Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Pekin'in Akameti: Tunus ve Türkiye Vakalarından Örnekler
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Bu makalenin amacı; Tunus ve Türkiye vakaları üzerinden Pekin Deklarasyonun ve laik sistemlerin kadınlara karşı şiddet sorununu çözmeye yönelik tüm girişimlerinin başarısızlıklarını gözler önüne sermektir.
Birleşmiş Milletler üyesi 189 devletin Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformunu kabul etmesinin üzerinden tam 20 yıl geçti. Kadına dair 12 kritik alanlardan birisi de kadına yönelik şiddet olmuştur. Kadına yönelik şiddetin ne olduğu, aile içinde veya toplumda mı vuku buluyor veya devlet tarafından mı işleniyor yoksa devlet göz mü yumuyor diyerek, kapsamlı bir tanım kabul edildi. Pekin'in vaadi; "hükümetlerin, toplum kuruluşlarının, okulların, işyerlerinin ve başkalarının şiddeti durdurmak için yorulmadan, gerekli her şekilde çalışması" idi. Ne var ki bu yıl, kendileri dahi dünya çapında kadınlar için hiçbir şeyin değişmediğini ve hatta bazı durumlarda daha kötüye gittiğini itiraf etmek zorunda kaldılar. BM'nin Pekin+20 kampanya sayfası şöyle diyor:
"1993 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi bu salgına karşı bir eylem çerçevesi sunmuştur. Ancak 20 yıldan fazla bir süre sonra, 3 kadından 1'i hala çoğunlukla aile içi fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. (http://beijing20.unwomen.org/en/infographic/beijing-at-20)
Bu rapor, "kadına yönelik şiddetin tüm dünyada yaygın" olduğunu bizzat kendisi ifade etmektedir.Genel olarak, dünya çapında kadınların yüzde 35’i ya fiziksel ya da cinsel anlamda yakın eş veya yakın olmayan eş/partnerden cinsel şiddet görmüş durumdadır. [...] Dünyanın her yerinde kadınların neredeyse üçte biri (%30’u) eşlerinden veya cinsel partnerlerinden fiziksel ve/veya cinsel şiddet görüyor. Bazı bölgelerde ise kadınların %38'i eşlerinden veya cinsel partnerlerinden şiddet görmüş; [...] Dünya genelinde, kadın cinayetlerinin %38'i kadar yüksek bir oranı eş veya cinsel partner tarafından işlenmiştir. […] Dünya çapında, kadınların % 7'si eşi veya partnerinden başka birisinin cinsel saldırısına uğramıştır. Partner olmayan kişi tarafından cinsel şiddete maruz kalmanın sağlığa etkileri hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak var olan kanıtlar, bu tarz şiddete maruz kalmış kadınların 2.3 kat daha fazla alkol bağımlısı ve 2.6 kat daha fazla depresyona eğilimli olduğunu gösteriyor. ([ii]) Tunus ayrıca 1986 yılında CEDAW'u (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi) onaylamıştır. Nisan 2014'de, o güne kadar koymuş olduğu çekinceleri de kaldırarak, CEDAW'ın içerdiği hükümlere dair tüm çekinceleri kaldıran ilk ülke olmasından dolayı da alkışlanmıştır. Tunus aynı zamanda Pekin Deklarasyonu'nu imzalayan taraf devletlerden biridir. Kadının sosyal, kültürel ve siyasi haklarını güçlendirmek adına 1993 yılında Medeni Kanuna, iş kanununa ve ceza kanununa daha fazla reformlar da yapmıştır. Ocak 2014'de Tunus Parlamentosu, kadın erkek arasında tam bir eşitliği benimseyen yeni anayasasını da resmen kabul etmiştir. ([iv])
Koyu laik bir devlet olan Tunus, her zaman Batılı hükümetler, feministler ve kuruluşlar tarafından İslam dünyasında kadın haklarını temin eden bir rol model olarak gösterilmiştir. Ne var ki laik liberal değerleri, politikaları ve kanunları toplumda teşvik edip tatbik etmesi sadece halkına karşı zulmün ve bilhassa kadınlara karşı şiddetin artmasına yol açmıştır.
