Perşembe, 29 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Trump ve Nükleer Testler!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Trump ve Nükleer Testler!

Haber:

Amerikan CNN ağı, Amerikan yönetiminin enerji ve nükleer enerji sektörlerinden üst düzey yetkililerin, Başkan Donald Trump'ı nükleer silah denemelerine yeniden başlamaktan caydırmak için Beyaz Saray'ı ziyaret etmeyi planladıklarını bildirdi.

Yorum:

Birincisi: Trump, 29 Ekim'de Savaş Bakanlığı'na (Pentagon) ülkesinin nükleer silahlarını derhal test etmeye başlaması talimatını verdiğini duyurdu. Amerika'nın Rusya ve Çin ile silahlanma yarışında üstünlüğünü kaybetmeye başladığı konusunda uyarıda bulundu ve şunları ekledi: “Nükleer silahların muazzam yıkıcı gücü nedeniyle, bunların varlığından nefret ediyordum, ancak başka seçeneğim yoktu. Rusya ikinci sırada, Çin ise büyük bir farkla üçüncü sırada yer alıyor, ancak beş yıl içinde eşitlenecekler.”

İkincisi: Trump'ın Savunma Bakanlığı'na verdiği talimat gariptir; çünkü testlerden asıl sorumlu olan kurum, Las Vegas'ın kuzeybatısındaki Nevada Test Sahası'nı denetleyen Enerji Bakanlığı'na bağlı Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi'dir; zira ABD'nin son nükleer testi Eylül 1992'de bu sahada gerçekleştirilmiştir.

Ancak soru şudur: Amerikan ve Rus nükleer cephanelikleri arasındaki büyük farka rağmen Amerika'nın bu testleri yapmasına gerek var mıydı?Peki aşama olarak Rusya'dan daha zayıf olan Çin'in nükleer cephaneliği ne olacak?Dünya bu bombalara veya testlere ihtiyaç duymuyor; çünkü bu kavmin sahip olduğu şeyler sadece dünya gezegenini değil, birçok gezegeni yok etmek için yeterlidir. Peki Trump'ın asıl hedefi nedir? Rusya'yı mı yoksa Çin'i mi kastediyor?

Asıl hedef Rusya değil, aksine Çin'dir; ABD Dışişleri Bakanı, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde yakın zamanda yapılan onay oturumunda, Çin'in “Amerikan ulusunun şimdiye kadar karşılaştığı en güçlü ve tehlikeli düşman” olduğunu teyit etmiş, Pekin'i “süper güç konumuna ulaşma yolunda yalan söylemekle, sızıntı yapmakla ve aldatmakla" suçlamıştır. Ayrıca Rubio, "Tayvan'a yapılan gecikmiş silah satışlarının acilen tamamlanması ve ABD'nin Çin'e olan ekonomik bağımlılığının azaltılması gerektiğini" vurgulamıştır.

Trump, Amerika'nın Sovyetler Birliği ile silahlanma yarışında elde ettiği büyük sonuçları garanti altına almak için Çin’i yeni bir silahlanma yarışına sürüklemeye çalışıyor; zira İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda, yükselen tehdidi kontrol altına almak için bir dizi plan benimsemiştir; bunların başında 1947'deki Marshall Planı, ardından 1947'deki Truman Doktrini ve son olarak George Kennan tarafından oluşturulan “Point Four-Dördüncü Nokta” idi.Bu strateji, “Uzun bir süre boyunca, azami sabır, kararlılık ve uyanıklıkla, Sovyetler Birliği'nin dağılması veya gücünün zayıflamasıyla sonuçlanacak şekilde, Rusya'nın genişlemesini sınırlandırmak için çalışıyoruz” sloganını benimsemiştir. Bu strateji, meyvesini verene kadar yaklaşık kırk yıl boyunca Amerikan siyasi ve güvenlik kurumları tarafından izlenmiştir.

Haberler ve raporlar, Başkan Truman'ın dış politika danışmanı Paul Nitze ve Başkan'ın ekonomi danışmanı Leon Kissling'in, temel olarak aşağıdaki noktalara dayanan ve NSC-68 olarak bilinen bir plan hazırladıklarından bahsetmiştir ki bunlar şunlardır:

1- Sovyetler Birliği'ni iflas ettirmeye ve stratejik çevresi üzerindeki hegemonyasını kaybettirmeye çalışmak.

2- Amerika ve Avrupa'yı askeri ve ekonomik olarak güçlendirmek ki bu planın ana önerisi, Amerika'nın Amerikan özel ve kamu sektörü fonlarına, üniversite eğitim programlarına ve NASA ve diğerleri gibi bilimsel ve uzay araştırma kurumlarına dayanarak silahlanma yarışına yatırım yapması olup nihai hedef ise Amerikan ordusunu güçlendirmek ve onu en son silahlar ve teknolojik araçlarla donatmaktır.

Bugün Çin, Amerika'nın düştüğü aynı eski tuzağa düşmüş ve uzun süredir tehlikelerinin farkında olmasına ve katılmayı reddetmesine rağmen, istemediği halde bir silahlanma yarışına girmiştir; zira 2023 yılında düzenlenen bir basın toplantısında, Savunma Bakanlığı sözcüsü Tan Kefei, “Çin hiçbir ülkeyle nükleer silahlanma yarışına girmeyecektir” demiştir. Ülkesinin “Her zaman nükleer gücünü, ulusal güvenlik gereksinimlerini gözeterek asgari seviyede tutacağını” vurgulamıştır. Ancak Amerika, Trump yönetiminin ve ondan önce Biden'ın izlediği politikalarla silahlanma yarışına girmiştir.

Çin'in siyasi zihniyeti, medyada, özellikle de Çin'i gelecekte kaçınılmaz bir düşman olarak gösteren Amerikan medyasında öne çıkanların aksine, o kadar da güçlü siyasi bir zihniyet değildir; aynı zamanda, ejderhadan bahsederken, onun ateş püskürmediğini görmekteyiz.Ayrıca Çin hala Tayvan'ı zorla ilhak etmekten korkuyor; çünkü iki taraf arasındaki önemli farkların yanı sıra ABD'nin bölge ülkelerle olan ittifaklarının da farkındadır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hasan Hamdan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER