- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Mekke Vali Yardımcısı Bu Yılki Hac Sezonunun Başarılı Geçtiğini Duyurdu
Ancak Hayatlarını Kaybedenlerin Veya Özellikle Arafat Dağında Kaybolanların Resimleri ve Ceset Sayıları Onu Yalanlıyor
Haber:
Mekke vali yardımcısı, bu yılki Hac sezonunun başarılı geçtiğini duyurdu ve çeşitli hizmetlerle, büyük bir özen ve büyük çabalarla hacılara Hac ibadetlerini kolaylıkla ve güven içinde yerine getirebilmelerini lütfettiği için Allah’a şükretti… (El İhbariye Kanalı, 19/06/2024)
Yorum:
Suudi rejiminin, hac ibadetinin başlamasından bir hafta önce güvenlik güçlerinin Hac ibadeti için kayıtlı olmayan 300.000’den fazla kişiyi Mekke’den uzaklaştırdığını ilan etmesi ve Sudeysi’nin, “izinsiz Hac olmaz” şeklindeki ateşli bir açıklamayla İslam’ın beş şartından birini yerine getirme imkanını kısıtlayan açıklama yapması bu duyuruyu yalanlıyor; aynı şekilde ister Arafat Dağı’nda bulunanların olsun, ister yolunu şaşırıp kaybolanlar ve bu azim farzı eda etmek için Arefe Günü vakfeye durmanın zorluklarına katlanamayanlar olsun, özellikle Arefe Günü’nde sokaklara atılan cesetlerin resimleri ve sayıları da bu duyuruyu yalanlıyor. Nitekim hacılar, içerisinde ıssız yolların ve ölümcül zehirli sürüngenlerin olduğu dağlarda ve çöllerde yürüdüler. Tüm bunlar ise Hac işlerinden sorumlu olanların gözleri önünde ve bilgisi dahilinde oldu. Hatta onlardan bazılarının ulaşmasına sadece birkaç dakika kalmıştı ki onları yakalayıp Cidde’ye geri götürdüler. Şayet inanmayan biri varsa, bu rivayetleri-anlatıları irdeleyen sosyal medya sitelerine bir göz atsın. Allah bize yeter ve O ne güzel bir vekildir.
Öte yandan Suudi Arabistan, eğlence parkları, diskolar, fitne fücur evleri inşa etmek kastıyla gelenlere her türlü kolaylığı sağlamaktadır; zira Suudi Arabistan Genel Eğlence Otoritesi Yönetim Kurulu Başkanı Turki eş-Şeyh, Riyad sezonu sonunda Ekim 2023’te başlayan sezonun ziyaretçi sayısının 20 milyon ziyaretçiye ulaştığını duyurdu ve Suudi Veliaht Prensi de ülkesini “bir fırsat kaynağı ve yenilik için bir kuluçka” olarak nitelendirdi! La havle vela kuvvete illa billah.
Arefe hutbesine bir göz atıldığında, Şeyh Mahir el-Muaykli,genel olarak Müslümanların, özel olarak ise Filistin halkının nelere maruz kaldığını, Gazze halkının işgalin vahşetinden neyle karşı karşıya olduğunu unutmuş, aksine hutbesinin sonunda Gazze’ye destek olmak için on beş saniyeyi aşmayan tek bir duayla yetinmiştir; kelimenin tam anlamıyla şöyle demiştir: “Kendilerine zarar dokunan, düşmanlarının eziyetine maruz kalan, kanları dökülen, ülkesi ifsat edilen ve gıda, ilaç, beslenme ve giyim gibi ihtiyaç duydukları şeylerin ulaşması engellenen Filistin’deki kardeşleriniz için dua edin.” Ayrıca Haccın, siyasi sloganların yeri olmadığını da vurgulamıştır!
Yoksa Şeyh, Allah’ın Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın şu hadisini unuttu mu: مَنْ أَصْبَحَ مِنْكُمْ آمِناً فِي سِرْبِهِ، مُعَافًى فِي جَسَدِهِ، عِنْدَهُ قُوتُ يَوْمِهِ، فَكَأَنَّمَا حِيزَتْ لَهُ الدُّنْيَا “Sizden hanginiz canı ve malı emniyet içinde, vücudu sıhhat ve afiyette, günlük azığı da yanında olduğu halde sabahlarsa, sanki bütün dünya kendisine verilmiş gibidir.” Dolayısıyla güvenlik bireyin kendisi tarafından sağlanamaz; aksine onun, sistemi ve kanunlarıyla, tebaasının paralarının ve onurlarının güvenliğini sağlamaya dayalı bir devlete ihtiyacı vardır; bu devletin varlığının olmamasından dolayı tüm Müslümanların kaybettiği şey işte budur. Ayrıca Gazze’de, Mescid-i Aksa da dahil olmak üzere tüm Filistin’de olanlar, devrimcilerin uyanışına dair gördüklerimize rağmen Suriye’deki devrimin ulaştığı nokta, Sudan halkının en büyük düşman (Amerika’ya) hizmet eden ordusu tarafından eziyet gördüğü gerçeklik ve geri kalan Müslüman ülkeler de aynı şeyi söylüyor; aynı durum, küfür topraklarında yaşayan, öldürülen, terörize edilen, aç bırakılan Müslümanlar için de geçerlidir. Söylem büyüktür ve İslam ümmeti için birbiri ardına karanlık geceler gelmektedir; la havle vela kuvvete illa billah.
Hilafet Devleti geri dönüp onun gölgesinde gölgelenmediğimiz sürece güvenlik, emniyet, hayatın gerektirdiği tüm ihtiyaçlar, hatta lüks ihtiyaçlar bile sağlanamayacaktır.
Son olarak diyoruz ki: Ey Habibimiz Allah’ın Rasulü ve ey hevasından konuşmayan ve sadece vahiyle konuşan, Necd-Hicaz’ın mübarek kılınması için dua etmeyi reddettiğinde ne kadar da doğru söylemişsin; zira Sahih-i Buhari’de, Abdullah İbn Ömer Radıyallahu Anh’dan, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَامِنَا وَفِي يَمَنِنَا قَالَ قَالُوا وَفِي نَجْدِنَا قَالَ قَالَ اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَامِنَا وَفِي يَمَنِنَا قَالَ قَالُوا وَفِي نَجْدِنَا قَالَ قَالَ هُنَاكَ الزَّلازِلُ وَالْفِتَنُ وَبِهَا يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ “Allah’ım Şam’ımızı bize mübarek kıl. Allah’ım! Yemen’imizi bize mübarek kıl.” Yanında bulunanlar “Necd’imiz için de dua et.” dediklerinde Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem tekrar, “Allah’ım Şam’ımızı bize mübarek kıl. Allah’ım! Yemen’imizi bize mübarek kıl.” dedi. Yanında bulunanlar tekrar Necd için de dua etmesini istediklerinde şöyle buyurdu: “Orada birtakım fitneler ve depremler olacaktır ve şeytanın boynuzu oradan çıkar.”
Bakın işte şeytanın boynuzları yıllardır çıkmaya başladı ve hâlâ sonuçları büyümeye, yayılmaya ve yoğunlaşmaya devam ediyor; zira en temiz ve en şerefli bir ülkede, işlerin hiç kimsenin aklından ve hayalinden geçmeyeceği bir noktaya ulaştığını görmeye başladık; oysa Kâbe-i Şerif , İslam’dan önce, Nebi Muhammed Aleyhi Efdalü's Salatu ve Etemmü't Teslim’in bisetinden sonra ve bu günümüze kadar herkesin Hac yeri olmuştur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Raziye Abdullah