- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Zamanın Vacibi, Köklü Çözümdür!
Haber:
Mısır Cumhurbaşkanlığı resmi sözcüsü Ahmed Fehmi şunları açıkladı: “Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve beraberindeki bir heyetle görüştü. Blinken, Sisi'ye ABD Başkanı Joe Biden’ın selamlarını ileterek ABD’nin, bölgede istikrarı, barışı ve kalkınmayı koruma çabalarının desteklenmesi de dahil olmak üzere iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmeye devam edeceğini vurguladı.” Fehmi şöyle dedi: “Görüşmede, Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması, tutuklu takası ve Gazze Şeridi’ndeki insani acıların sona erdirilmesi için gerekli yardımların uygulanmasını amaçlayan yoğun çabalardaki gelişmelere odaklanıldı.” Ve şunu belirtti: “Sisi, Mısır’ın zorlu saha koşullarında, ilgili uluslararası kurumlar ve yardım kuruluşlarıyla koordineli olarak Gazze’ye insani yardımların sağlanması, koordine edilmesi ve girdirilmesi sürecine liderlik etme konusunda muazzam çaba sarf ettiğini açıklayarak; Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) bu bağlamda oynadığı kilit rolün önemini vurguladı.”
Ayrıca Sisi, "Krizle ilgili uluslararası ve BM kararlarının uygulanması ve bölgede sürdürülebilir istikrarı sağlayacak şekilde Filistin sorununun adil ve kapsamlı çözümüne yönelik ciddi adımlar atılmasının gerekliliğini" vurguladı. Fehmi “kendi adına, Blinken’ın, ülkesinin Mısır ile koordinasyonu ve ortak çabaları sürdürme, sükûnete ulaşma ve bölgeyi çatışmanın genişlemesinden koruma konusundaki istekliliğini vurguladığını ve Mısır’ın bölgede güvenlik ve istikrarı destekleme yönündeki takdir şayan çabasını övdüğünü” söyledi.
Yorum:
“Bölgede istikrar, barış ve kalkınma”, tam olarak kimin bakış açısıyla ilgilidir?!
Mısır ve tüm bölge, yöneticileri kendisine bağlı olarak kaldıkları, kendi ticaretini, yatırımlarını, yağmalarını ve kültürünü “geliştirmek” için çalıştıkları ve İslam ümmetinin öfkesine karşı kendisi için “barışı” garanti ettikleri sürece sömürgeci kâfir Batı için “istikrarlıdır…”
Zorba bir yönetimin altında ezilen halkların başına gelen trajikomikliklerden biri,yolda birçok ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan birçok trafik kazasına neden olan büyük bir çukurun olması ve önerilen çözümlerin de, örneğin çukurun yanına bir hastane inşa edilmesi veya yaralıları taşımak için yeterli sayıda ambulans temin edilmesi ve bu önlemlerin finansmanı için de uluslararası sağlık kuruluşlarından destek talep edilmesidir! Hiç kimse çukuru doldurmayı ve yolu onarmayı düşünmedi, ancak aralarındaki bir dahi çukuru doldurmayı ve hastane yakınında buna benzer bir çukur daha kazmayı düşündü!!
Aydın düşünen herkes için sorun da çözüm de açıkken tüm medya organları ve Batı ile sırtlanlaşmış tüm “aydınlar” ve “siyasetçiler” tamamen köklü (sadece çukurun doldurulması) olmayan çözümlere odaklanmaktadır. Tüm bu odaklanma ise, ümmetin zihnini bulandırmak ve onu köklü çözümü düşünmekten uzaklaştırmak içindir; zira ne Batı'daki gösterilerin, ne geçiş kapısının açılmasının, ne yardım girişlerinin, ne geçici ateşkesin, ne Uluslararası Adalet Divanı’nın, ne de UNRWA’nın finansmanının temel soruna ve bu sorunun köklü çözümüne ilişkin bir düşüncesi yoktur. Hainlik ve bağlılıkta “dahiliğin” zirvesi ise, çukuru daha derin olan bir çukurla değiştirmeye çalışmaktır; ki bu çukur da iki devletli çözümdür!
Sömürgeci kâfirin açtığı ve üzerine kendi yokluğunda halklarının gömülmesini garanti edecek bir yöneticiyi diktiği tüm çukurları doldurmaktan ve doldurmadan önce de (ajan yöneticilerden) oluşan tüm bekçileri ve onların insan yapımı sistemlerini ortadan kaldırmaktan başka bir çözüm yoktur.
Sadece bölge için değil, tüm insanlar için gerçek istikrar, barış, kalkınma ve doğru çözüm, sadece azim İslam ve onun köklü çözümleriyle olacaktır; bu köklü çözüm ise, insanları apaçık olan haktan uzaklaştırmak için onların göğüslerine vesvese veren kapitalizmin ve sömürgecilikten kendisine sığınılan insanların Rabbinden, insanların Mâlikinden ve insanların İlahından gelen şerî hükümlerdir; o halde Müslüman orduların içindeki mübarek ve muhlis kişiler, “çukurun” bekçilerini kökünden söküp atmak ve arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan kalkan olan bir İmamın komutası altında seferber olmak için harekete geçsinler ve böylece Yahudi varlığı ile onu icat edenleri mağlup etsinler. Hizb-ut Tahrir’in benimsediği ve gerçekleştirmek için gecesini gündüzüne katarak çalıştığı köklü çözüm işte budur; o halde ey Müslüman ordular içindeki muhlisler, ona destek verecek misiniz?
إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُواْ عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَن تَوَلَّوْهُمْ وَمَن يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine 9]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Cemal Ali – Mısır