Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Muhammed Bin Selman, Demir Yumrukla Yönetmek ve Amerika’yı Kurtarmak İçin Sisi ve Erdoğan’ın Çizgisinde Yürüyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Muhammed Bin Selman, Demir Yumrukla Yönetmek ve Amerika’yı Kurtarmak İçin Sisi ve Erdoğan’ın Çizgisinde Yürüyor

Haber:

Amerikan başkanı, Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın üst düzey prenslere, yetkililere ve iş adamlarına karşı başlatmış olduğu “yolsuzlukla mücadelesini” destekleyerek Trump Twitter hesabı üzerinden şöyle dedi: “Kral Selman ve Suudi Arabistan Kraliyet Prensi'ne büyük bir güvenim var. Onlar tam olarak ne yaptıklarını biliyorlar… Zira sert bir şekilde davrandıklarından bazıları yıllarca ülkelerini sömürmüşlerdir.”

Yorum:

Aralarında üst düzey prenslerin, iş adamlarının ve medya unsurlarının da olduğu önde gelen Suudluların tutuklanmasının yanı sıra Prens Mansur ve diğer üst düzey yetkilileri taşıyan bir helikopterin kaza yapması, Muhammed bin Selman'ın sözde bir darbe planını önlediği yönündeki spekülasyonlara yol açtı.  Sebep ne olursa olsun, bir şey oldukça net ki o da;  “Amerika’nın Kral Selman ve oğlu Muhammed'in aracılığıyla rejimi yeniden yapılandırma çabalarının işaretlerini taşıyan 2030 vizyonudur.”

Trump’un bu yılın Mayıs ayında Suudi Arabistan’a yapmış olduğu ziyareti, Muhammed Bin Selman'ın sahip olduğu otoritenin yoğunluğuna dayalı olarak çok yönlü bir geçiş planının başlangıcı olduğunun acı bir kanıtıdır. Bu planın ilk ayağı, milyar dolarlar ve Amerika’nın Suud ailesinden Selman’ın tarafını destekleme şartlarını onaylaması karşılığında Selman ile Amerika arasındaki güvenlik anlaşmasıdır. Yapılan bu son ziyaret, Trump yönetiminin bu tür cesur hamleler yapması için Selman’a yeşil ışık yakması içindi.  Yolsuzlukla mücadele kılıfı altında üst düzey prenslerden ve şahsiyetlerden kurtulmanın amacı, kraliyet ailesinin çeşitli kanatları arasındaki güç paylaşımında eski geleneklerden kurtulmaktır. Nitekim Selman’ın Muhammed’in eliyle güç konsantrasyonunu hızlandırma çabaları, zayıf durumda olan kralın ayrılmadan önce otoritenin sorunsuz bir şekilde Veliaht Prens’e geçişini sağlamak için elinden geleni yaptığını göstermektedir.

Planın ikinci yönüne gelince; Amerika’nın Suudi Arabistan’ı dönüştürmesidir ki o da Suudi toplumunda laikliği hızlandırmaktır. Nitekim kadınların araba kullanmalarına izin vermek için yapılan son duyuru, kadın spor faaliyetlerine ev sahipliği yapılması, eğlence partileri yapma yasağının kaldırılması ve çözülmeye teşvik eden diğer faaliyetler sadece buzdağının görünen kısmıdır. Zira Selman Bin Ali tarafından Vahhabi kurumunun harekete geçmesinin onaylanması Washington'un hoşlandığı İslam’ın bir versiyonuna dayalı olarak “İslam’ın modernize” edilmesini başlatmayı tasarladığı içindir.    

