HABER-YORUM

(Tercüme)

Cehennemin Varlığının Sorumluluk İle Bağlantısı

HABER:

İtalyan bir gazetecinin yaptığı açıklama, geniş çaplı karışıklığa sebep oldu. Gazeteci, Papa Francis’in kendisine verdiği bir demeçte; “Cehennem yoktur. Günahkâr ruhların ortadan kalkması vardır” dediğini iddia etti. Bu iddia daha sonra Vatikan tarafından reddedildi. Papa'nın o çarpıcı sözleri şu şekilde aktarılmıştı: “Tövbe edenler, Tanrı'nın bağışlamasını elde ederler ve onu düşünenlerin safları arasında yerlerini alırlar. Ama tövbe etmeyen ve affedilemeyecek olanlar ise ortadan kaybolurlar. Cehennem yoktur, günahkâr ruhların ortadan kalkması var.”

YORUM:

Eğer bu, Papa tarafından kilise öğretileri olarak, cehennemin ve onun sonsuzluğunu teyit etme amaçlı söylenen bir söz ise, oldukça dikkat çekici bir iddiada bulunmuştur.

İslam bu konuyu çok vazıh bir şekilde beyan etmiştir. İslam bizlere, kıyamet gününde insanların, Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın sonsuz ilmi ve adaleti ile vereceği hükme göre Cennete veya Cehenneme gönderileceğini öğretir. Cennet ve cehennemi gerçekten anlamak, kapasitemizin ötesinde olsa da her ikisinin varlığı kesindir. Kur’an ve Hadis'te beyan edildiği üzere, cehennemin sonsuza dek süren, hayal edilemez azabın olacağı bir yer olarak açıklanmaktadır. Bunun varlığına inanmak ise, akidemizin bir parçası olduğu için çok önemlidir.

Allah'ın yargısı, amellerimizin Allah'ın emirlerine uygun olup olmayışına dayanacaktır. Sonuç olarak, hayatımız boyunca, her birimiz işlediğimiz bütün amellerden sorumluyuz. Yaptığımız tüm amellerin şeriata uygun olup olmadıkları bakımından da hesaba çekileceğiz.

Papa'nın bu cehennem ve sorumluluk kavramları hakkında muğlak konuşması, aslında mevcut Batı toplumlarının zihinlerine çok uygun kavramlardır. “Cehennem” ve “sorumluluk” kavramlarının gitgide düşünce bakımından koptuğunu görüyoruz. Bu kopukluk, eninde sonunda davranışlarımızda da bir değişikliğe neden olacaktır. Bu toplumların bireysel laik düşünceye sahip olması, Yaratıcıya karşı hesap verme sorumluluğun yitirilmesinin kökeninde yatan nedendir. Bu toplumlar öncelikle, bu yaşamda mümkün olduğunca fazla zevk elde etme hakkını güvence altına almak için bireyin haklarıyla daha fazla ilgilenmektedir.

İslam’da sorumluluk ve sorumlu olmanın yeri çok önemlidir. Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurmaktadır; أَلاَكُلُّكُمْرَاعٍ،وَكُلُّكُمْمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ،فَالإِمَامُالَّذِيعَلَىالنَّاسِرَاعٍوَهْوَمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ،وَالرَّجُلُرَاعٍعَلَىأَهْلِبَيْتِهِوَهْوَمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ،وَالْمَرْأَةُرَاعِيَةٌعَلَىأَهْلِبَيْتِزَوْجِهَاوَوَلَدِهِوَهِيَمَسْئُولَةٌعَنْهُمْ،وَعَبْدُالرَّجُلِرَاعٍعَلَىمَالِسَيِّدِهِوَهْوَمَسْئُولٌعَنْهُ،أَلاَفَكُلُّكُمْرَاعٍوَكُلُّكُمْمَسْئُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ»

