Haber ve Yorum: Fırat’ın Batısı Kırmızıçizgi Olmaktan Çıktı
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber:
Erdoğan, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin Fırat’ın batısına geçtiği yönündeki iddialarla ilgili olarak şunları söyledi:
“İlgili arkadaşlarımdan, YPG’nin öyle Fırat’ın batısına geçme durumu olduğu bilgisi almış değilim. ‘Böyle bir şey varsa gereği yapılır’ diye de bunu aramızda konuştuk. Bizim ilk etapta, orada Cerablus hedefimiz vardı. Neydi o? DAEŞ’ten orayı temizlemekti. Azez olayı bizim için risktir. Oraya YPG’nin gelmesini izlemek, kabul edilir değildir. O zaman tamamıyla bizim güneyimizde, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt bantı oluşur ki, buna ‘Evet’ demek mümkün değildir. Bir de orada Teşrin Barajı var. Barajla alakalı olarak, ABD de orayı özellikle DAEŞ’ten korumak için bir adım attığını söyledi. Yani, YPG’yi orada kara gücü olarak kullandığını mı anlatmak istiyor, onu bilemiyorum. Ama biz kendilerine şunu söyledik. Yani, orayla aynen diğer yerlerde yaptığımız, Mare, Harcele hattındaki işbirliğimiz neyse, oralarda da aynı işbirliği rahatlıkla yapılabilir”
http://www.aljazeera.com.tr/haber/erdogan-kandili-terorden-temizlediniz-mi
Yorum:
Suudi Arabistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, YPG unsurlarının Suriye'de Fırat'ın batısına geçtikleri iddiasıyla ilgili olarak ‘Böyle bir şey varsa gereği yapılır’ dedi. Ankara daha önce “Fırat’ın batısını” “kırmızıçizgi” ilan etmişti. Ancak “Suriye Demokratik Güçleri”nin Fırat’ın batısına geçtiğine dair haberleri “sağır sultan” bile duydu. Buna rağmen Erdoğan, yaptığı açıklama ile yaşanan gelişmeleri karartmaya çalıştığı görülüyor. Ayrıca ortada kırmızı hiçbir çizginin kalmadığını da göz önüne seriyor.
Başbakan Davutoğlu ise yaptığı açıklama ile adeta ben “istihbaratın yalancısıyım” der gibi; “Bize gelen bilgiler, geçen unsurların PYD olmadığı, daha çok Arap ve o bölgede koalisyonla birlikte hareket eden gruplar olduğu yönünde” dedi.
Hâlbuki Türkiye’den birçok yetkilinin de ifade ettiği gibi “Suriye Demokratik Güçleri”nin önemli bir kısmı PKK’nın da katıldığı, PYD’nin askeri kolu olan YPG’den oluşuyor.
Ancak vakıa şu ki, Türkiye, 900 km sınırı olmasına, Haçlı Koalisyon güçleri içerisinde yer almasına ve üslerini açmasına rağmen Suriye’de istediği hiçbir şeyi yapamıyor. Bırakın karadan bir müdahaleyi “uçak krizinden” bu yana hava harekâtı bile yapamıyor. Suriye Türkmenleri, Ankara anlaşmasına göre Türkiye’nin garantörlüğünde olmasına rağmen Rusya her gün bu bölgeleri bombalıyor. Ancak Ankara, bırakın Türkmenlere yönelik bu saldırıları engellemeyi veya karşılık vermeyi, “insani yardım” bile gönderemiyor.
Diğer bir konu ise Erdoğan, “Teşrin Barajı” ile alakalı Amerika’nın YPG’yi kara gücü olarak kullanmak istemesini eleştiriyor. Ancak Türkiye’nin, Mare ve Harcele’de olduğu gibi yine Amerika ile beraber işbirliği yapmaya ise hazır olduğu mesajını veriyor.
Tabii Erdoğan bu açıklamayı yaptığında Teşrin Barajı YPG güçlerinin eline çoktan geçmişti. Fırat’ın batısına geçen güçler PYD’nin silahlı kanadı YPG güçleri, havadan destek veren ise Amerika’dır.
Yani Erdoğan, olayları karartmaya ve mugalâta yapmaya devam ediyor.
Amerika’nın sözde “kırmızıçizgisi” (rejimin kimyasal silah kullanılması) alternatifi hazır olmadığı için Amerikan çıkarlarına nasıl kurban edildiyse, Türkiye’nin kırmızıçizgisi de yine Amerika’nın “IŞİD” ile mücadele adı altında Amerikan çıkarlarına kurban edilmektedir.
Hâlbuki “atı alan Üsküdar’ı geçmiş.”
Sonuç olarak; Türkiye, Suriye içerisinde ulusal çıkarları gereği istediği hiçbir projeyi hayata geçiremediği gibi “Uçak Krizi” ile birlikte Irak ve Suriye’den de tamamen tecrit edilmiştir.
Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Osman YILDIZ