Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Suud Yöneticileri; Tevhid Yalanından Küfür Gerçeğine!

بسم الله الرحمن الرحيم

Suud Yöneticileri; Tevhid Yalanından Küfür Gerçeğine!

Suud yöneticileri, babaları ve ataları Abdulaziz döneminden bu günkü insanların içindeki meşum nesline kadar, İslam’ın ve ehlinin en şiddetli düşmanları olup sömürgeci kafir efendilerine hizmet etmek için uzun zamandan beridir nifak ve yalanla İslam’ı ortadan kaldırmaktadırlar. Bir de ajanlıklarının iğrençliğini ve Allah’a, Rasulü’ne ve Müslümanlara olan ihanetlerini gizlemek için tevhid iddiasında bulundular, tevhid yalanlarıyla birçok kimseyi kışkırttılar ve yalan dolanlarıyla da büyük bir kalabalığı aldattılar. Gerçekten de onlar, bir grup insanı helak eden, bir başkasını uyuşturan ve üçüncü bir gurubu da felç bırakan çok zehirli bir hançer oldular. Nitekim oğul Selman, 2018'de Washington Post Gazetesi’ne aldatmanın bazı gerçeklerini açıklamış ve şöyle demiştir: “Müttefiklerinin Sovyetler Birliği’nin nüfuzuna karşı koymasına yönelik talebi üzerine ülkede Vahhabiliği yaydık.” Müttefikleri ise kafir Batı’dan başkası değildir.

Sonra tüm bu hususlarda hainlik ve ajanlık yapan Suud yöneticileri, ajanlıklarında değişkenlik yaşıyorlar, ihanetlerini çoğaltıyorlar ve azgınlıkları içinde bocalıyorlar. Daha dün kafir Avrupa’nın topları ve maden ocaklarıydılar. Zira İslam’ın azim kalesini yıkmada ve İslam’ın hükümlerinin ve şeriatının haznesi, karargâhı ve ambarı, İslam’ın savunucusu, onun merkezinin ve iyalinin koruyucusu olan Hilafet’ini ortadan kaldırmada kafir İngilizlerin bombası oldular. Müslümanların cemaatini parçaladıktan sonra işitilen ve itaat edilen asasını kırdılar, Allah’ın yeryüzündeki emiri ve otoritesi olan Müslümanların Halifesi’ne karşı çıktıkları gibi Allah’a da karşı geldiler. Halife’nin tek olmasını farz kılan ve Halifelerin çok olmasını haram kılan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in emrine isyan ettiler. Zira Müslim Kitabu’l İmara’da Ebi Said el-Hudri’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِذَا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ فَاقْتُلُوا الآخَرَ مِنْهُمَاİki Halife’ye biat edilirse, onlardan sonuncusunu öldürün.” Dahası azgınlıklarından biri de Müslümanların Halifesi’ne karşı kafir İngilizleri desteklediler, Müslümanların kelimesini parçalamada ifrata kaçtılar, Müslümanların topraklarını düşmanlarına açtılar, fitne fücurlarıyla Müslümanların kanlarını heder ettiler, yaptıkları iğrençlik ve çirkinlikleriyle iffetli Müslüman kadınlara hakaret ettiler ve onların paralarını mubah saydılar. Sanki onları soyu tükenmiş Haricilerin tohumu sanırsınız. Ayrıca kardeşleri Abdülaziz İbn Muhammed İbn Suud’u, ardından da kafir İngilizlerin ucuz bir ajanı ve İslam’ın ve Müslümanların büyük bir düşmanı olan oğlu Suud’u ihanetlerinin başı ve başkanı olarak atadılar. Dahası Suud yöneticileri, Haçlıların da gerçek savunucuları oldular. Zira kafir İngilizlerin kışkırtması ve desteği ile Müslümanların Hilafet’i ve ordularıyla savaştılar. Böylece kutsal Mekke’de, peygamberin kutsal Medine’sinde ve Hicaz’ın vilayeti Riyad’da, sonra Şam’ın vilayeti Humus ve Halep’te, sonra Irak’ın vilayeti Kerbela’da haram olan kanı mubah kıldılar. Böylece Müslümanların kanlarını mubah kıldılar, topraklarını fesada ve yıkıma uğrattılar, ardından da Müslümanların boyunlarını düşmanları sömürgeci kafirlere teslim ettiler. Ömrüne yemin olsun ki, Suud yöneticilerinin yaşattıkları lanetli bir dönem olup onlar da zaten buna layıktırlar.

Bugün ise kafir Batı, bu hadari ümmeti, felsefesinin bataklığına ve düşüncesinin nihilizmine sürükleme noktasında yankılanan fikri yenilgisi ve iflasının ardından İslam’a ve ehline karşı açık bir şekilde savaş ilan etmiştir. İşte o, çaresizlik ve sefalet içeresinde İslam’a ve ehline karşı son savaşını vermektedir. Bu yüzden hayatının baharında başaramadıklarını belki de bu aşağılık ve rezil hayatında başarabilirim diye haydutlarını, ajanlarını, paralı askerlerini, aşağılık grupları, onların rezilliklerini ve karmaşıklıklarını başımıza getirdiler. Sonra Suudilerin aşağılıkların en aşağılığı olan yöneticileri, maskelerinin düşmesinin, çirkinliklerinin ifşa olmasının, tüm ihanetlerinin bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmasının ardından ucuz ve basit ajanlıklarıyla Batı’nın bu savaşının bir parçası oldular. Böylece yeniden İslam’a ve ehline karşı vahşi bir savaşa girdiler ve bunu da sefihlerinin büyüğü Selman’a ve döneminin Ruvaybidası, kavminin en iğrenci aptal ve sefil oğluna emanet ettiler. Böylece Amerika’nın Bush ailesinden oluşan kafir ve mücrim yöneticilerinin İslam ülkelerine karşı açtığı Haçlı savaşında Harameyn ülkesini ileri bir üs haline getirdiler. Gerçekten onlar, Ebu Rigal’in bir halefi ve İbnu Alkami’nin soyunun bir kolu oldular.

