Haber-Yorum

Köle Ticaretinden Beyin Göçüne!

Haber:

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme raporlarına göre, Pakistan nüfusunun %64’ü (241,4 milyonun yaklaşık 148,1 milyonu) 30 yaşın altındadır ve %29’u 15 ile 29 yaş arasındadır.Ortalama yaşın 20,2 olması gerekirken, küresel ortalama 30,3’tür. Kısacası Pakistan’da çok sayıda genç var ve bu, en zengin ve en gelişmiş birçok ülkenin bile sahip olmadığı bir avantajdır. Ancak acı gerçek şu ki; bu son derece enerjik gençler, çoğu haklı olan çeşitli nedenlerden dolayı ümmete hizmet etmekten çekiniyorlar. (Pakistan El-Yevm).

Yorum:

Yukarıdaki haber Pakistan’daki beyin göçünden ve bunun Pakistan ekonomisi üzerindeki etkisinden bahsediyor.Yoksulluk, birden fazla faktörün neden olabileceği geçici bir durum olabilir ve doğru bir şekilde yönetilebilirse üstesinden gelinebilir. Tarih bize, açlığın ve seçkinciliğin imparatorlukları yok ettiğine dair birçok örnekten bahsederken aynı zamanda tarih, Peygamber Yusuf Aleyhisselam’ın hükümranlığının Mısır halkını yedi yıl süren bir kıtlığın kurbanı olmaktan nasıl kurtardığını ve Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Hendek savaşından önce karnına iki taş bağladığını da göstermektedir.

Neredeyse 100 yıllık tüm bu ulus-devletlerin sürekli olarak kötüleşen yoksulluğunun arkasındaki neden, bu şekilde planlanıp tasarlanmış olmalarıdır. Yani bunlar, kulislerin arkasında oturup işini bitirmeyi tercih eden sömürgeci için köle çiftçiden başka bir şey değillerdir. Burada insanlar çift süren öküzler gibi turlara çıkacaklar ve zihinlerde dönen tek şey ise aileye yiyecek sağlayabilmek olacaktır. Bu çalışan kişiler, çocuklarını bu verimsiz işten kurtarmanın tek yolunun, efendinin topraklarında olacak kadar güçlü kılmak için onları uzaklara göndermek olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu başlı başına bir sapma işareti olup İslam ümmetinin odağının Allah Subhanehu ve Teala’yı razı etmekten hayatta kalmaya ve ardından hayatta rahat etmek için çalışmaya kaydığını göstermektedir. Nitekim İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: لَوْ كَانَ لاِبْنِ آدَمَ وَادِيَانِ مِنْ مَالٍ لاَبْتَغَى ثَالِثاً وَلاَ يَمْلأُ جَوْفَ ابْنِ آدَمَ إِلاَّ التُّرَابُ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَى مَنْ تَابَ “Adem oğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü bir vadi daha isterdi. Adem oğlunun karnını topraktan başka bir şey dolduramaz. Ama Allah, tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder.” [Buhari rivayet etti]

Allah Subhanehu ve Teala, Müslümanların ülkelerine muazzam bir zenginlik ve harikulade kabiliyetlere sahip gençler bahşetmiştir;ancak Adem Aleyhisselam’ın, Allahu Teala’nın kendisini uyardıktan sonra, Şeytanın oyununa yenik düştüğü, sonra onun tuzağından kurtulmanın ve Allah’ın rızasını kazanmanın ve cennetteki yerini geri elde etmenin yollarını öğrendiği gibi; ister maddi ister fikri olsun bu ümmetin zenginliklerini kurtarabilmemiz için Müslümanın hayatının gayesinin Allah Subhanehu’yu razı etmek, O’nun dinini yaymak ve dünyadaki kişisel statüsünü yükseltmek değil de bir bütün olarak ümmetin statüsünü yükseltmek olduğunu anlamamız gerekiyor. Zira ümmetin statüsündeki bu yükselişin bir sonucu olarak onun fertlerinden her birinin statüsü de yükselecektir; çünkü bu ümmetin gençleri İslam’ı yaymak ve onu yüceltmek için çalışacaklardır. Bu huzur ancak Hilafetin gölgesinde sağlanabilir; ama gençlerimizin buna ulaşmak için, Sahabelerden İslam’a tabi olmak için tüm refah ve zevklerini feda eden Musab Bin Umeyr gibi kendilerinin de bir rol model olduğunu anlamaları gerekir. Bu arada biz davet taşıyıcıları olarak, daveti yaymaya devam etmeli, bu ümmetin gençlerine ulaşmalı ve onların zamanlarının Musab’ı olmalarına yardımcı olmalıyız. İşte o zaman Hilafeti kurma hedefimize ulaşacağımız gibi sadece şimdiki Müslümanlar için koruyucu bir kalkan olmakla kalmayıp Allah’ın izniyle gelecek nesiller için de bir kandil ve koruyucu olacağız.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ahlak Cihan