“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden (elinizin altındakinden) sorumlusunuz” Âmir/hükümdar/yönetici çobandır ve çobanlığından tebaasından sorumludur. Kişi ailesinin koruyucusu ve eli altında olanlardan sorumludur. Kadın, eşinin evinin koruyucusudur, eli altında bulunanlardan sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının koruyucusudur ve eli altında bulunanlardan sorumludur. Hepiniz çobansınız ve (her biriniz) çobanlığından (emri altında bulunanlardan) sorumlusunuz.”(Abdullah ibn Ömer)

Bu hadisten, İslam'ın sorumluluk kavramına dair net bir görüşe sahip olduğunu görebiliyoruz. Herkese karşı sorumluluklarını, herkese hatırlatan çok sayıda ayet ve hadis vardır. İslâmî bir zihniyete sahip olan Müslümanlar, bu sorumlulukları ciddiye alacaktır, zira onlar bundan sorumlular ve bunun bilincindedirler. Hadis, ilk olarak yöneticinin sorumlulukları ile başlamaktadır. İslam toplumunun yöneticileri, Müslümanların hasretle beklediği İslami yönetim sistemini uygulayarak Allah'ın rızasını aramalıdır.

Halife’nin, Allah tarafından emredilen birçok sorumlulukları vardır:

«‏مامنأميريلىأمورالمسلمين،ثملايجهدلهموينصحلهم،إلالميدخلمعهمالجنة‏»“Eğer bir emir Müslümanların işini üzerine alır, sonra onlar için çalışmaz, onlara nasihat etmez ve samimiyet göstermezse onlarla birlikte cennete giremez.”[Müslim]

Yukarıdaki hadisler ile, İslami bir devletin yöneticisinin, sadece kendi yönetimi altındaki sakinlerin ihtiyaçlarına cevap vermek zorunda kalmayacağını, aynı zamanda bu konuyla ilgili olarak Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın en yüksek otoritesine cevap vermek zorunda kalacağını görüyoruz. Bu nedenle, kendisine getirilen yükümlülükleri yerine getirmesi zorunludur, zira bu sadece bir devlet lideri olarak rolünün bir parçası olmakla kalmayıp, aynı zamanda Allah'ın emri gereği kendisinin de bireysel görevidir.

Üstelik, İslami sistem, toplumun ve İslamî yasaların korunmasının toplumun en yüksek hedefi olarak kabul edileceği konular arasında kolektif bir İslamî akıl kümesi oluşturacaktır. Sadece bireyin hakları ile ilgilenmeyen, ancak toplumun ve bireyin haklarını güvence altına alacak bir toplum oluşturacaktır. Her seviyede Allah'ın rızasına ulaşmak için kolektif olarak eğilecek olan bir toplum oluşturmak ve bunu da herkesin tek hedefi haline getirmek. Örneğin; ebeveynlerin çocuklarının yetiştirilmesinden sorumlu tutulacak ve daha sonra hayatlarında yaşlanan ebeveynlere bakmaktan çocuklar sorumlu tutulacaktır. Bu sorumluluğu, İslami bir devlet sistemi aracılığıyla, Allah'ın açıkladığı emirlere göre amellerini şekillendirmelidirler.

Cehennem ve sorumluluk gibi kavramlar, farkındalık eksikliği nedeniyle insanların zihninde belirsiz hale geldiğinde, Müslüman dünyasındaki sorunlara bakıldığında, toplumda büyük bir kaosa ve sorunlara yol açacağını görmekteyiz. Bu amellerimizin temeli olması gereken, Allah Subhanehu ve Teâlâ tarafından amellerimizden sorumlu tutulacağımız bir günün varlığı ve ebedi bir hayata olan inançtır. Toplumda uygulandığında, bizlere sorumluluklarımızı hatırlatan ve Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın kurallarına uymamıza yardımcı olacak İslamî yönetim sistemi budur.

Hizb ut Tahrir Media Merkezi Medya Ofisi Adına

Yasmin Malik