Alışık oldukları ihanetlerine devam ederek 2017 yılında, küfrün ve terörün başı Amerika için Riyad’da zararlı bir merkez açtılar, künyesini “ılımlılık” olarak belirlediler ve İslam’a ve ehline karşı medeniyet savaşında Amerika’ya hizmet için onu Aşırılıkçı İdeolojiyle Mücadele İçin Küresel Merkez olarak adlandırdılar. Bunun da öncesinde ahlaksızlık ve sefahat içerisindeki Suud rejimi, Haremeyn topraklarındaki Müslümanların evlatları arasında rezilliği ve ahlaksızlığı yaymak için bir merkez kurmuş ve istisnasız tüm ahlaksızlığı meşrulaştırmak için de onu eğlence merkezi olarak adlandırmıştır. Ardından 2019 yılında on yedi maddelik zalim ve günahkâr bir Mekke belgesi gelmiştir. Bu belgenin maddeleri, zulmü ve ahlaksızlığı tesis eden, dinden yoksun bırakan, müminler arasında zarar, küfür ve ayrılık oluşturan ve Allah’a, Rasulü’ne, O’nun dostlarına ve muttaki kullarına savaş açanların çarpıklığı, eğriliği, saptırması ve denetimiyle Allah yolundan alıkoyan maddelerdir.

Sonra Suud yöneticileri iki yüzlülüklerinden bıkmamış olmalılar ki Riyad Felsefe Konferansı aracılığıyla hiçbir belirsizlik ve muğlaklık olmaksızın çok açık ve net bir şekilde küfrü ilan ettiler. Onun felsefesi sadece kafir Batı’dır. Zira kafir Batı’nın kuralları ve ilkeleri varsa, işte onun felsefesi de odur. Çünkü o, Batı küfrünün kitabı, ateizminin divanı, hükümlerinin ve kanunlarının bir kaydı, günahlarının ve kötülüklerinin aslı ve köküdür. Nitekim Suudilerin hain yöneticileri, sapıklıklarının konferansına zındıklardan, ateistlerden ve Batı’nın saptırıcılarından oluşan aşağılık kafirleri getirdiler ve onları Müslümanların topraklarındaki evlatlarıyla karıştırdılar. Bu yüzden bu sapkın konferans, sömürgeci kafir Batı’nın bize atmış olduğu iç küfür ve sapıklıkla dolu başka bir bombadır. Azim İslam karşısındaki fikri yenilgisini ve medeniyetinin başarısızlığını bastırmak için yaptığı bir başka girişim de, biz de var olan imanı yok etmeyi ve bu yıkımın kaynağının da Suud yöneticilerinin olmasını amaçlamasıdır. Harameyn topraklarında ateistlerden, zındıklardan, sapkınlardan ve saptırıcılardan oluşan insan yığını bu topluluğa ev sahipliği yapmak, Batı’nın saçma ve hastalıklı felsefesini ve nihilizmin, absürtlüğün ve anlamsızlığın içinde boğulmuş kısır düşüncesini yaymak içindir. Dolayısıyla aklı başında insanların iğrençliği, kötü sonuçları ve vahim akıbeti noktasında uyardıkları işte bu felsefedir. Ancak her zamanki gibi ajanlık yapmaya ve Allah’a, Rasulü’ne ve Müslümanlara ihanet etmeye alışık olan Suud yöneticileri, İslam’ın ve peygamberin toprakları olan Harameyn ülkesinde Batı’nın küfrünü yaymayı tercih etmişlerdir.

Suud yöneticileri, bizim musibetimizden, felaketimizden, topraklarımızdaki kötülükten ve sıkıntılarımızın aracı olmaktan başka bir şey değillerdir. Dolayısıyla onlarla imtihan ediliyor ve sınanıyoruz. Sanki Celil olan Allah’ın şu kavli onlar için okunmalıdır: لِيَمِيزَ اللَّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىَ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعاً فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ أُوْلَـئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ“(Bu toplama) Allah’ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” [Enfal-37] 

Müslümanlar topluluğu: Biz, bu günümüzdeki musibetin şaşırtıcı olmadığını, aksine dinin selamette olmasının şaşırtıcı olduğunu söylüyoruz. Allah için Allah için dininize sahip çıkın ve onun üzerinde sebat edin. Felaketlerin, şerlerin ve zararlı yöneticilerin fitnelerinin bizi kuşattığı böyle bir zamanda kalpleri evirip çevirenden Dini üzere ayaklarınızı sabit kılmasını isteyin, onların yaptıklarından ve iğrenç ihanetlerinden Allah’a sığının, aşağılık tozlarını üzerinizden atın, zillet elbisesini üzerinizden çıkarın, zulmün zincirlerini kırın, Rabbinizin şeriatıyla hükmedilmesini hayati meseleniz olarak benimseyin, bu Ruvaybidalardan gasp edilmiş otoritenizi geri alın ve Nübüvvet Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’i kurun ki yaratıcınızın keremini hak edenlerden olasınız. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜSizler insanlar için ortaya çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten sakındırır ve Allaha iman edersiniz.” [Âli İmran-110]

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَMuhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf -21]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Münâcî Muhammed

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER