Türkiye'deki Şiddet Eylemlerinin Ardında Ne Var?
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber:
Mudurnu’nun Taşkesti Beldesi Benzinlik Mahallesi’nde bulunan bir okulun inşaatında çalışan işçiler kalabalık bir grubun saldırısına uğradı. Türk bayrakları ve sloganlarla beldede protesto turu atan bir grup henüz bilinmeyen bir şekilde Kürt işçilerle karşı karşıya geldi.
Yorum:
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde meydana gelen şiddet olaylarının son zamanlarda arttığını görmekteyiz. Özellikle Suruç patlamasından bu güne kadar şiddet olayları tırmanmış(tırmandırılmış) ve onlarca güvenlik ve sivil vatandaşlar hayatını kaybetmiştir.
Bununla beraber Türkiye’de çatışmanın ve şiddetin daha da derinleşmesi(derinleştirilmesi) için bazı bölgelerde Türk ve Kürt vatandaşlar karşı karşıya getirilerek etnik temelde bir çatışmanın fitilinin ateşlenmesi hedeflenmiştir.
Yine Erzurum’un Aşkale ilçesinde yapımı süren TOKİ inşaatında çalışan ve sayılarının 50’ye yakın olduğu öğrenilen Kürt işçilere bir grubun saldırıda bulunduğu ve işçilerin can güvenliğinin olmadığı ajanslara düşmüştür. Yine aynı şekilde Antalya’nın Gazipaşa İlçesi’nde de bir grup, Antalya-Mersin karayolunu trafiğe kapatarak, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerine yolcu taşıyan otobüslerin geçişine izin vermeyerek, durdurdukları otobüslere Türk Bayrağı asmıştır. Grubun saldırısına uğrayan iki yolcu otobüsünün ise camları kırılmıştır. Ve yine aynı şekilde HDP parti teşkilatlarına onlarca saldırı meydana gelmiş ve bu saldırılarda da ciddi maddi kayıplar olmuştur.
Özellikle bu saldırıların Türkiye’nin Batı illerinde Kürtlere dönük yapılması oldukça manidardır. Buradan da 70’li ve 80’li yıllarda olduğu gibi etnik temelde bir Türk ve Kürt çatışması meydana getirilerek aynı oyunun yeniden sahneye konulmak istendiğini görmekteyiz. Bundan amaç ise Türkiye’yi istikrarsız bir hale getirerek, AKP’yi zor duruma düşürmek istenilmiştir. Burada dikkati çeken bir durum ise, bu olayların Suruç patlamasından sonra meydana gelmesi dikkat çekicidir. Bu da bize Suruç patlaması ve emniyet güçlerine dönük yapılan saldırıların arkasında aynı gücün olduğunu göstermektedir. Daha açık bir ifadeyle bu tür olayların arkasında İngilizlerin olması imkân dâhilindedir. Çünkü İngilizler 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’yi zayıf bir anında yakalayarak bu tür olayları buradaki piyonları ve özellikle de PKK ve DHKP-C gibi örgütleri kullanarak bu tür çatışmaları derinleştirerek, hem çözüm sürecine bir darbe vurmak, hem de AKP’yi siyaseten köşeye sıkıştırmak istemişlerdir. Şayet çözüm süreci Amerika’nın istediği şekilde sonuçlanırsa o halde İngilizlerin kendilerine bağlı olan PKK’yı kullanmaları oldukça zordur. Çünkü dağdaki PKK militanları dağdan inerek aktif siyasete dâhil edileceklerdir. İşte bu durumda İngilizlerin aleyhine bir durum gibi gözükmektedir.
Dolayısıyla halen şu ana kadar devam eden şiddet olayları ve emniyet güçlerine dönük gerçekleştirmiş oldukları eylemlerle AKP’yi siyaseten zor durumda bırakmayı istemektedirler. Buna karşılık AKP ise bu eylemleri sona erdirmek ve tekrardan çözüm sürecini başlatmak için bir takım siyasi ve askeri adımlar atarak durumu kendi lehine çevirmek istemektedir. Özellikle 1 Kasım’da yapılması planlanan seçimlerde tekrardan tek başına iktidar olabilmek için tüm gayretini harcamaktadır. Fakat gelmiş olduğumuz zaman itibariyle yapılan bir takım anket sonuçlarının AKP’nin tek başına iktidara gelebileceği çoğunluğu sağlayamadığını göstermektedir. Bu durumda AKP’yi ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tedirgin etmektedir.
Dolayısıyla İngilizler hem etnik temelde bir çatışma meydana getirmek hem de emniyet güçlerine dönük eylemlerle mevcut iktidarı köşeye sıkıştırarak, 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, 1 Kasım seçimlerinde de aynı tabloyu ortaya çıkarmak için tüm siyasi argümanlarını kullanmaktadır.
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Yılmaz Çelik