- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ey Erdoğan: Kafirlerin İslam Düşmanlığı Hiç Duracak mı Sanki?
Haber:
TRT kanalının haberine göre Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yahudi varlığının Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını protesto etmek amacıyla İstanbul (Atatürk) Havalimanı’nda düzenlenen “Büyük Filistin Mitinginde” bir konuşma yaptı.
Ve şöyle dedi: “Her birinize Filistin davasına sahip çıktığınız, Gazzeli mazlumlara umut olduğunuz için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.” Batı’yı, kendi deyimiyle “ellerini kirletmeden” hareket eden askeri çatışmada ana suçlu olarak nitelendirdiği gibi Yahudi varlığını da “günü geldiğinde feda edilecek bir piyon” olarak nitelendirdi.
Türkiye cumhurbaşkanına göre, “Ukrayna’da öldürülenler için sahte gözyaşı dökenler” Gazze’de öldürülenlere sempatilerini bile ifade etmediler. Erdoğan, “Ey batı size sesleniyorum, siz yeniden bir hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz?” dedi. (rbc.ru)
Yorum:
Hiç kimse Erdoğan’ın, Firavun’un emriyle Allah’ın ayetlerini yalanlamak için Musa Aleyhisselam’ın önüne ip atan sihirbazların hüneri gibi güzel sözlerle oynama hünerine aldanmasın. Ancak Erdoğan’ın aksine sihirbazlar, gerçeği açıkça itiraf edecek zekaya ve cesarete sahiptiler; zira sihirbazlar, Allah’a itaat ederek acı dolu bir ölümü, kafir bir zorbanın tahtı altında lüks bir hayata tercih ederek kıyamet gününe kadar samimi bir iman ve azmin örneği olarak kaldılar.
Hiç kimse Erdoğan’ın, çağımızın Firavunu Amerika’nın liderliğindeki Batı’ya yönelik yüksek sesle yaptığı suçlamalarına aldanmaması gerekir. Zira Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti, bugün onların müttefiki ve ortağı değil midir?! Türkiye’de Amerikan askeri üssü yok mudur?! Türkiye, NATO üyesi olarak Afganistan işgaline katılmadı mı?! Bu herkes için açık olan bir durumdur; Türkiye rejiminin Suriye, Libya ve diğer Müslüman ülkelerdeki olaylarda oynadığı habis rolünden bahsetmiyorum bile.
Yahudi varlığını bir piyon olarak tanımlayan Erdoğan, Türkiye’nin, Batılı sömürgecilerin işgal ettiği Filistin topraklarında Yahudi varlığının ikame edilmesini tanıyan ilk ülkelerden biri olduğu konusunda sessiz kalıyor. Peki Türkiye ile bu işgalci varlık arasında diplomatik ilişki ve iş birliği yok mudur?! Ayrıca bu ikisi arasında, diğer şeylerin yanı sıra silahlar ve askeri teknolojiler alanını da kapsayan ve yıllık bakiyesi birkaç milyar Dolara varan bir serbest ticaret anlaşması yok mudur?!
Batı'yı, yeniden bir “hilal-haçlı” mücadelesi estirmek istemekle suçlayan Erdoğan, kavramları değiştirerek Filistin’deki Müslümanların cezasız bir şekilde öldürülmesi konusundaki sorumluluktan kendisini kurtarmak istiyor. Ancak Amerikalı ve Avrupalı siyasetçilerin de kabul ettiği gibi dinler arasında değil de bir ideoloji olması vasfıyla İslam ile olan bu küfür savaşı bir an için bile olsa durduruldu mu?
Başta Müslümanların düşmanı olan Amerika olmak üzere Batılı büyük güçler, “demokrasiyi yaymak ve insan haklarını korumak” sloganı altında sömürgeciliğin genişlemesine yönelik tek tehdidin İslam olduğunu ilan etmiyorlar mı? İslam’a yönelik savaşlarında, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret etmiyorlar mı, Kur’an-ı Kerim’i yakmıyorlar mı, Müslüman kadınların elbiselerine saldırmıyorlar mı ve “camilerini” eşcinsellere açıp bu ahlaksızları buraya imam olarak atamıyorlar mı?! Sonra kendi icat ettikleri akideleriyle örtüşen kendilerine özel Avrupa veya “Amerikan İslam’ını” icat etmiyorlar mı?!
Sen hangi taraftasın ey Erdoğan? Neden adi bir suçlu olan Mustafa Kemal’in kabrini ziyaret ettiğinde, ona tükürmüyorsa da, bilakis görkemli bir şekilde çiçekler bırakıp “onun mirasını layıkıyla savunacağına” dair yemin ediyorsun?! Bu “miras” yani kâfirleri memnun etmek için şeriatın hükümlerini kaldırıp onun yerine küfür kanunları koymak, İslam ümmetine yapılan en büyük zulüm değil midir?! Oldukça zayıf bir dönemde bile Müslümanları savunmaya devam eden Hilafetin yıkıntıları üzerinde laik bir cumhuriyetin kurulması vesilesiyle İslam düşmanlarının tebriklerini neden kabul ediyorsun?!
Ey Erdoğan! Gazze’nin yaşlılarının, kadınlarının ve çocuklarının kanı, sizin gözyaşlarınızdan ve atmosferi sarsan öfkeli konuşmalarınızdan daha kıymetli değil midir? Peki neden Türk ordusu ve donanması geçit törenleri düzenliyor da onlara yardım etmek için acele etmiyor?! Sen Allahu Teala’nın şu kavlini işitmedin mi:وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً “Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mustafa Emin - Ukrayna