Haber-Yorum

Tunus’ta “Ilımlı İslam’ın” Düştüğü, Kabul Edilebilir mi?

Haber:

Tunus Nahda Hareketi 04/05/2023 Perşembe günü, muhaliflere yönelik güvenliğin kısıtlanmasını, bazılarının evlerine baskın düzenlenmesini ve başkent Tunus’taki genel merkezinin kapatılmasını kınadı.

Hareket, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “tüm siyasi tutuklularla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyor ve hepsinin serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi. (El-Cezire Net)

Yorum:

Rejimin genel merkezini kapattığı ve başta tarihi lideri Raşid Gannuşi olmak üzere liderlerini tutukladığı Nahda Hareketi, iktidara ulaşan, liderleri onun ülkenin bel kemiği olduğunu ve onun iktidar olmadığı bir Tunus’un tasavvur bile edilmeyeceğini vurgulayan hareketin kendisidir. Dahası o, demokratik seçeneği benimsediğini, davayı siyasetten ayırdığını ilan eden, lideri Noah Feldman’ın anayasasını kabul eden ve yönetim konusunda laiklerle bir anlaşmaya varılmasını Tunus için demokratik bir düğün olarak değerlendiren hareketin de aynısıdır; bu yüzden Batı, onun ılımlı olmasına sevinmiş ve gerekçe gösterenlerden bazıları da, Allah’ın dinini yeryüzünde hakim kılmak amacıyla çalışmak için zaruretin mahzurları mubah kıldığını kabul etmiştir!

Bugün bu düğün cenazeye dönüştüğü gibi ılımlı İslam’ın liderleri kurbana dönüşmüş, dahası kendilerinin koymuş olduğu “terör” yasasına göre hükmeder hale gelmişlerdir! Dolayısıyla kınama açıklamaları yayınlamak, rejimin güvenlik kontrolünü yeniden elde etmesinin karşısında yapabileceği en iyi bir şey haline gelmiştir; böylece şeriatın tedrici (aşama aşama) olarak uygulanacağına dair tüm vehimler buhar olup uçmuş, liderler ve takipçiler kendilerini karanlık bir tünelde, aksine çıkmaz bir sokakta bulmuşlardır; böylece de bir kez daha bizim için, İslam’ın, ılımlı İslam’ı savunanların propagandasını yaptıkları şeylerden beri olduğu, yeryüzünde iktidar, istihlaf ve İslam otoritesini yeniden elde etmenin yolunun kesinlikle gerek ideolojik İslam’dan kopmaktan ve Hilafetten beri olmaktan gerekse laik ulusal projelerle özdeşleşmekten ve bizzat sömürgecinin türettiği jeopolitik sistemle normalleşmekten geçmediği, bizzat bunun Subhanehu’nun ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ “Hep birden silme girin” [Bakara 208] yani İslam’a girin kavline uyarak sadece İslam’ı kamil bir şekilde benimsemekle olacağı, aksi taktirde İslam’ı demokratikleştirmeye ve parçalamaya çalışan herkesin akıbetinin, kekliğin yürüyüşünü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü de unutan karganın akıbetinin bir benzeri olacağı kanıtlanmıştır!

Nitekim “halk, rejimi devirmek istiyor” sloganıyla devrimin fitili ateşlendi ancak Hilafet’in kurulması korkusuyla devrimi dizginlemeyi ve ambalajlamayı başaran Batı, sadece ılımlı İslam’ı devirdi ve Tunus’ta İslam’ı iktidardan dışlama noktasında çaresiz kalan ve sendeleyip duran rejimi koruma karşılığında siyasal İslam’a yönelik hayali bir zafer türetti. Buna göre Batı’nın ılımlı İslam kartını, sadece kapitalist sistem ve insan yapımı kanunlar yerine İslam’ın uygulanmasına ve Allah’ın şeriatıyla hükmedilmesine susamış Müslümanları dizginlemek için kullandığı ortaya çıkmıştır ki Tunus’un vakıası bunu bir kez daha teyit etmiştir.

Taraftarlar ve takipçiler, defalarca demokrasinin deliğinden sokulmalarına rağmen bundan bir ders çıkarırlar mı acaba? Bizi Batı’ya bağımlı hale getirmeye çalışmak yerine demokrasiyi reddederler mi acaba? Sadık Müslümanlar, Hilafet kervanına katılırlar mı acaba? Zira Hilafet, bir vaat, bir farz, sanayi ve sermaye olduğu gibi sömürgeciliğe olan aşağılayıcı bağımlılık durumunu sona erdirebilecek tek siyasi projedir…O halde muhlis olanlar, Hizb-ut Tahrir’in nasihatini dinleyecekler mi?Dikkat edin tebliğ ettik mi? Allah’ım sen şahit ol.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus