İslam Ümmetinin Milletler Arasındaki Konumunu Yeniden Kazanmasının ve Tekrar Ön Plana Çıkmasının Zamanı Gelmiştir!

Suriye'deki devrim, iktidar rejimlerin maskesini düşürmüş ve yöneticilerin terennüm edip durdukları ifade özgürlüğü ve onların halklarını ehlileştirmek için kullandıkları diğer parlak terimlerin kusurlarını ve sahteliğini ortaya çıkarmıştır. Bakın işte bugün gerek Beşar gerek ekranlarda gösterilen şeyler ve milyonlarca kişinin gördüğü hapishaneler, gözaltı merkezleri ve çeşitli eğilimlerden binlerce tutuklu insanla dolu hücreler bir örnektir. Dolayısıyla Beşar ve hapishaneleri, yöneticilerin ve onların ajan rejimlerinin tebaalarına ve halklarına karşı uyguladıkları zulüm ve baskının bir örneğidir.

Geri kalan yöneticiler de Beşar'dan daha iyi bir durumda değillerdir; bu nedenle onların gözaltı merkezlerinin ve hapishanelerinin binlerce masum insanla dolu olduğundan ve yöneticilerin ellerinin de kardeşlerinizin ve ailelerinizin kanına bulanmış olduğundan emin olabilirsiniz. Bakın işte bugün onlar, mahkumları serbest bırakacaklarına, cezaevlerini iyileştirmek için çalışacaklarına ve cezaevi ortamına yakışır faaliyetler ve rehabilitasyon kursları sağlamak için çalışacaklarına dair yalan açıklamalarda ve vaatlerde bulunuyorlar. Ancak ey Müslümanlar, aman ha siz siz olun bu tür yalan açıklamalara aldanmayın; çünkü bunlar kölelik şartlarını iyileştirmekten, duygularınızı okşamaktan ve Batı’nın her zaman korktuğu ve uykularını kaçırdığı öfkenizi absorbe etmekten başka bir şey değildir; Bu da onları, sizi bastırmak ve ağzınıza gem vurmak için sizin cildinizden olan evlatlarınızı başınıza musallat etmeye sevk etmiştir; zira Şam devrimi, yöneticilerin suçu ve insanlara yönelik zulümleri hakkında Gazze’nin ortaya çıkardığından daha fazlasını ortaya çıkarıp ifşa etmiştir.

Ey Müslümanlar: Bu rejimlere körü körüne tabi olmanız ve onlara teslim olmanız artık yetmez mi? Artık aşağılanma zincirlerini kırmanın ve bu ajanlardan kurtulmanın zamanı gelmedi mi? Artık yeniden bir araya gelmenizin, liderliğinizi geri almanızın, saflarınızı birleştirmenizin ve sancağınızı dalgalandırmanızın zamanı gelmedi mi? Artık devletinizi kurmanızın, yeniden bir araya gelmenizin, izzetinizi ve zaferinizi yeniden elde etmenizin ve topraklarınızı özgürleştirmenizin zamanı gelmedi mi?

Yöneticilerinizin, toprağınızı, namusunuzu, dininizi hiçe sayarak, bir devlet yerine devletler kurarak, Liva sancağını paçavralarla değiştirerek, Rabbinizin anayasasını ve Peygamberinizin şeriatını insan yapımı kanunlarla değiştirerek ve size rağmen sizleri bunlara boyun eğdirerek miras bıraktıkları bu zillet ve aşağılanmadan bıkmadınız mı?!

Ey Müslümanlar: Yöneticilerinizin sizin işinizi, dininizi ve maslahatlarınızı umursamadıklarını hala anlayıp fark etmediniz mi? Gazze, Sudan, Afganistan, Suriye, Çeçenistan ve benzeri konularda sakin kalıp harekete geçmemeleri hala sizin için açık hale gelmedi mi? Dünyanın dört bir tarafında acılar çeken Müslüman kardeşlerinize karşı tek bir yöneticinin dahi kılını kıpırdattığını hiç görüp işittiniz mi? Zira hiç kimsenin işi onların umurlarında değildir!

Bir Müslümanı yüzüstü bırakan ve hiçbir şeyi umursamayan birinin, yarından önce bugün, sizi de yüzüstü bırakacağını anlamadınız mı? Kendilerine bile bir hayrı dokunmayanlardan bir hayır umulmayacağını öğrenemediniz mi? Denenmiş olanı denemekten hala bıkmadınız mı? Bu yozlaşmış rejimlerin ve yöneticilerinin, sizin işinizi, davanızı ve dininizi umursamadıkları hâlâ sizin için açık hale gelmedi mi?

Ey Müslümanlar: Yöneticilerinize aldanmayın ve duygularınızı onların süslü söylemlerine teslim etmeyin. Onların duvara dayanmış kütükler gibi olduklarını hala anlamadınız mı? Onların yapmadıkları şeyleri söylediklerini öğrenemediniz mi? Aslınızı, Rabbinizin şeriatını ve düşmanınızın çalıp onu, sizleri demir yumrukla yönettiği ve bu ajanları da başınızda cellatlar ve göğsünüzde hançerler yaptığı kendi sistemiyle değiştirdiği devletinizin sistemini unuttunuz mu? Şayet Rabbinizin şeriatı, dininizin sistemi ve peygamberinizin metodu ile hükmetmek istediğinizde sizi engelleyen şey nedir? Zamanınızın ve çağınızın sahteliğini ve batıllığını bildiğiniz halde neden gerçeklerden kaçıyorsunuz? Yöneticilerden mi korkup çekiniyorsunuz? Rabbinizin şu kavlini işitmediniz mi: فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي “Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun.” [Bakara 150] Yoksa sizlerde mi onlara meylettiniz? Peki yaratıcınızın şu kavlini okumadınız mı: وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur.” [Hud 13] Peki Rabbiniz Subhanehu’nun şu kavlindeki vaadini hafife mi alıyorsunuz: إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا” Muhakkak ki Resullerimize ve iman edenlere yardım ederiz.” [Mümin 51] Yoksa sizler, Peygamberiniz Sadıkul Emin’in müjdesine layık değil misiniz; zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: إنَّ اللهَ زَوَى لِي الْأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا، وَإِنَّ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مُلْكُهَا مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا “Allah yeryüzünü benim önüme dürdü, koydu. Bana dünyanın doğusunu ve batısını gösterdi. Bana gösterdiği bütün memleketlere ümmetim sahip olacaktır.” [Müslim rivayet etti]

Haydi o zaman ayağa kalkın, Allah'ın çağrısına icabet edin ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanlarla birlikte çalışın; zira ümmeti milletler arasındaki konumuna geri getirmenin tek yolu Hilafettir. Çünkü Hilafet, öncü ve liderlik merkezine oturacak, İslam’ı ihtişamına kavuşturacak ve her iki dünya da sizin mutluluğunuzu sağlayacaktır. هَـذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ “İşte bu, bütün insanlara, uyarılsınlar diye yapılmış bir bildirimdir.” [İbrahim 52]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ekrem Naci – Yemen