- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Sömürgeci Sistem Kökünden Sökülüp Atılarak Raşidi Hilafet Kurulmadıkça Belucistan’da Kalıcı Güvenliğin Sağlanması İmkânsızdır
Haber:
14 Kasım 2024 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı “9 Kasım’da Belucistan Kurtuluş Ordusu’na bağlı Mecid Tugayı’nın bir tren istasyonuna düzenlediği bombalı saldırıyı şiddetle kınıyoruz” açıklamasında bulundu. (Ajanslar)
Yorum:
Belucistan’daki huzursuzluklar yeni bir olgu değildir; zira Pakistan’ın İngiliz sömürgeciliğinden bağımsızlığını kazanmasından bu yana devam etmektedir.Belucistan halkı, sömürgeci İngilizlerin, ardından da sömürgeci Batılıların ajan yöneticileri tarafından çektikleri acılar da dahil olmak üzere derin ve köklü mezalimlere maruz kalmıştır.Sömürge sistemi, Müslümanların işlerini gözetmek yerine Müslümanlara boyun eğdirmek, onları haklarından mahrum bırakmak ve askeri güç yoluyla kontrolünü korumak üzere tasarlanmıştır.
Son yıllarda Belucistan, sivilleri, güvenlik güçlerini ve Çinlileri hedef alan intihar saldırıları da dahil olmak üzere bir dizi şiddet olaylarına sahne olmuştur.Bu saldırılar dalgası Ağustos 2018'de Çinli mühendislerin öldürülmesiyle başlamış, bunu ise Kasım 2018’de Çin konsolosluğuna yapılan saldırı ve Mayıs 2019’da da Gwadar otelinin bombalanması izlemiştir.Nisan 2022’de de Belucistan Kurtuluş Ordusu’na bağlı Mecid Tugayı, Karaçi Üniversitesi’ndeki bir Çin enstitüsüne intihar saldırısı düzenlemiştir.
Saldırılar, 26 Mart'ta Belucistan’da bir konvoyun pusuya düşürülmesi ve 13 Ağustos'ta Gwadar limanı yakınlarında Çinli mühendislere yapılan ve her ikisi de Çin-Pakistan Ekonomik Koridorunu baltalamayı amaçlayan saldırı gibi olaylarla birlikte 2024 yılına kadar devam etmiştir.26 Ağustos 2024 tarihinde Belucistan Kurtuluş Ordusu son yılların en büyük saldırılarını gerçekleştirerek yaklaşık 73 kişiyi öldürmüş olup polis karakollarını, demiryolu hatlarını ve araçları hedef almıştır.
Bu saldırılar, ABD ve Hindistan’ın Çin’e karşı bir ittifak kurmasından bu yana yoğunlaşmıştır. Nitekim her iki ülke de Belucistan’daki ayrılıkçı hareketleri desteklemektedir.Görünen o ki bu destek, Pakistan ordusunu iç çatışmalarla meşgul etmeyi ve özellikle Cammu ve Keşmir’de olmak üzere Hindistan sınırına odaklanmasını sınırlandırmayı hedeflemektedir.Amerika, Çin’in yükselişine karşı koyma stratejisinde Belucistan’daki milliyetçi hareketleri istismar etmektedir.Çin ile olan sınır anlaşmazlıklarının ortasında Hindistan, ABD'nin hedefleri doğrultusunda Çin’in çıkarlarını baltalamaya çalışmaktadır.Sonuç olarak Pakistan, özellikle Belucistan’da ayrılıkçı gruplarla mücadele etmek üzere konuşlandırılan 80.000'den fazla askerle iç çatışmaya sürüklenmektedir.
Pakistan’daki iktidar rejiminin, topraklarının bir parçası olan Belucistan meselesini şerî bir gözetim, adalet ve ihsanla ele alması ve Belucistan topraklarındaki kamu mülkiyetini Beluciler de dahil olmak üzere devletin tüm tebaası için kullanılmasını sağlaması gerekir. Ancak o bunun yerine, İslam'ın farz kıldığı gibi iyi bir gözetimle değil, sorunu öldürerek ve tutuklayarak güvenlik meselesi olarak ele almaktadır. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” [Buhari]
Aynı şekilde Belucistan’daki silahlı örgütlerin de İslam düşmanlarının (Amerika ve Hindistan) kendilerini Müslümanlara karşı kullanmasına imkân vermemeleri ve devletin bölünmesi ve parçalanması için çalışmamaları gerekir. Zira bu İslam’da büyük bir suç olup bunun faili de büyük bir günah işlemiş olur. Çünkü Müslümanlar tek bir ümmet olup bölünemez.
Pakistan halklarının gerçek kaynaşmalarının yeniden tesis edilmesi ancak İslam’ın hükümlerinin uygulanması, gerçek İslam kardeşliği fikrinin yayılması ve Müslüman Belucistan halkı ve diğer Müslüman halklar arasındaki zulüm, yoksulluk ve ötekileştirmenin ortadan kaldırılabilmesi için gaz, maden ve benzeri kamu mülkiyetinin gelirlerinden faydalanma konusunda tüm Müslümanlar arasında eşitlik fikrinin uygulanmasıyla gerçekleşecektir;zira İslam, milliyetçilik naralarını kesin olarak haram kılmış ve Müslümanlar arasında kardeşliği tesis etmiştir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” [Hucurat 10]
Aynı zamanda bu İslam kardeşliği Müslümanları, vahdetlerinin ve izzetlerinin kaynağı ve kardeşliklerinin hakikati olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu tek devletlerini kurmak için çalışanlarla birlikte çalışmaya sevk etmelidir; işte büyük kurtuluş budur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zekeriya İmran – Pakistan