ARAP BAHARININ BÜYÜMESİ VE GELİŞMESİ İÇİN DEVRİM ÜZERİNE DEVRİME İHTİYACI VARDIR

(Tercüme)

HABER:

Guardian gazetesi 03-01-2017 Salı günü yayınladığı başyazısında Arap Baharını yorumladı. Arap Baharının başlangıcından bu yana 6 yıl geçtiğini ve devrimin Tunus’ta başlayıp diğer beldelere yayıldığını ve bunların Mısır, Libya, Yemen ve Suriye olduğunu yazdı. Gazete, devrimin Ortadoğu’da önemli bir dönüm noktası olması gerektiğini, ayrıca devrimin altında yatan nedenlerin kaybolmadığına işaret etti. Gazete; “Bugünün koşulları 2011’deki durumdan daha hızlı bir şekilde alevlenebilir koşullardır ve hemen hemen her yerde kriz yaşanmaktadır.” diye yazdı. Fakat gazete, yapılan bu protestoların başka bir şeyden dolayı olduğunu düşünmektedir. Gazete, bunlardan en önemlisinin elit tabakanın iktidarı tekeline alması ve iş sektöründe (kayırmacılık) temel esas olmasından dolayı kaynakların kaybına yol açmasıdır diye okuyucularına nakletti.

YORUM:

2017 yılının girmesiyle Arap Baharı da 7. yılına girdi. Devrimler, Arap rejimleri tarafından halkına uygulanan zulüm ve adaletsizlik neticesinde kendiliğinden başlamıştır. Yıllardır süren sessizliğini ve korkusunu kıran halk, ayağa kalkarak suskunluğunu bozdu. Arap halkının öldüğünü ve ayağa kalkamayacağını düşünenler için bu devrimler sürpriz olmuştur. Batılı ülkeler bu beldeleri kontrolü altına alıp nüfuzunu yerleştirerek çıkarlarını güvence altına aldıklarını düşünmüşlerdi.

Devrimlerin başlamasıyla devrimin seyrini değiştirme girişimleri de hemen başladı. Sömürgeciler, halkın rejim değişikliği olmadan başkanı değiştirme isteği olduğunu öne sürdüler. Halbuki halk, sokağı şu sloganlarla inletiyordu; “Halk rejimin değişmesini istiyor.” Sömürgeciler, özelde Şam devrimini ve genelde İslami tezahürleri ortadan kaldırmak için hemen arayışa başladılar ve bu devrimin demokrasi, özgürlük ve sivil bir devlet talebi için bir ayaklanma olduğunu söylemeye başladılar.

Şu an, devrimin başlangıcından bu yana 6 yıl geçmesine rağmen Arap Baharı istenilen hedefe ulaşmadı. Mısır, Libya, Tunus ve Yemen’de yöneticilerden başka hiçbir şey değişmedi. Suriye’de halk hâlâ zalim ve zorbacı rejimden kurtulmayı bekliyor. Bu ülkelerde halk demir yumrukla ve baskıcı politika ile yönetilmeye devam ediliyor. Buna Mısır cezaevlerindeki durumlar tanıklık etmektedir. Buna ek olarak insanların yaşam koşulları da değişmedi. Yoksulluk, işsizlik, sağlık ve diğer sorunların eksikleriyle halen devam ediyor. Ayrıca bunlara ek olarak göç ve iltica gibi yeni sorunlar ortaya çıktı. Mısır’da insanlar bu trajik durumu protesto etmek için yine sokaklara döküldü.

Ne yazık ki, devrime kalkışan beldeler, nüfuzunu sağlamlaştırıp çıkarlarını korumak için sömürgeci güçlerin birbirlerine karşı çatıştığı alanlara dönüştü. Masum Müslümanların kanı sömürgecilerin çıkarları için akıtılmakta ve bunu kukla yöneticilerin elleriyle yapmaktadırlar. Örneğin; Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun Yemen’de yaptıkları ve Libya’da devam eden savaş. Gurur ve izzet kaynağı olan Şam’da durum daha vahimdir. Sadık Şam ehline karşı ölüm saçan uçakların gökyüzünde rotasını belirleyen noktaları tespit eden hava trafik kontrolüne ihtiyacı vardır. Acı veren durum ise, Türkiye’nin bu savaşta Rusya ile birlikte Amerika’nın çıkarlarını koruması ve planlarını uygulamasında önemli bir rol oynamasıdır. Böylece hava üslerini açarak, Suriye halkını katlederek ve evlerini yıkarak bu işe ortak olduğunu ayrıca hain müzakere ve ateşkes anlaşması ile Suriye halkına karşı komplo kurarak sömürgecilerle iş birliği içeresinde olduğunu göstermiştir.

Devrimlerin çalınmaması ve bu devrimin rayından çıkmaması için devrimlere ihtiyaç vardır. Laik rejimlerin kökünü kazıyacak ve laik rejimleri İslam’la değiştirecek devrimlere ihtiyaç vardır! Kirli paraları reddedecek ve bizim tenimizden olan kuklalarla ve sömürgeci güçleriyle bütün alakaları kesecek devrimlere ihtiyaç vardır! Sadece Allah’a güvenen, uyanık muhlis liderliğin önderliğinde bir devrime ihtiyaç vardır! Bu liderliğin amacı mücrim kafirleri razı etme değil, bilakis Allah ve Rasulü’nü razı edip Müslümanların maslahatlarını gözetmektir. Allah’ın hükümlerinin uygulanması yolunda çalışıp, nübüvvet metodu üzere ikinci Râşidi Hilafet Devletini yeryüzünde kurmaktır. Böylece devrim büyür ve gelişir.

﴿وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ﴾  “O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. Allah nusretiyle dileyene yardım eder ve O, Aziz’dir, Rahim’dir.” (Rum 4-5)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Berât Münasıra