- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ
“Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın” (Âl-i İmrân 103)
(Tercüme)
HABER
Rusya Devlet Başkanının Suriye özel temsilcisi Alexander Lavrentive “Rus uzmanların yeni Suriye Anayasa taslağını hazırladıklarını ve incelemeleri için Suriyeli silahlı muhalif gruplara verdiklerini ve tepkilerini beklediklerini” söyledi.
Astana’da 23-24 Ocak tarihlerinde Suriye’deki durum müzakeresi gerçekleşti ve bu toplantının sonucunda İran, Rusya ve Türkiye Suriye’deki ateşkesi takip etmek için üçlü bir mekanizma kurmaya karar verdiler.
Silahlı muhalefet ve Suriye hükümetinin temsilcileri Astana’daki görüşmede bir araya geldiler. Silahlı grupların temsilcilerinden bir heyetin oluşturulmasıyla bir ilk gerçekleşmiştir. (Kaynak: İb.ua).
YORUM
Amerika Birleşik Devletleri, ajanlarının yardımları ile Suriye’de bazı başarılar elde etmeyi başardı. Muhalefetin saflarında karışıklık oluşturmada, onlara birleşme fırsatı vermeden başarılı olmuştur. Bu teknik (karışıklık) Halep’te iyi sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Sonra Türkiye Amerika’nın maslahatı için (Fırat Kalkanı) adı altında kendisine bağlı grupları Halep’ten geri çekti. Bu da Halep’i korumayı zayıflattı ve böylece Rejim Halep’e girdi ve kontrol altına almayı başardı.
Halep düşmeden önce ilk başta Ruslar tarafından bombalama yoluyla karışıklık meydana getirmek suretiyle Müslümanları bölmek istenseydi mutlaka bu başarısız olurdu. Fakat Halep düştükten sonra hemen bu karışıklık yoğunlaştı ve bunun sonuçları sözde kurtarıcılara ilham kaynağı oldu. Bir kez daha Müslümanları hak yoldan saptırmak için planları ivme kazanarak mezhepçiliğe davet ettiler. Ayrıca “mezhepçilik” ifadeleri sadece Müslümanların geleneksel liderlerinden gelmedi, aynı zamanda kökten dinciler diye tanımladıkları Müslümanlardan da geldi. Görünüşe göre bu âlimler İslam hukukundan ve delaleti zannî naslardan çıkan görüş farkı olabileceği meselesinden bihaberler. Ancak zannî naslardaki görüş farklılığını bilen kişiler bunun Rasûlullah ﷺzamanından günümüze kadar var olacağını bilirler. Lakin bu farklılık Müslümanların bir ümmet olmasını asla engellemez. Örneğin; Ebu Bekir (رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ) ile Ömer (رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ) malların dağıtımı konusunda ihtilaf ettiler ve bu sahabeler arasındaki “görüş farklılığı” bu olayla sınırlı kalmadı. Büyük din âlimleri ilerleyen zamanlarda birçok konularda farklı görüşler ortaya koydular ve her birinin görüşünü benimseyenler oldu. Bunların birbirlerine bakışları düşman bakışı değil, kardeş bakışıydı.
Müslümanların düşüş döneminde İslam beldelerini işgal eden sömürgeciler ırkçı ve mezhepçi çatışmaları yaydı. Bu ırkçı ve mezhepçi çatışmalar Müslümanları zayıflattı ve kendi elleriyle İslam beldelerini teslim ettiler.
Şimdiki durum geçmişte yaşananlara benzer bir durumdur. Mezhepçilik söylemleriyle, mürtedlerden ve fasıklardan İslam’ı korumak adına atılan aldatıcı sloganlar Müslümanları bölmek için kafirlerin ortaya çıkardığı fitne tohumlarıdır. Bu olaylar asıl çıban başının kafirlerin olduğunu bizlere göstermektedir.
Burada esas olan İslami naslardaki muhtelif anlayışı İslam’ın meşru görmesidir. Elbette, doğru görüş bir tanedir, fakat hatalı görüş tekfiri gerektirmez. Bunun delili ise Rasûlullah’ın ﷺhadisidir: «إذا حكم الحاكم فاجتهد ثم أصاب فله أجران، وإذا حكم فاجتهد ثم أخطأ فله أجر»
“Hâkim içtihad eder, isabet ederse kendisine iki ecir (sevap) verilir. Eğer içtihad eder, hata ederse ona bir ecir vardır.” Bu hadis Sahihi Müslim ve Buhari dahil birçok rivayetle gelmiştir.
﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ * وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ * وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ﴾ -
“Ey iman edenler, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin!Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.Sizin içinizden hayra davet eden bir cemaat olsun ve marufla emretsin ve münkerden nehyetsin (men etsin). İşte onlar, onlar felâha erenlerdir.” (Âl-i İmrân 102-103-104)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Victor Nikolayif - Ukrayna