- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Özbekistan Hükümetinin Düşman Olarak Gördükleri Kimlerdir?
Haber:
Özbekistan Interpol Ulusal Merkez Bürosu'nun raporuna göre: “Özbekistan Cumhuriyeti Interpol Ulusal Merkez Bürosu yetkilileri ilk kez Mısır’dan aşırılık yanlısı dini örgütlere katıldığı için uluslararası olarak aranan bir suçluyu iade etti.”
Yorum:
Özbekistan’daki referandum ve seçimlerden sonra meydana gelen bazı açık ve yürek burkan olaylar, daha önceki İslam Kerimov dönemine geri dönüldüğüne işaret ediyor. Zira popüler blog yazarlarını ve hatta onlar için çalışanları bile takip etmek yaygın bir hale geldi. Ayrıca sosyal medyadaki bazı kanallar, bu kanallar üzerinden dini propagandanın arttığı bahanesiyle kapatıldı. Örneğin Azon.uz’un faaliyetlerini durdurması ve dini konuları sayfalarından kaldırması gibi; bu da insanlarda kafa karışıklığına neden oldu. Bu zulüm ve tutuklamalar sadece ülkemizle sınırlı değil; zira Özbek hükümeti Interpol ile iş birliği içinde kendi halkının acısını hisseden yurt dışındaki insanların da peşine düşmeye başladı.Bugün Özbekistan’da yaşanan olayların genel resmi işte budur. Bu yazımızda hapsedilen, zulme uğrayan, baskı gören tüm blog yazarlarını ve bunların resmi kanallarını tek tek ele alacak olursak sayfayı doldurmuş olacağız. Bu nedenle özet bilgiler vermekle yetineceğiz.
“Siyasi tutuklu Abdulkadir Muminov’un mahkemesine giden Zeynep Salahadinova adıyla bilinen aktivist,dün öğleden sonra saat 2:00 civarında 10 IIB görevlisi tarafından evinden alındı.IIB binasında gece yarısına kadar yemek verilmeden alıkonuldu, saat 11:00’de Yunusabad Mahkemesi’nde yargılandı ve mahkeme Rusça olduğu için Özbekistan’dan sınır dışı edilmesine karar verdi.” Bu sonu görülmeyen mücadelenin, aklı başında herhangi bir kişiyi hayrete düşürmemesi imkansızıdır.
Biz bu konuyu yüzlerce gerçeği sıralamak için yazmıyoruz, bilakis sadece halkımıza, hükümetin, sevdikleri ve değer verdikleri insanları düşman olarak gördüğünü anlamaları gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
Yukarıda bahsi geçen kişiler, aslında bu günümüzde bu ülke hakkında endişe eden halkların temsilcileridir.
Ayrıca bugün Özbekistan hükümeti, hücrelerde eğitim gören gençlerle giderek artan bir şekilde mücadele ediyor. Zira Özbekistan’daki resmi kanal, televizyon ve basının sayfaları, din eğitiminin verildiği hücrelere çok sayıda baskın düzenlendiğini, bu nedenle hücreleri organize edenlere para cezası verildiğini ortaya koydular! Peki hücreler, şu anda hükümet için bu derecede bir tehlike arz ediyor mu? Cevap, kesinlikle hayır.
Bu hain ve zalim mücrimler, iddia ettikleri gibi hücrelerin koşullarının temizlik ve hijyen gereksinimlerini karşılayamadığını söyleyerek bu iğrenç mücadelelerini haklı çıkarıyorlar; ancak bu, sadece bir bahanedir. Bu durumda taleplerin karşılanması bir yana Spade gibi bulaşıcı hastalıkların yuvasına dönüşmüş muhtelif genelevlere ne diyeceksiniz acaba?! Dolayısıyla bugün hücrelere, şiddetin her türlüsüyle zulmetmenin, İslami hükümlere karşı bir savaş olduğu gayet açıktır.
Kabul etmektir gerekir ki Margilan’da okuyan dünyaca meşhur Abdulkadir üstadımız birçok alimimizi hücre şartlarında yetiştirmiştir.Kur’an-ı Kerim’i Özbekçe tefsir eden ve dil alimlerini bile şaşırtan Şeyh Alaaddin Mansur, belagatlı konuşmalarıyla Arap alimlerinin takdirini kazanan dünyaca meşhur Şeyh Abdulveli Kari, aynı şekilde bir dizi ders kitabı aracılığıyla Arapça dilini öğrenmenin bazı kolay yollarına ışık tutan Üstad Allame Rahmetullah da hücre olarak adlandırılan bu eğitim merkezinden mezun olmuşlardır.
Şimdi Din Komisyonu ve İdaresi ruhsatına sahip resmi dini eğitim merkezleri gibi hükümetin gereksinimlerini karşıladığı okullardan, kolejlerden ve yüksek öğrenim kurumlarından bu tür büyük alimlerin mezun olduğuna henüz kimse tanık olmamıştır.
Bu resmi merkezlerden şimdi Allah’ın şeriatını hükümet politikasına uyarlamak için yönlendirilen imamlar mezun oluyorlar. Buradan hareketle Özbekistan’ın, sömürgeci “kardeşlerin” tahtına, sistemine ve çıkarlarına tehdit oluşturabilecek taraflarla her alanda mücadele etmeye kararlı olduğu sonucuna varabiliriz. Bu ise daha önceki katı rejimin ülkeye geri dönüşünün işaretleridir. Ayrıca eski cumhurbaşkanının görev süresi boyunca hapse atılan güçlü ve cesur aktivistler ve olgun siyasetçiler 25 yıldır hala cezaevindeler.
Mevcut hükümetin zulmüne uğrayanlar, son zamanlarda artık zeki halkımız tarafından onur ve takdir görmeye başlamıştır. Dolayısıyla bugün hükümetin düşman olarak gördüğü bu izzetli şahsiyetler, bu halkın gerçek yardımcılarıdırlar. Dolayısıyla ümmetin üzerinde, temiz hava solumaktan, alimlere ve salih kişilere hizmet etmekten, maldan ve aileden mahrum bırakan bir liderliğin olması, patlamaya hazır barut fıçısı üzerinde oturmaya benzer. Allah’ın izniyle yakında bu ümmet kurtuluş ve izzetin tek yolunun İslam’ın kâmil bir şekilde geri dönmesi olduğunu anlayacak ve mutlaka bu şeytani gücü devirmeye ve onun yerine Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmaya başlayacaklardır. İşte o zaman bu yöneticiler, tiranlıklarının sonuçlarının nasıl bir felaket olduğunu anlayacaklardır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ“Zulmedenler de yakında nasıl bir inkılap ile devrileceklerini bileceklerdir.” [Şuara 227]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil – Özbekistan