- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Gösterilerden Sonra Ne Olacak Ey İslam Ümmeti?!
Haber:
Gösteriler süreci hem sayı hem de güç olarak bir artış gösterdiği gibi başta Müslüman ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki kitlesel gösterilerde çok sayıda sloganlar atılıyor. Ürdün’lü müslümanların protestoları, Ürdün’deki Yahudi varlığının büyükelçiliği önünde art arda altıncı günün de devam ediyor ve halk, Vadi Arabe anlaşmasının iptal edilmesini talep ediyor.
Yorum:
İslam ümmetinin duyguları, Yahudiler, katil çeteler ve suçlu Siyonistler tarafından öldürme, aç bırakılma, yerinden edilme, sürgün ve despotluk gibi genel olarak Filistin’de, özel olarak da Gazze’de olup bitenlere karşı büyük bir öfke üzerinde birleşti.
Ayrıca tüm dünyanın bu suçlara karşı koymaktan aciz kaldığı bir zamanda savunmasız insanlara destek veren gösteri ve yürüyüşler küresel olarak yoğunlaştı ve medyanın tanımlamaktan hoşlandığı üzere ateşkes ve Gazze’deki aç ve mazlumlara insani yardım malzemelerinin temin edilmesi talep edildi!
BM’nin 2728 sayılı son kararı ve Uluslararası Güvenlik Mahkemesi’nin savaşın durdurulması ve soykırımın sona ermesi yönündeki talepleri bile Yahudiler arasında bir yankı uyandırmadı, aksine onların kibirlerini ve zorbalıklarını artırdı.
Artık bizim, bu gösterilerin, kalabalıkların ve kararların ardından ne olacağını sorgulamamızın zamanı gelmedi mi?
Ey İslam ümmet, ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet: Duyguların ve hislerin birleşmesinin ardından artık sadece Filistin’e yönelik değil, aksine bunun da ötesine yönelik bir sonraki adıma geçmemizin zamanı gelmiştir; dikkat edin bu, düşmanlara karşı koymak için safları birleştirmenin zaruretine dair ezici bir duyguya ve tüm ümmetin tek bir vücut gibi olduğuna dair kapsamlı bir hissiyata yönelik gerçek bir bütünleşmenin olmasıdır ki böylece vücudun birçok uzvu şikayet ettiği (hastalandığı) zaman vücudun tamamının bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulması zorunlu bir hale gelsin, bu yaraları uygun bir şekilde iyileştirmek için çalışsın ve bu azaların tamamının iyileşmesini ve tüm vücudun sağlığa kavuşmasını gerçekleştirsin.
Allahu Teala ümmete, kötülüğü kendisinden uzaklaştırmasını ve tüm dünya için hayrı yükseltmesini farz kılmıştır; işte bu şerî hükmün, uzak yakın herkesin bildiği şerî bir metodu vardır ki o da Allah yolunda cihad etmektir. Ümmetin sayı ve teçhizat sıkıntısı yoktur; zira ümmet, büyük bir güce sahiptir; çünkü ümmetin sadece adamları savaş için yanıp tutuşmuyor, aksine kadın, çocuk ve yaşlıların tamamı fedakarlığı, feda etmeye ve cihada hazırdırlar. Dolayısıyla onlarda eksik olan tek şey, orduları harekete geçirecek, zulme üstün gelip onu ortadan kaldıracak ümmete sadık Rabbani bir liderin kararlılığıdır.
Tüm ümmeti ciddi bir şekilde çalışmaya ve bir sonraki adımı atmaya davet ediyoruz; bu ise doğru yönde hareket etmek, sadece sözlü taleplerde bulunmak değil, aksine Allah’ın dininin ikame edilmesini ve yeryüzündeki mazlumlara yardım edilmesini engelleyen bu engellerin ortadan kaldırılması için harekete geçmektir. Zira Aleyhissalatu ve’s Selam şöyle buyurmaktadır: مَنْ أَطَاعَنِي فَقَدْ أَطَاعَ اللهَ، وَمَنْ عَصَانِي فَقَدْ عَصَى اللهَ، وَمَنْ يُطِعِ الْأَمِيرَ فَقَدْ أَطَاعَنِي، وَمَنْ يَعْصِ الْأَمِيرَ فَقَدْ عَصَانِي، وَإِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ، فَإِنْ أَمَرَ بِتَقْوَى اللهِ وَعَدَلَ، فَإِنَّ لَهُ بِذَلِكَ أَجْراً وَإِنْ قَالَ بِغَيْرِهِ فَإِنَّ عَلَيْهِ مِنْهُ “Her kim bana itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur; her kim bana İsyan ederse Allah'a isyan etmiş olur; her kim emire itaat ederse bana itaat etmiş; her kim emire isyan ederse bana isyan etmiş olur! İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur. Eğer Allah’tan ittika etmeyi emreder ve adalet gösterirse bununla kendisine ecir verilir; bundan başka bir şey emrederse ondan gelen aleyhine olur.” [Ebu Hureyra rivayet etti ve Buhari tahric etti]
Kışlalarında konuşlanan ordulara ve protestocular ile göstericilere karşı çıkan emniyet güçlerine, Allah’ın Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın Ali İbn Ebu Talib’den rivayet edilen şu kavlini hatırlatıyoruz: بَعَثَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَرِيَّةً فَاسْتَعْمَلَ رَجُلاً مِنَ الْأَنْصَارِ، وَأَمَرَهُمْ أَنْ يُطِيعُوهُ، فَغَضِبَ، فَقَالَ: أَلَيْسَ أَمَرَكُمُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ تُطِيعُونِي؟ قَالُوا: بَلَى، قَالَ: فَاجْمَعُوا لِي حَطَباً، فَجَمَعُوا، فَقَالَ: أَوْقِدُوا نَاراً، فَأَوْقَدُوهَا، فَقَالَ: ادْخُلُوهَا، فَهَمُّوا وَجَعَلَ بَعْضُهُمْ يُمْسِكُ بَعْضاً، وَيَقُولُونَ: فَرَرْنَا إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ النَّارِ، فَمَا زَالُوا حَتَّى خَمَدَتِ النَّارُ، فَسَكَنَ غَضَبُهُ، فَبَلَغَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ: لَوْ دَخَلُوهَا مَا خَرَجُوا مِنْهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ، الطَّاعَةُ فِي الْمَعْرُوفِ “Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir seriye gönderdi. Ona ensardan birisini kumandan tayin etti ve onlara ona itaat etmelerini emretti. (Bir sebeple) kızıp: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem size bana itaat etmenizi emretmemiş miydi deyince, onlar: Evet diye cevap verdiler. Kumandanları: O halde bana odun toplayınız, dedi. Onlar da odun topladılar. Haydi bir ateş yakınız, dedi. Ateş yaktılar. Sonra: Bu ateşe giriniz dedi. Girmek istediler ama biri diğerini tutarak: Bizler ancak ateşten kurtulmak için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kaçtık, demeye koyuldular. Nihayet ateş de dindi, kumandanlarının da öfkesi dindi. Durum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e ulaşınca: Eğer o ateşe girmiş olsalardı, kıyamet gününe kadar ondan çıkamazlardı. İtaat maruftadır, diye buyurdu.” [Şeyhan rivayet etti]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme