- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Kürtler ve Mülteciler Milliyetçi Politikaların Kurbanıdır
Türkiye’nin Ankara’ya sınırı olana Bolu ilinde ne İslam’a ne de insanlığa sığmayan bir gelişme yaşandı. Belediye başkanlığına seçildiği günden beri Bolu’da yaşayan genelde tüm mültecilere özelde ise Suriye’den gelen muhacirlere karşı düşmanca ve ırkçı bir politika güden CHP’li Tanju ÖZCAN, önce Suriyeli muhacirlere yönelik tüm yardımları kesti, sonra da 2021 Temmuz ayında Bolu’da yaşayan yabancılar/mültecilerin su ve katı atık vergilerine 10 kat zam yapılmasını mesclise getireceklerini duyurdu. İşte Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın bu zam önergesi 03 Ağustos 2021 tarihinde belediye meclisinde yapılan toplantıda oylamaya sunularak kabul edildi ve Plan, Bütçe Komisyonuna gönderildi. Özcan kararı #GeldikleriGibiGidecekler etiketi ile paylaştı. Bu haber üzerinden genelde tüm mültecilere özelde ise Suriye’den gelip Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşamak zorunda kalan muhacirlere yönelik iktidar partisi ve muhalefetin yürüttüğü politikayı analiz edeceğim. Ancak bununla beraber başka bir gelişmeden de bahsetmek ve her ikisini birlikte değerlendirerek analiz etmekte fayda görüyorum.
Geçtiğimiz hafta Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan bir Kürt aileden aralarında kadınların da bulunduğu 7 kişi vahşice katledildi. Yetmezmiş gibi katiller ailenin yaşadığı evi ateşe verdiler. Aynı aileye yönelik geçmişte de aynı mahallede yaşayan Türk komşuları tarafından defalarca kez saldırılar gerçekleşmiş, bu saldırılar neticesinde bir kişi ölmüş, birçok kişi hastanelik olmuş, uzun süre yoğun bakımda tedavi görenler olmuş. Konya’da yaşayan aileye yönelik bu tür saldırılar ailenin Kürt olması sebebiyle yapılmış. Kürt ailenin husumetli olduğu bu kişiler Konya’da yaşamalarına müsaade edilmeyeceği tehditleri ile yıllardır bu Kürt aileye karşı kavgayı sürdürmüşler. Ve sonuçta bir aileden 7 kişinin cinayete kurban gitmesi önlenemedi.
Suriye, Irak, Pakistan ya da Afganistan’dan kaçıp gelen ve Türkiye’de yaşamını sürdüren mültecilere yönelik özellikle Milliyetçi ve Cumhuriyteçi sol partiler tarafından yürütülen ırkçı söylemler, nefret ve düşmanlık üzerine kurulu propagandalar ve en son Bolu Belediye başkanının aldığı ayrılıkçı ve ırkçı uygulama bu kesimin İslam ve Müslüman düşmanlığından kaynaklanmaktadır. Laik Kemalist Milliyetçi CHP zihniyeti ve türevleri Suriye’den gelen muhacirleri geri göndermeyi niçin isterler sorusunun cevabı açıktır. Birincisi Suriyeliler Türk değil ve en önemlisi de Suriye’den gelip Türkiye’de yaşayan, yaşamaya çalışanlar Müslüman... Ancak CHP ve Milliyetçiler mülteci karşıtı politikalarını Türkçülük üzerindne yürütüyorlar, kanlarına işlemiş İslam düşmanlığını ise gizliyorlar. İktidar partisi ve resmi olmayan ortağı MHP’nin son 5 yılda yürüttüğü Milliyetçi Türkçü politika ise CHP gibi İslam düşmanlarının bu mülteci karşıtı propagandalarına sosyolojik olarak hizmet ediyor, alan açıyor ve özellikte halkta mülteci düşmanlığını körüklüyor. Türkiye’de Ak Parti tabanı dahil insanlar genel olarak Suriyeli muhacirleri istemiyorlar ve ensarlık maalesef sözde kalıyor. Bunun sebebi Ak parti iktidarının ve özellikle de Erdoğan’ın mülteci politikasını ekonomi üzerine kurgulamış olmasıdır. Suriye’den Türkiye’ye gelenler sadece fakir ve bir ekmeğe muhtaç insanlar değil aksine Şam ve Halep gibi ticaret şehirlerinden Türkiye’ye çok fazla tüccar geldi ve para getirdi. Bu paralar Türkiye ekonomisini ciddi düzeyde düzlüğe çıkardı. Suriye’den Türkiye’ye piyasada kullanılmak üzere gelen paranın 100 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. İşte Erdoğan Suriye’den gelen bu sıcak para ve AB’den gelen yardımlar için mülteci politikasını sürdürdü. Eğer ki mülteci politikasını ensarlık, kardeşlik temeli üzerinde yürütseydi geçen bu 10 yılda Türkiye’de mülteci düşmanlığı değil kardeşlik inşa edilir gelecek nesillere örnek olacak bir ensarlık görevi ifa edilirdi.
İktidar ve ortağı MHP’nin son 5 yılda yürütütüğü milli ve milliyetçi politikalar Türkiye’de Kürt düşmanlığını da körüklemiş durumdadır. Konya’da yaşanan ırkçı saldırı ve cinayet bu politikanın ürünüdür. Kardeşlik yerine milliyetçilik nutukları atıldı, Göz göre göre büyüyen kin ve nefretin önüne geçilemedi, cinayet önlenemedi. Bu cinayetten sadece Türkçülük yapan iktidar ve ortağı sorumlu değildir aynı şekilde Kürt milliyetçiliği politikasından bir şekilde beslenen, nemalanan, seçim politikalarını bu propaganda ile yürüten partiler de sorumludur.
Dolayısıyla sadece Kürt kardeşlerimiz değil Suriyeli, Iraklı, Afrikalı ve Afgan kardeşlerimiz de fiili olarak ırkçı nefretiyle karşı karşıya bırakıldı bugün. Bunun sebebi ise “Müslümanlar kardeştir” fermanı yerine “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” söyleminin ilk okuldan başlayarak zihinlere kazınmasıdır. Bu sistem bozuk bir nesil üretti ve üretmeye devam ediyor. Bu sistem adaletsiz bir toplum inşa etti ve adaletsizlik devam ediyor. İşte bu nedenle bu sistemin bizahati kendisi acilen değiştirilmelidir. İnsanı esas alan, adalet dağıtan, kişinin Rabbiyle olan bağını kuran, Allah’ı razı etmek için yaşayan nesiller yetiştiren, tebasını her türlü kötülükten ve bozuk fikirlerden koruyan Raşidi Hilafet Devleti bir an evvel inşa edilmelidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmut KAR