Planın üçüncü boyutuna gelince; Amerika’nın geçişi ki bu da ekonominin mutlak olarak serbestleştirilmesi, ekonomik egemenliğin tamamen Washington’a ve çok uluslu şirketlere verilmesi yoluyla Suudi Arabistan’ın servetini yağmalamak. Bu arada Muhammed Bin Selman temizleme operasyonu yaparken Trump Twitter hesabı üzerinden Suudi varisinin New York borsasındaki “Aramco'yu” özelleştirmesi gerektiğini söyledi ki böylece o, 2030 yılı öncesinde veya sonrasında halka arz imkanı olan “dünyada ilk kapitalist şehir” olacaktır.  

Şüphesiz Trump’un ziyaretinin ardından Kral Selman ve oğlu tarafından yapısal değişikliklerin hızlandırılması, geçmişten kurtulmakta ve benzeri görülmemiş bir şekilde Suudilerin yeni bir totalitarizm döneminde eritilmesinde kararlı olduklarını göstermektedir. Suudi Arabistan yeni zulüm rüzgârlarında bölgedeki diğer bölgeleri taklit etmeye başladı. Ayrıca Amerikan vesayetinin gölgesinde Sisi ve Erdoğan da aynı şekilde çeşitli nedenlerden dolayı otoritenin gücünü kendi ellerinde tutmaya odaklanıyorlar. Mesela Sisi, zulmüne demokrasinin korunmasını gerekçe gösterirken Erdoğan da devleti darbeci laiklerden koruma kisvesinin altına sığınıyor.  Muhammed Bin Selman ise yolsuzlukla ilgili sahte savaş yoluyla egemenliğini dayatmak için onları takip ediyor. Zira Suudilerin aşırı yoksullukla karşı karşıya kaldığı bir sırada 500 milyon dolar değerinde bir yat satın alması ve babasının Fas'ta lüks bir tatil için 100 milyon dolar harcaması yolsuzlukla mücadele etmek için değildir.  

Bush’un demokrasiyi ihraç etmede başarısızlığının ve Obama’nın iktidarda İslamcılarla dans etmedeki başarısızlığının ardından şimdi Amerika bunu Trump yoluyla yapıyor. Zira Türkiye’de, Mısır’da ve şimdi de Suudi Arabistan’da olanlar İslam hakkında konuşmaya ve İslam’ı ümmet arasında davet etmeye hiçbir yer olmadığının ve sadece Batı Liberalizmine teslimiyetin açıkça itiraf edilmesidir.

Meydana gelen bu değişiklikler kısa vadede Müslümanlar arasında bazı depresyonlara neden olabilir. Ancak Amerika’nın bu girişimleri, Batı hegemonyasının sona erdiğinin habercisidir. Zira Batı, geçen yüz yıl boyunca çalışmış ve İslam’ı Müslümanların kalplerinden ve akıllarından çıkarmak için çeşitli yolları denemiş ancak tüm bu çabaları başarısız olmuştur. Ayrıca ister despotizmi desteklemek yoluyla olsun isterse de Amerikan askeri gücü aracılığı ile olsun demir yumruğa başvurmuş olsa da Batı’nın fikrî olarak iflas ettiği ve İslam ile rekabet edemediği veya ümmetin arzuladığı Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafetin yerine uygulanabilir bir alternatif ortaya koyamadığı açık bir şekilde sabit olmuştur.

Amerika için istikrarın kalesi olan Ortadoğu’nun artık uçurumun eşiğinde olmasının yanı sıra istikrarsızlığın ve endişenin kaynağı olması, sadece Amerika’nın kendi elleriyle yaptıklarından dolayıdır. Amerika sadece ümmetin kontrolünü kaybetmekle kalmadı, bilakis süper güç olma konumunu da kaybetmeye başladı. Ancak değişimin kaçınılmaz olduğunu ve zamanın zifiri karanlığı aydınlatma zamanı olduğunu insanlardan çok azı idrak edip anlayabiliyor.  Ama Allahu Teala, müminlerin üzerine zaferini indirinceye kadar insanları temizliyor.

أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.” [Bakara-214]

Abdulmecid Bahati - Pakistan

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER