- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
İran’ın Yahudi Varlığına Tepki Olarak Utanç Verici Açıklamaları!
Haber:
İran Devrim Muhafızları ülkenin batısında füze birliklerinin katılımıyla askeri tatbikat yaparkenDevrim Muhafızları sözcüsü, Hamas’ın siyasi büro şefi İsmail Haniye’nin suikastını aptallık olarak nitelendiren Yahudi varlığına yönelik cevabın “belirlenen zamanda” verileceğini vurguladı. (El Cezire)
Yorum:
Filistin meselesi tüm Müslümanların meselesidir; bu yüzden Allah’tan başka ilahın olmadığına ve Muhammed'in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik eden bir Müslümanın, bu meseleyi şerî bir vacip olarak benimsemesi ve Celle ve Âla’nın şu kavline uyarak bunun için çalışması farzdır: وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ "Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir." [Enfal 72] Ayrıca onun Subhanehu’nun şu tehdidinden de korkması gerekir: وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُم “Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” [Muhammed 38] Zira Müslümanlar, tek bir vücut gibi olan bir ümmettir: إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى“Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” وَإِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ“Şüphesiz bu (insanlar) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir; Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise Benden sakının.” [Müminun 52]
İran’ın son zamanlarda Yahudi varlığına bir tepki olarak yaptığı tüm bu içi boş açıklamalar, sadece Aksa Tufanının başlangıcından bu yana zaten derisi yüzülmüş yüz suyunu korumak içindir! Nitekim İran, öncelikle sorunu sadece Yahudi varlığına darbe indirmekle sınırlandırmakta, mübarek toprak Filistin’in sokaklarında şelaleler gibi akan pak kanları unutmakta, dahası Filistin meselesini benimsemeden “Filistin davasına destek” sloganını yükselterek bu meseleyi milliyetçi ve ulusal bir mesele haline getirmektedir. Zira İran, yetimlerin iniltilerine ve yaslıların feryatlarına kulaklarını tıkamakta, ağzından bu meselenin sadece Filistinlilerin meselesi olduğu ve bunun ötesine geçmediği pisliklerini kusmakta ve İsra ve Mirac topraklarını, kâinatın ve insanların yaratıcısı tarafından lanetlenmiş peygamberlerin ve elçilerin katillerine altın tepside sunmaktadır…
Bu korkaklık ve zillet ile Müslümanların Halifesi Abdülhamid’in sergilediği ihtişam ve mertlik arasında ne kadar da büyük bir fark vardır; zira Abdulhamid Theodor Herzl’in kendisine, Yahudilerin Filistin’e göç etmelerine izin vermesini ve Yahudilere özerk bir yönetim kurabilecekleri bir toprak parçası vermesi karşılığında yirmi milyon sterlin teklif ettiğinde, bu cömert teklife kesin bir ret cevabıyla karşılık verdi ve şöyle dedi: “Doktor Herzl’e bu konuda yeni adımlar atmamasını öğütleyin. Çünkü ben Filistin topraklarından bir karış dahi veremem. Orası benim kendi mülküm değil, İslam ümmetinin mülküdür. Halkım bu topraklar için savaşmış ve orayı kanları ile sulamıştır. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün gelir de Hilafet Devleti parçalanırsa işte o zaman (Yahudiler), Filistin’i para ödemeden alabilirler… Ancak biz hayatta kaldığımız sürece bedenimizin üzerinde otopsi yapılmasına asla müsaade etmeyiz.” Osmanlı Hilafet Devleti yıkıldıktan sonra maalesef başımıza gelen bu olmuştur!
Kalbinde hâlâ kardeşlerinin kanına karşı zerre kadar kıskançlık ve koruma duygusu olan bir Müslümanın bu devleti yeniden tesis etmek için çalışması gerekir; çünkü bu devlet, komutanının ve Halife’sinin arkasında sadık Müslümanlarla birlikte harekete geçmesi için ordularını seferber edecek ve ikiyüzlü kafir kavmi susturmak için ahiretlerini satın alan bu yiğitlerin boğazlarından gür tekbirler yükselecek, böylece Beytu’l Makdis’i özgürleştirecek, İslam’ın ve Müslümanların izzetini ve heybetini yeniden kazandıracak ve onların elleriyle yaratılmışların ve peygamberlerin en hayırlısı Muhammed Salavatu Rabbine ve Selemuhu Aleyhi’nin şu kavlinde geçen müjdesi gerçekleşecektir: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra (Yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Amine Arus