- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber – Yorum
ABD’nin İdlib Planı Kırk Katır mı Kırk Satır Mı
Haber:
“Türkiye'ye üç günlük bir ziyaret için gelen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı ziyaret etmesinin ardından bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya geldi.” Ajanslar 17.08.2017
Yorum:
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney’in “İdlib’de ABD’nin gerekli askeri önlemlere başvurmamaları konusunda uluslararası aktörleri ikna etmesi çok zorlaştı” dedikten hemen sonra Türkiye Başbakanı Yıldırım “ABD İdlib’i vurursa tedbir amaçlı sınırları kapatacağız” açıklaması gelmiş ve kapılar kapatılmıştı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuyla ilgili olarak “İran ve Rusya ile görüşüyoruz ve görüşmeler olumlu geçiyor, İdlib’i Rusya ile birlikte çözüme kavuşturacağız” demişti. Bu açıklamalardan sonra 8-9 Ağustos tarihlerinde Türkiye, Rusya ve İranlı uzmanlar Tahranda 6. Astana görüşmelerinin hazırlıklarını yaptılar.
Bu görüşmeler yetmemiş olacak ki şimdi de İran Genelkurmay başkanı Muhammed Bakıri üst düzey askeri heyet ile 3 günlük ziyareti için Türkiye’ye geldi. Yanında Dışişleri bakan yardımcısı, Devrim muhafızları komutanı, Genelkurmay istihbarat ve güvenlik daire başkanı ve birçok üst düzey askeri yetkili olan Bakıri, Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Savunma Bakanı ve MİT ile resmi görüşmeler yapacak. Daha sonra ise Rusya Genelkurmay başkanı Türkiye’yi ziyaret edecek…
Şüphesiz ki Suriye konusunda Türkiye, Rusya ve İran arasında uzun zamandır devam eden birlik hayra değil şerre yöneliktir. Türkiye bir yandan ABD ile birlikte hareket ederken diğer taraftan da yine ABD siyasetine hizmet eden Rusya ve İran ittifakı ile hareket ediyor.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney bölgedeki muhaliflere seslenmiş olacaklardan Heyet Tahrir Şam’ın olduğunu ve ondan ayrılmaları gerektiği söylemişti. Bu aslında kurdun kuzuyu yemek için uydurduğu bahanenin aynısıydı. Hama, Humus, Dera, Halep, Musul, Rakka’daki milyonlarca Müslüman kardeşimiz vurulurken de aynı bahane ile vurulmuştu. Irak, Afganistan ve daha birçok beldemizde bu sebeple işgal edilmişti. Çünkü oradaki Müslümanlar ABD liderliğindeki kâfirler için tehlike unsuruydu. Ya öldürülmeli ya da boyun bükmeliydiler. Şimdi sıra İdlip’deki milyonlarca Müslüman kardeşimiz
için aynı plan devrede. Ölümü göstererek sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. ABD tehdidi ile başlayan bu hamlelerin amacı; ABD, Türkiye, Rusya, İran şer ittifakının yön verdiği Astana’ya katılarak Suriye devrimini bitirmek. Bu şekilde olursa belki Halep gibi şehri boşaltmaları ölümden beter bir hayatı Esed rejimi ile yaşamaları temin edilecek! Eğer rıza gösterip boyun bükmezlerse bu sefer Musul’da yapıldığı gibi şehir harabeye çevrilecek! Tabi bu kâfirlerin şer planı esas olan, yaşanacak ise Allah’ın planı olacak.
Peki, tüm bu yaşananlara rağmen Türkiye Halep, Musul, Rakka işgalinde olduğu gibi asıl terör devleti olan ABD, Rusya, İran ile birlikte mi hareket edecek? Dün masum gördüğü Müslüman kardeşlerimizi ve halkın tamamını sırf ABD istedi diye terörist olarak mı görecek? ABD ve müttefikleri katliam yaparken onlara destek vermeye devam mı edecek? Milyonlarca Müslümanın katili olan devletler ile mi Suriye konusunu çözecek!
Biz ne ABD’nin ne Rusya’nın ne de İran’ın yaptıklarını unutmadık! Onlar İslam’a ve Müslümanlara düşmanlar ve Allah’ın dini ile savaşıyorlar. Muhakkak ki Allah dinine sahip çıkanlara yardım edecektir. Bugün bu yapılanlara karşı kâfirlerle birlikte olmak değil Müslümanların yanında olmak tüm imkânlar ile İdlip’e sahip çıkmak zorunluluktur. Bunu yapmayan tüm yönetimler birlikte oldukları kâfir ve zalimlerin tüm cürümlerine ortaktırlar. Rabbimizden niyazımız ise bugün Müslümanları terörist gören, efendilerine hizmet için kapıları kapatan tüm yönetimlerin yerine kapılarımızı Müslümanlara ardına kadar açacak, o kapılardan masumlara yardım etmek ve kâfirlere hadlerini bildirmek için orduları yürütecek Raşidi Hilafeti bizlere nasip etmesidir.
Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Musa BAYOĞLU