- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tunus Halk Temsilcileri Meclisi'nin Bir Kadın Üyesi Nefretini Dile Getirdi!
Haber:
Halk Temsilciler Meclisi Temsilcisi Necla Lahyani Cumartesi günü, “Hizb-ut Tahrir’in, vatandaşların peşine düşen ve onları kâfir olarak nitelendiren gazetesinin yayınlanmasını” kınadı ve şunu sordu: “Hizb-ut Tahrir’in faaliyetlerinin devam etmesine neden sessiz kalınıyor?”
Lahyani, parlamento genel kurulunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ariana Medina'nın en yüksek binasının tepesine Hizb-ut Tahrir adına siyah bayrakları taşıyan bir pankart konulmuş ve parti bu pankart sayesinde yıkıcı propagandaya dayalı olarak çocukları kendine çekiyor."Ayrıca “partiye Habib Burgiba Bulvarı’nda siyah bayraklar taşıyarak protesto yapmasına izni verilmesini” de kınadı. Lahyani, kendi iddiasına göre “Ariana'daki cumhuriyet savcısının Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerine devam etmesinde herhangi bir sakınca görmediğini” de vurguladı. (Ajanslar)
Yorum:
Tunus’taki devrimin patlak vermesinin üzerinden neredeyse on üç yıl geçmesinin ardından toplumun ve sömürgecilerin borazanları, halkın isyan ettiği ve politikalarından, seslerinden ve yüzlerinden nefret ettiği Temsilciler Meclisi’nde yeniden ortaya çıktı.
Nitekim çeşitli suçlamalarla cezaevinde bulunan ve kaosu körükleyen kindar Abir Musa'nın ardından bu mevkidaşının, gaspçı işgalcinin suçlarını görmeyen ve işitmeyen bir görgü tanığı olarak ortaya çıkıp kültürümüzde insanın sahip olduğu fikriyle kalkınacağını ilk yazanlardan biri olan bizlere, kültür, icat edicilik, fikir ve görüş dersi vermeye hakkı var mı acaba?!
Genel olarak Filistin halkının, özel olarak da Gazze halkının başına gelenlerden dolayı acı ve duygu dolu bir atmosferde, bu ürkek milletvekili ortaya çıkmış Hizb-ut Tahrir’in belediye tiyatrosunun önünde gösteri yapmasını ve dünyanın onları yüzüstü bırakmasının ardından orduları Gazze’ye ve tüm Filistin halkına destek olma çağrısında bulunmasını kınıyor.
Halkın vekili ve sesi olan bu temsilcinin, kendi kürsüsü aracılığıyla tüm parlamentoya çağrıda bulunması ve onu orduları harekete geçirmeye sevk etmesinin yanı sıra kararları elinde bulunduranları da Filistin’i kurtarmak ve Yahudilerin ölüm ve yıkım makinesine karşı çıplak göğsünü siper eden halkını kurtarmak için dayanışmaya ve pratik desteğe sevk etmesi daha iyi olurdu. Dahası bu temsilcinin, hükümetin, iğrenç suçlarını işlemeyi sürdürmekte kararlı olan Yahudi varlığını tamamen soğukkanlı ve sakin bir şekilde ele almasını kınaması gerekirdi.
Savunmasız bir kurban, ne zamandan beri cellatla eşit bir hale geldi?! Orduların hareke geçmesini, Hilafetin kurulmasını, şeriatın tatbik edilmesini ve Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sancağının yükseltilmesini talep etmek ne zamandan beri kınanacak bir eylem haline geldi?!İşgalci, onların sorgulamasına maruz kalmadan mutlak dokunulmazlıktan yararlanan paralı askerler aracılığıyla kürsülerimizde zehrini yaymaya daha ne zamana kadar devam edecek?!
Bu durum etse etse bir şeye delalet eder ki o da; devlet kurumlarındaki siyasi ve yasama gücüne sahip olanların, Filistin'in kurtuluşu için verilen mücadelede başarısız olduklarıdır. Dolayısıyla mesele, insanların duygularını istismar etmek, güçlerini pekiştirmek ve seçim kampanyalarında onları seferber etmek için kullandıkları bir slogandan ibarettir; zira siyasi nüfuz sahipleri, Filistin için ne yaptılar Allah aşkına?
Aynı şekilde bu Hizb-ut Tahrir’in, Hilafet fikri ve Ukap râyesini yükseltmesi sayesinde vatan maskesi takan paralı askerleri ve sömürgeci Batılı çevreleri rahatsız ettiğini göstermektedir.
Televizyon ekranında son derece tedirgin ve gergin görünen bu temsilcinin bariz siyasi zayıflığına ve Hizb-ut Tahrir’in yasaklanması için iftira dolu haberler yapmasına rağmen kendisine, partinin kırmızı bayrak var olmadan önce kurulduğunu hatırlatırız.Kendisiyle çelişerek alıntı yaptığı İbn Haldun, siyasi, sosyal ve ekonomik bilimleri öğrenmek için Mağrip, Endülüs ve Mısır ülkeleri arasında seyahat ederken Hilafet Devleti'nin bilim ve refahının tadını çıkarıyordu. Temsilcinin kınadığı Hilafet, İbn Haldun tarafından Mukaddime'sinde onaylanmış ve şöyle tanımlanmıştır: “Herkesin uhrevi ve dünyevi çıkarları için şerî bakışın gerekliliklerine tabi olmasıdır; aslında Hilafet, dini korumak ve dünyayı onunla yönetmek için şeriatın sahibinden gelmiştir.”
Sonuç olarak Filistinlilerin hem iç hem de dış, hem Arap hem de acem olarak tam teşekküllü bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu ve Hizb-ut Tahrir'in, Batı düşüncesine ve onun emri vakisine boyun eğmeyi reddettiğini, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak ve Filistin'i kurtarmak amacıyla orduların nusretini talep etmek için çalışmaya devam edeceğini söylüyoruz.Ayrıca Rabbimiz Celle ve Âla'nın farzını uygulamak için olan bir çalışmanın karşısında dünyadaki herhangi bir güç ya da kuvvetin durmasının veya samimi davet taşıyıcılarının kararlılığını baltalamasının imkânsız olduğunu da hatırlatırız.
Son olarak Aksa Tufanından bu yana hiçbir cumayı kaçırmadığı gibi İslam ümmetine, medyacılara, alimlere ve ordulara, kendilerine karşı en iğrenç savaş, ırkçı ayrımcılık ve soykırım suçlarının işlendiği kardeşlerimize karşı şerî görevlerini yerine getirmelerini hatırlatmak için de hiçbir fırsatı kaçırmayan Hizb-ut Tahrir'e selam ediyorum. Bugün, Gazze’deki kardeşlerimizin yıkım ve tahribat makinesi karşısındaki kararlılıkları karşısında saygı ve hürmetle duruyoruz; sömürgecinin ajanlarının ve borazanlarının hakkı ise yıkımdır.
Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.” [Tevbe 32] Ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurmuştur:إِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ يُمْلِي لِلظَّالِمِ فَإِذَا أَخَذَهُ لَمْ يُفْلِتْهُ “Şüphesiz ki, Allah Azze ve Celle zalime mühlet verir. Ama bir de yakalarsa onu bırakmaz.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hatice Bint-i Humeyde – Tunus