- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Malezyalı Olmayan Bir Kişi, Malezya Başbakanı Olabilir mi?
Haber:
Meşhur Malezyalı siyasetçi Tan Sri Lim Kit Siang, geçtiğimiz günlerde Malezya Federal Anayasasının, Malezyalı olmayan herhangi birinin Başbakanlık görevini üstlenmesini engellemediğini öne sürerek tartışmalara yol açtı. Provokasyon suçlamalarına rağmen Kit Siang, anayasanın birliği teşvik ettiğini ve bölünmeye yol açma niyetinde olmadığını vurguladı. Özellikle Malay topluluğu olmak üzere Malezyalıların, Başbakanın konumunu etnik Malezyalılarla sınırlayan anayasal bir yetkinin bulunmadığını kabul etmeleri gerektiğini vurguluyor.
Yorum:
Anlaşmada başbakanın Malay olması öngörülüyor ancak yasal bir zorunluluk da bulunmuyor. Bu gelenek, cinsiyetle ilgili yöne kadar uzanıyor; zira geleneğe göre Başbakan genellikle erkek oluyor. Bu tür uygulamalar genellikle ulus devletin liderini, çoğunluk ırkıyla ilişkilendirme alışkanlığından kaynaklanmaktadır. Hatta Demokratik Amerika Birleşik Devletleri’nde bile siyahi bir başkanın seçilmesinin 200 yıldan fazla bir zaman alması, bu tür standartların devam ettiğinin altını çiziyor.
Bu tartışmalarla uğraşılırken İslam buna açıklık getirmiştir; zira İslam, ırkçı değerlendirmelerin ötesine geçerek devlet başkanının (Halife) Müslüman olmasını farz kılmıştır. Bu şart, kafirler için müminler aleyhine asla hakimiyet verilmeyeceğini vurgulayan ayetlere dayanmaktadır. Zira Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Muhakkak ki Allah kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (sulta) kılmayacaktır!” [Nisa 141]
Ayrıca İslam, devlet başkanının erkek olması, sağlam muhakeme gücünün olması, adaletli, bağımsız ve güçlü olması da dahil olmak üzere belirli niteliklere sahip olmasını da farz kılmıştır.
İşin özü İslam’ın hükümleri, ırka bakılmaksızın devlet Başkanın Müslüman olmasını belirtirken gayrimüslimlerin de bu görevi üstlenmelerinin caiz olmadığını da belirtmektedir. Bu dini standart, demokratik ilkelere kesin olarak aykırıdır. Zira demokratik sistemlerde farklı kökenden gelen bireyler, liderlik rollerini çoğunluğun onayına dayalı olarak üstlenirler. Ayrıca demokrasi sadece gayrimüslimlerin değil, aynı zamanda kadınların, ahlaksız kişilerin, LGBTQ++’ların ve hatta ateistlerin de devlet başkanı olmasına izin vermektedir. Şayet çoğunluk bir gayrimüslimin veya kadının ya da ahlaksız bir kişinin devlet başkanı olarak atanmasını kabul ederse, bu demokratik açıdan doğrudur.
Sonuç olarak ırk ve din ne olursa olsun etkili liderlik, İslam’ın hükümlerine bağlı kalmakta yatmaktadır. Bu yüzden şayet Kur’an ve sünnet yönetimin ayrılmaz bir parçası değilse, Malezya’nın Başbakanının sadece Müslüman olması yeterli değildir. Dolayısıyla liderler, ırk veya din hakkında ihtilafı kışkırtan bakış açısının ötesine geçerek etnik kökenlerine bakılmaksızın İslami değerlere bağlılıkları temelinde değerlendirilmelidir.
Kendi kendine düşünürken kişinin, ümmetin karşı karşıya kaldığı zorluklara karşı koymaya katkıda bulunan liderliğin niteliklerini sorgulaması gerekmektedir. Peki Malezya’da içki fabrikalarının ve kumar merkezlerinin faaliyet göstermesine izin veren liderlerin cinsi nedir? Bu ülkedeki ahlak dışı faaliyetlere göz yuman liderlerin cinsi nedir? Faize dayalı sistemi savunan liderlerin ırkı nedir? Oysa onların ırkına odaklanmak yerine dikkatlerin, onların İslam’a bağlılıklarına ve onun hükümlerini yönetimde uygulamalarına çevrilmesi gerekir. Zira İslam, liderliğin değerlendirilmesine yönelik nihai kriterin, bu şekilde olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed