- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yardımı Doğru Bir Şekilde Doğru Yerden İstemek
Haber:
“İsrail” ordusu, dün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'nin cerrahi bölümünü bombaladı.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir Abdullah el-Berş, yaptığı yazılı açıklamada, "(Nasır Hastanesi'ne düzenlenen) Bu saldırı, “İsrail'in” sivillere ve sağlık tesislerine yönelik tekrar eden ihlallerine eklenen yeni bir savaş suçudur. Bu saldırılar, hastaneleri ve sağlık çalışanlarını hedef almayı yasaklayan uluslararası insancıl hukuku ve uluslararası anlaşmaları açıkça ihlal etmektedir" ifadelerini kullandı.
Berş, "bu iğrenç suçun, sadece “İsrail'in” masumların hayatı karşısındaki kayıtsızlığını göstermekle kalmadığını, aynı zamanda hasta ve yaralıların en üst düzeyde bakıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde hayat kurtaran tıbbi hizmetlerin sağlanmasını da engellediğini" vurguladı.
Uluslararası toplumu ve insan hakları kuruluşlarını "bu ciddi ihlalleri durdurmak ve sorumluların hesap vermesini sağlamak için acil şekilde harekete geçmeye" çağıran Berş, bu saldırının detaylarını ortaya çıkarmak ve suçluların cezalandırılmasını sağlamak amacıyla bağımsız bir uluslararası soruşturma açılması talebinde bulundu. (Anadolu Ajansı, 24.03.2025)
Yorum:
Kerim Rasulümüz Taif dönüşü dua etmiştir. Zira Amr b. Umeyr’in oğulları olan Abdi Yalîl, Mesud ve Habib gibi üç kardeşle yaşadıklarından, ayak takımlarının ve kölelerinin ağır hakaretler etmelerinin, küfretmelerinin, ayakları kanayıncaya kadar taşlamalarının ardından onu bir bağa götürdüler ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dua etmiştir:اللَّهُمَّ إِلَيْكَ أَشْكُو ضَعْفَ قُوَّتِي وَقِلَّةَ حِيلَتِي وَهَوَانِي عَلَى النَّاسِ، أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، أَنْتَ رَبُّ الْمُسْتَضْعَفِينَ وَأَنْتَ رَبِّي، إِلَى مَنْ تَكِلُنِي، إِلَى بِعِيدٍ يَتَجَهَّمُنِي، أَوْ إِلَى عَدُوٍّ مَلَّكْتَهُ أَمْرِي، إِنْ لَمْ يَكُنْ بِكَ عَلَيَّ غَضَبٌ فَلَا أُبَالِي، وَلَكِنَّ عَافِيَتَكَ هِيَ أَوْسَعُ لِي، أَعُوذُ بِنُورِ وَجْهِكَ الْكَرِيمِ الَّذِي أَشْرَقَتْ لَهُ الظُّلُمَاتُ، وَصَلَحَ عَلَيْهِ أَمْرُ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ مِنْ أَنْ يَنْزِلَ بِي غَضَبُكَ أَوْ يَحِلَّ عَلَيَّ سَخَطُكَ، لَكَ الْعُتْبَى حَتَّى تَرْضَى وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِكَ“Allah’ım! Allah’ım güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi sana şikayet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zulme uğramış tüm mazlumların Rabbisin. Sen benim de Rabbimsin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Bana kaba ve sert davranan bir yabancıya mı, yoksa bana üstün kılacağın bir düşmana mı? Eğer Sen bana dargın değilsen, başıma gelen eziyet ve işkencelere aldırmam. Ancak Senden gelecek bir himaye ve koruma çok daha hoştur. Öfke ve gazabına uğramaktan; karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahiret işlerini düzene koyan Zâtının nuruna sığınırım! Sadece Sana sığınır ve Senin rızanı dilerim. Senden başka kuvvet ve kudret yoktur!”
Yani Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yaşamış olduğu en sıkıntılı ve zorlu anında bile yardımı, sırf düşmüş olduğu sıkıntıdan kurtulmak için o vakit Allah’ın Rasulü’nün davetine karşı çıkan ve İslam davetinin sona ermesi için her türlü eziyet ve işkenceyi gerçekleştiren Mekke’nin güçlü kişi ve gruplarından değil, bu davetin gerçek hakimi ve sahibi olan Allah’tan istemiştir. Bu da eziyet boyutu ne kadar şiddetli ve büyük olursa olsun Allah’ın dini için belirlemiş olduğu doğru istikametten kıl kadar sapmamak anlamına gelmektedir. İşte bu yüzden Habibimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Medine’de ilk İslam Devleti’nin kuruncaya kadar Allah’ın şu emrinden zerre kadar taviz vermemiştir: فَٱصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ “Sana emrolunanı beyinlerini çatlatırcasına tebliğ et. Müşriklerden de yüz çevir.” [Hicr 94]
Bu yüzdendir ki Müslümanlar, ister fert olarak ister cemaat olarak isterse de devlet olarak karşılaşmış oldukları tüm zorluklar karşısında yardımı, iman etmiş olduğu akidesi doğrultusunda doğru yerden talep etmeleri gerekir. Diğer bir ifadeyle yardım isterken akidesinden kaynaklanan hüküm ve emirler doğrultusunda yardım talebinde bulunması gerekir. Eğer Müslüman yardımı doğru bir şekilde doğru yerden istemez ise kesinlikle doğru sonuçlar vermeyeceği gibi aynı zamanda da Allah katında sorumlu olacaktır.
Bu yüzden ey Gazze'deki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir Abdullah el-Berş, senin yardım istediğin yer, inanmış olduğun akidenden kaynaklanan bir yardım değildir. Zira senin çağrıda bulunduğun uluslararası toplum ve insan hakları kuruluşlar başta Amerika olmak üzere sömürgeci kafir Batı’nın kendi emelleri için kullandıkları zehirli bir araçtan başka bir şey değildir. Bu kuruluşların bu şekilde olduklarını kanıtlayan sayılamayacak örnekler vardır. Örneğin:
- ABD ve İngiltere, kitle imha silahlarına sahip olduğu bahanesiyle 20 Mart 2003 ile 18 Aralık 2011 tarihleri arasında Irak'ı işgal etmişti; bu da yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, yaralanmasına ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine yol açmıştı. Bu savaşın sonucunda Irak'taki kadınlar, (ebeveyn ve çocukların kaybından, cinayetlerden, ihlaller ve tecavüzlerden) dolayı büyük korkunçluklar ve acılar yaşamışlardır; peki o dönemde Irak'taki kadınlar acı çekerlerken bu örgütler ve uluslararası toplum neredeydi Allah aşkına?!
- Suriye’de devrim boyunca aklınıza gelebilecek her türlü işkence ve katliama maruz kalan kadın, çocuk ve yaşlıları bizzat gözleriyle görüp kulaklarıyla işittikleri halde bu örgütler ve uluslararası toplum neredeydi Allah aşkına?!
- Aksa Tufanı operasyonun başladığı 7 ekim 2023’ten bu yana Yahudi varlığının, insanın kanını donduracak şekilde vahşice işlediği tüm katliam ve yıkımları canlı yayından saniye saniye, dakika dakika ve saat saat görüp dinlediği halde bu örgütlerin ve uluslararası toplumun izzetli Gazze halkının yararına tek bir şey yaptığını gördünüz mü Allah aşkına?!
Bu nedenle eyGazze'deki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir Abdullah el-Berş, yardım doğru bir şekilde doğru yerden talep edilmediği sürece, asla doğru bir karşılık bulmayacaktır. Bilakis bu yanlış yardım talebinin sonu, Lübnan’da ve Suriye’de olduğu gibi bu uluslararası toplum ve insan hakları kuruluşlarını kendi hedefleri doğrultusunda kullanan kafirlerin beklentilerini yerine getirmekle sonuçlanacaktır.
Sonuç olarak eyGazze'deki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir Abdullah el-Berş, doğru bir şekilde doğru yardımın adresi, yaratıcı Allah Subhanehu ve Teala ve O’nun emri olan İslami hayatı yeniden başlatıp İslam risaletini tüm dünyaya taşımak amacıyla Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin kurmak için çalışan Hizb-ut Tahrir’dir. İşte o zaman yardım karşılığını bulacak ve Allah’ın izniyle Hilafet Devleti kurulduğunda özelde izzetli Gazze halkının, genelde tüm Müslümanların, talep etmiş oldukları yardımlar kesinlikle karşılığını bulacaktır.
إِن يَنصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ “Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.” [Al-i İmran 160]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ramazan Ebu Furkan