- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Özbekistan’daki Referandum: “Ömür Boyu Başkanlık” Kampanyasıdır!
Haber:
El-Cezire uydu kanalının web sitesine göre, 30 Nisan 2023’te Özbekistan, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in görev süresini 14 yıl uzatmasına izin verebilecek bir anayasa referandumu için oy kullandı. Pazar günkü referandumda geçmesi halinde, Cumhurbaşkanlığı görev süresi beş yıldan yedi yıla uzatılacak. Değişiklik, 65 yaşındaki Mirziyoyev’in iki dönem daha görev yapmasına ve iktidarda kalma süresinin 2040 yılına kadar uzatmasına izin verecek. (El-Cezire Com).
Yorum:
İslam ümmetinin nadide incilerinden biri olan Özbekistan’da, Buhari ve Tirmizi gibi muhaddis imamları ve Harizmi, Biruni, İbni Sina ve benzerleri gibi dünya bilimlerinin simgeleri doğmuştur. Buranın konumu sadece kadim tarihi, coğrafi konumu ve doğal kaynakları nedeniyle değildir, aksine onun ve bu bölgedeki diğer ülkelerin en önemli hazinesinin, Rus sömürgeciliğine ve komünist teröre rağmen burada yaşayan ve İslam’a güçlü bir şekilde sarılan Müslümanların olmasıdır.
Özbekistan’daki iktidar rejimi de, Orta Asya’daki diğer Sovyetler Birliği sonrası devletler gibi, Komünist Parti’nin ve Yüksek Sovyetler Konseyi’nin yuvasıdır. Nitekim onun Sovyet dönemindeki birincil görevi, Stalinist milliyetçi politikaya göre Müslümanların vahdetini parçalamanın yanı sıra baskı ve ateizmi öğretmek yoluyla İslam’la savaşmaktı. Zira Rusya, Müslümanların Sovyetler Birliği nüfusunun geri kalanıyla tek bir “Sovyet halkı” içinde kaynaşmasını, dinle savaşmasını, Rusça’yı Arapça metinle değiştirmesini ve İslam’a yabancı ahlaki ilkeler sunmasını istemişti.
Bu maksatlardan dolayı komünistler, Müslümanlar arasından en aşağılık insanları seçip onları, ulusal temel üzerine kurulan devletlerin başına yerleştirdiler. Nitekim onlar, partizan bir kariyercilik ruhuyla yetiştirildiler ve sadece kendi kişisel refahları ve zenginlikleri ile ilgilendiler; krallar gibi olduktan sonra da kendilerini çevreleyen dalkavuklar ve yozlaşmış yetkililerle halklarına zulmetmeye başladılar. Zira bu yerel devletlerin her biri, Cumhuriyetçi Parti aygıtının ikinci sekreteri olarak görev yapan Moskova’dan özel olarak atanmış bir komünist tarafından denetleniyordu.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının arifesinde komünist ideolojinin kaldırılmasının ardından, otoriteyi demokratlar ve reformcular kılığına giren aşiretlerin elleriyle korudular. Nitekim zayıf Rus etkisine mukabil Batı ve Çin gözetiminin peşinde koşmak için acele ettiler ve aynı zamanda Rusya ile bölgedeki tam hakimiyet döneminde gelişen siyasi, askeri, ekonomik ve diğer bağları da yavaş yavaş kopardılar… Zira onlar, daha önce olduğu gibi halklarının çıkarları doğrultusunda ticaret yapmaya devam ediyorlardı ancak şimdi komünizm için değil, demokrasiye ve insan haklarına bağlılık adı altında ticaret yapmaya devam ediyorlar.
Mirziyoyev liderliğindeki mevcut Özbekistan rejimi, komşu Türkmen veya Tacik rejimler gibi zayıf görünmese de duygusuz, kurnaz ve zalimdir. Zira sıradan insanların ihtiyaçlarına ve sorunlarına tamamen kayıtsız kalmakta ve sadece kendi bencil çıkarlarını ve narsisizmini önemsemektedir. Bu nedenle zengin doğal gaz, petrol, altın, uranyum, metalik olmayan ve diğer mineral rezervlerine rağmen Özbekistan nüfusunun çoğu, elektriğe ve ısıya erişimden yoksun dayanılmaz bir yoksulluk içinde yaşamaktadırlar. Bu yüzden milyonlarca erkek ve kadın ailelerini geçindirebilmek için Rusya, Kazakistan ve diğer ülkelerde çalışmak zorunda kalıyorlar ve aşağılanmaya, ayrımcılığa, sağlıklarına ve hatta yaşamlarına yönelik tehditlere maruz kalıyorlar.
Mirziyoyev, Andican kasabı Kerimov’dan uzaklaşmak istese de onun varisi ve halefidir. Zira kolluk kuvvetlerinin eski kadrolarını temizledikten sonra, onların yerine “mesleki başarılarını” kişisel olarak kendisine borçlu olan kişileri atadı. Ayrıca özgürlük gerekçesi altından af ilan edildi ve yaşları ve sağlık durumları bakımından ölmek üzere olan çok sayıda siyasi tutuklu serbest bırakıldı. Aynı zamanda, Kerimov’un sırf Allah’ın emri üzere sebat ettikleri için suçlu olarak tutuklayıp hapse attığı binlerce Müslüman, halen uzun ve müebbet hapis cezaları çekmekte ve en ağır tacizlere ve işkencelere maruz kalmaktadırlar. Ayrıca İslami kimliği canlandırmak için Özbek rejimiyle devam eden çatışmanın bir sonucu olarak sayıları da artmaktadır.
Özbekistan rejimini Batı’nın gözünde meşrulaştıran şey, İslam'la ve bilinçli Müslümanlarla savaşmasıdır; bu yüzden Batı, gerek buna gerekse rejimin yolsuzluğuna, her türlü muhalefete zulmetmesine ve her türlü insan haklarını ihlal etmesine rağmen Özbek rejimine müsamaha göstermeye hazırdır. Ne de olsa Batılı gazeteciler tarafından “ömür boyu Cumhurbaşkanlığı kampanyası” olarak adlandırılan mevcut referandumdaki anayasa değişikliğinin asıl amacının Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanlığı yetkilerini genişletmek olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktur. Dolayısıyla özgürleşme ve demokratikleşme ile ilgili tüm açıklamalar, Özbek rejiminin otoriter özünü örten boş vaatlerden başka bir şey değildir. Ama bunlardan en az birini bile kontrol altına almayı başarsalar bu onlar için sevindirici bir ödül olacaktır; bu ise onları İslam’dan uzaklaştıran ve laikliğe doğru götüren bir adımdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mustafa Emin