Tunus'ta Kadına Karşı Şiddet Üzerine Ulusal Araştırma'nın (ENVEFT) 2010 yılı verileri; 5 Tunuslu kadından birinin aile içi şiddet kurbanı olduğunu ([vi]
Tunus Ulusal Aile ve Nüfus Dairesi, Tunuslu kadınların yaklaşık %50'sinin herhangi bir çeşit şiddete maruz kaldığını ve bunların %42'sinin üniversite mezunu olduğunu ortaya koymuştur. 3000 kadın üzerinden yapılan araştırmada, kadınların %31'inin fiziksel şiddet mağduru olduğunu, %28'inin cinsel şiddete ve %7,1’inin ekonomik şiddete maruz kaldığını gösterdi.
Tunus Demokratik Kadınlar (ATFD, Fransızca kısaltma) kuruluşunun yürüttüğü bir çalışma, ülkede şiddetin en yaygın biçiminin aile içi şiddet olduğunu göstermiştir. Şiddet mağduru kadınlarının %84'ünün evli olduğunu ve şiddet vakalarının %82'sinin evlilik hayatının sürdürüldüğü evde meydana geldiğini gösterdi.
Ülkede kadınların güvenliğine dair başka bir endişe kaynağı ise kadın kaçakçılığıdır. Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre Tunus; "zorla çalıştırmaya ve seks ticaretine maruz" kalan kadınlar için kaynak, hedef ve transit ülke konumundadır.
Tüm bunlar; kanunlarda yapılan uyarlamaların Tunus'taki kadınları korumada başarısız olmakla kalmayıp gerçekte zulmün ve şiddetin artmasına neden olduğunu apaçık göstermektedir.
Türkiye:
İslam dünyasına laiklik, demokrasi ve cinsiyet eşitliği gibi kapitalist değerleri teşvik ve tatbik etmede rol-model ve öncü olarak gösterilen diğer bir Müslüman ülkesi ise Türkiye’dir.
1995 yılında Birleşmiş Milletler Dördüncü Dünya Kadınlar Konferansı'nda aktif bir katılımcı olan Türkiye; Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planını çekincesiz imzalayan ülkelerden bir tanesidir.
Türkiye Pekin Eylem Planında belirtilen "kritik alanlardan" sekizini üç ana kategoride toplamıştır. […] ve üçüncü kategori ise uygulama alanlarını kapsar (Kadına karşı şiddet, Kadın ve Medya, Yetki ve Karar Alma Süreçlerinde Kadın) [...] bunlar; kadına yönelik cinsiyet eşitsizliğini ve ayrımcılığı meşrulaştırmakta ve üretmekte önemli bir rol oynadığı bilinen dini, töresel, geleneksel ve "özel alan" değerlerini sosyal-kültürel değerlerle değiştirmeyi amaçlamaktadır. (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2004) (
[ii]https://www.opendemocracy.net/openglobalrights/elsy-melkonian/women%E2%80%99s-rights-in-tunisia-promising-future-or-religiopolitical-game)
[iv]http://www.medinstgenderstudies.org/wp-content/uploads/Session-2-EMHRN-Factsheet-VAW-Tunisia-EN.pdf
[vi] . (The National Survey on Violence towards Women in Tunisia (ENVEFT, 2010) questioned 3,873 women aged between 18 and 64, living in all seven regions of Tunisia.)
[vii]REPUBLIC OF TURKEY - PRIME MINISTRY; General Directorate on the Status and Problems of Women; Response Of The Republic Of Turkey to the Questionnaire on Implementation Of The Beijing Platform for Action; Ankara, April 2004;