- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yeni Asgari Ücret Açıklandı: Halk Açlık Sınırına Mahkûm Edildi!
Haber:
2025 yılı Asgari ücret zammı için gerçekleştirilen Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 4. toplantısı sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yeni asgari ücretin 22 bin 104 lira olduğunu açıkladı. Bakan Işıkhan asgari ücreti açıklamadan önce Hz. Muhammed’in (sav) “İşçinin alın teri kurumadan hakkını verin.” hadisini okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı açıklamada “Bu rakam net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha sadık kaldık” ifadelerini kullandı. (Ajanslar)
Yorum:
Türkiye’de neredeyse genel ücret haline gelen ve ortalama 10 milyon çalışanı yakından ilgilendiren asgari ücret her yıl siyasilerin istismar malzemesi olmaya devam ediyor. Bu sene de durum değişmedi. Yine ustaca sergilenen bir tiyatro neticesinde çalışanların görüşü alınmadan, onların temsil edilmediği bir ortamda 2025 yılı için belirlenen asgari ücret açıklandı.
Bu tiyatroda önce devlet-patron iş birliğiyle çoğunluğun sağlanması suretiyle işçiler aleyhine bir ortam oluşturuluyor, sonra işçi temsilcileri sözde kızarak masayı terk etmekle tehdit ederek ucuz rollerini oynuyorlar ve nihayetinde açlık sınırıyla aynı seviyede bir rakam belirlenerek emek ve akıl sömürüsü devam ediyor.
Bu yılki toplantının öncekilerden tek farkı, sözde işçi temsilcisi konumunda bulunan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) başkanının, talep ettikleri ücrete cevap verilmediği bahanesiyle toplantıya katılmamasıdır. Böylece devletin resmi kurumu TÜİK’in yüzde 45 olarak açıkladığı enflasyonun 15 puan gerisinde kalan yeni asgari ücret, güya TÜRK-İŞ’e rağmen ilan edilmiş oldu. Oysa kapitalist sistemdeki sendika yöneticilerinin gerek sahip oldukları servetler, gerekse devlet ve işveren temsilcileriyle yaptıkları açık iş birliği olsun, bizatihi sisteme hizmet ettiği gerçeği izahtan varestedir. Aksi takdirde, kendi açıkladıkları yoksulluk sınırının üçte birine tekabül eden ve kendi açıkladıkları açlık sınırıyla neredeyse eşit seviyede olan bir ücretin, bu sendikalara rağmen yasal geçerlilik kazanması söz konusu olamazdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha sadık kaldık” sözü ise, insanların aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir. Cumhurbaşkanı bu açıklamayla ümmetin malını yerli ve yabancı bir avuç kapitalist lobiye peşkeş çeken faiz, rant ve şatafat üçgeni arasında seyreden kötü ekonomi yönetiminin faturasını emeğiyle para kazananlara ödetmekte kararlı olduğunu gösterdi. Zira devletin kendi gelirleri için yaptığı zam %43.9. Aile bütçesinin üçte birini oluşturan gıdada enflasyon TÜİK’e göre %45.6. Yine aile bütçesinde büyük bir pay ayrılan kira artış oranı yaklaşık %60. Bunların hepsi resmi rakamlardır. Yani sadece bu rakamlar bile Cumhurbaşkanı’nı yalanlamak için yeterlidir. Doğru olan, çalışanların sömürgeci kapitalist düzenin yarattığı enflasyon canavarına ezdirilmiş olmasıdır.
Daha kötü ve utanç verici olan ise, çalışanlara reva görülen tüm bu sömürü, tahkir ve zulme Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in öğütlerinin alet edilmesidir. İşçiyi açlık ve sefalete mahkûm ederken bir de bunu İslam’ın emri gibi göstermeye çalışmak gerçekten büyük bir hadsizlik ve yüzsüzlüktür. Dolayısıyla bu yöneticilerin iki kere utanması gerekir.
Kaldı ki meselenin çözümü asgari ücrete enflasyon oranında zam yapmak değildir. Asıl sorun bir kişinin çalışmasıyla geçinilmesi kesinlikle mümkün olmayan asgari ücretin bizatihi kendisidir. Dahası asıl sorun fakirden alıp zengine veren, kapitalist nizamın kendisidir. İnsana hiçbir şekilde değer verilmeyen Kapitalist sistem zalim, ahlaksız ve mutlaka yıkılması gereken bir sistemdir.
Çözüm ise İslam’ın iktisat nizamıdır. İslam iktisat nizamında asgari ücret diye bir kavram yoktur. İşin çeşidine, zorluğuna ve sağlanan faydaya göre işçi ile işveren arasında bir ücret belirlenir. Devlet asgari ücret belirlemeyeceği gibi işçinin maaşına da vergi adı altında el konulamaz. Vergi sadece zenginlerden ve devletin ihtiyacı nispetinde alınır.
İslam iktisat nizamı ne komünizm gibi zenginliği yasaklar ne de kapitalizm gibi zenginliğe giden her yolu mübah kılar. Servetin sadece zenginler arasında dolaşan bir meta olmasını engelleyen özel hükümleri sayesinde ekonomide eşsiz bir denge kurar. Dolayısıyla refahın huzurun ve insanca yaşamanın yegâne kaynağıdır. İslam iktisat nizamı sadece Raşidi Hilafet devleti eliyle uygulanabilir ve onu kurmak için çalışmak her Müslümanın sorumluluğudur.
كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْاَغْنِيَٓاءِ مِنْكُمْۜ
“O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir.)” (Haşr 7)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım