleri aşması ve Bakanın iddia ettiği gibi küresel bir üretim ve ihracat merkezi haline gelmesi mümkün değildir.
Mısır, üretim ve ihracatta küresel bir merkez olmak için gereken kaynaklara değil, tam tersine insanları gerçek bir şekilde gözetmek için çalışan ve bunu yapabilmek için de gerçek iradeye sahip samimi bir yönetime sahip değildir. Bu yüzden amaçları gerçekten insanları gözetmek olan samimi adamların olduğu bir sisteme ihtiyaç vardır. Bu nedenle çözüm, tüm araç ve sembolleriyle bu ajan rejimi kökünden söküp atmak, her türlü biçim ve tezahürüyle Batı’ya bağımlılıktan kurtulmak ve Bakanın işaret ettiklerini, hatta daha fazlasını gerçekleştirecek, gerçek bir şekilde insanların haklarını garanti edecek ve Batı’nın insanların servetlerini çalmasını engelleyecek devleti ikame etmektir.
Ey Kenane ordusu içindeki muhlisler: İnsanların krizlerini derinleştirirken sizleri insanların öfkesinden koruyan rejim, asla size koruyup kollayamayacaktır. Ekonomideki rolünüzü azaltmak ve rejimin sizin dışınızdakilere vermeyip sizlere verdiği yatırım avantajlarını almak için çalışan Batı ve onun sömürgeci kurumlarının baskılarına gelince; nihayetinde rejimin başı, otoritesini kendilerinden aldığı efendilerine boyun eğerek sizden bu imtiyazları ve yatırımları almaktan başka bir çıkış yolu bulamayacaktır. O halde rejimin önüne geçip tarafınızı tutun, ümmetinizin yanında yer alarak Rabbinizin sizden razı olduğu şeyleri talep edin, rejimin çaldıklarını sizlere geri iade edecek bir zafer için dininize yardım edin, size ve sizinle birlikte ümmeti yaşatacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu devleti kurarak ümmetinizin onurunu ve haysiyetini geri elde edin. Allah’ım Hilafeti bir an önce nasip et, Mısır’ı onun başkenti ve Mısır’ın ordusunu da onun Ensarları kıl.
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ “Allah, kendilerine kitap verilenlerden, «Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz» diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!” [Al-i İmran 187]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı
Said Fazıl - Mısır