Pazar, 15 Muharrem 1446 | 2024/07/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafeti Kurmak, Allah’ın Bizlere Bahşettiği Altın Bir Fırsattır

Şimdi Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin gölgesinde İslami hayatı yeniden başlatmak için uygun bir fırsatla karşı karşıyayız.

Uluslararası sahneye gelince, Medine’de ilk İslam Devleti kurulmadan önce Roma ve Pers imparatorluklarının yaptığı gibi büyük güçler kendi aralarında savaşıyorlardı; Orta Asya’yı stratejik bir derinlik ve korunmuş bir ülke olarak gören Rusya, şimdi Putin’in yanlış kararı, Biden’ın kurnazlığı ve Avrupa’nın da desteğiyle Ukrayna savaşı bataklığına düştü. İşgal altındaki Doğu Türkistan üzerindeki kontrolünü pekiştirmeye çalışan Çin, şimdi Tayvan ve Hong Kong’da nüfuzunu korumaya odaklanırken, Amerika ise Hindistan, Avustralya ve Japonya yoluyla onun etrafını ateşle kuşatmıştır. Artık Amerika, güçlüler arasındaki en güçlü değil, zayıflar arasındaki en güçlü hale gelmiştir; zira Amerika, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki derin siyasi bölünmelerin acısını çekmekte olup 2024 seçimlerine katılımıyla birlikte bu daha da kötüye gidecektir; büyük güçlerin ekonomilerinin yavaşladığından veya çöküşün eşiğinde olduklarından bahsetmiyorum bile.

Müslüman ülkelerdeki duruma gelince; İslam ümmeti, yöneticilerinin kendi kutsallarına yönelik tekrarlanan saldırıları görmezden gelmesinden dolayı çileden çıkmış ve Batı’nın Hindistan’a ve Yahudi varlığına verdiği destekten endişe duymaya başlamışken, Müslümanların başındaki yöneticiler ise itidal politikası benimsemekte, ordunun yeteneklerini azaltmakta ve normalleşme çağrısı yapmaktadırlar. Müslüman ülkelerinin ekonomileri ise faizli borçlar yüzünden çökmektedir; zira Türkiye yüzde 75, Mısır yüzde 50 enflasyona tanık olmakta, Pakistan’da ise Müslümanlar, yaşamın zorluklarından kaçmak için kendilerini denizlere atmaktadırlar... Nitekim bugünkü Müslümanların durumu, İslam Devleti kurulmadan önceki Yesrib halkının durumuna benzemektedir; zira onları çeşitli yönlerden felaketler ve musibetler kuşatmış olup çaresizce bir çıkış yolu aramaktaydılar.

Otorite ve nüfuz sahibi olanlar arasında köklü bir değişim gerçekleştirmeye yönelik konuşmalar arttı ve Hilafet fikri tartışmalarda geniş yer kaplamaya başladı; zira Müslümanlar, İslami yönetimin geri dönüşünü bir hayal ve rüya olarak görmelerinin ardından, artık bunun en iyi seçenek olduğundan emin olmaya başladılar. Ancak güçlü bir azim olmadıkça Raşidi Hilafeti kurmaya yönelik herhangi bir girişim başarısız olacaktır; zira Hilafet fikrine iltifat edip övmek ve takdir etmek veya onu kurmak için gecesini gündüzüne katanlara destek vermek yeterli değildir. Bilakis Raşidi Hilafetin kurulması, hepimiz için ciddi bir çalışmayı, gayreti, sabrı ve güçlü bir kararlılığı gerektirmektedir. Ancak böyle bir şeyin olması, Raşidi Hilafeti, seçenekler arasındaki uygun bir seçenek olarak değil, aksine Allah Azze ve Celle’nin bundan dolayı hesaba çekeceği şerî bir vacip olarak anladığımızda mümkün olacaktır.

Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulması bir seçenek değil, bilakis şerî bir vaciptir.

Vahiy ve Peygamberler (Aleyhim es-Salatu ve’s Selam) dönemi sona erdi ve artık Allah Subhanehu ve Teala’nın indirdikleriyle hükmetmeleri gereken Halifeler dönemi başladı; o halde bu konuda dikkatlice düşünün ey güç ve kuvvet ehli! Zira Ebu Hureyra Radıyallahu Anh’dan Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: كَانَتْ بَنُو إسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأنْبِيَاءُ، كُلَّما هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ، وإنَّه لا نَبِيَّ بَعْدِي، وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ فَتَكْثُرُ، قالوا: فَما تَأْمُرُنَا؟ قالَ: فُوا ببَيْعَةِ الأوَّلِ، فَالأوَّلِ، وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ، فإنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْİsrailoğulları, Nebiler tarafından siyaset ediliyordu (yönetiliyordu). Bir Nebi vefat edince, bir diğer Nebi ona halef oluyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Halifeler olacak da çoğalacaklardır. Dediler ki: Öyleyse bize ne emredersiniz? Dedi ki: Önceki ilk biatınıza sadakat gösterin ve onlara haklarını verin. Muhakkak ki Allah, yönettikleri hakkında (ne yaptıklarını) onlara soracaktır.

İmam Maverdi kitabında şöyle demiştir: “İmamet, din ve dünya siyasetini korumak için Nebevi Hilafetin konusudur. Dolayısıyla ümmet arasında onu kuran kişiye bağlanmak icma ile vaciptir.” İmam Nevevi kitabında şöyle demiştir: “Bir Halife nasbetmenin Müslümanların üzerine farz olduğu ve bu farziyetin ise akla değil şeriata dayandığı üzerinde icma ettiler.”

Ey Müslümanlar: Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet, dinimizdeki farzların tacıdır.

Hilafetin kurulması, sadece şerî bir vacip değil, aynı zamanda en büyük farzlardan biridir; nitekim Sahabe Radıyallahu Anhum bunu öğrendiler, uyguladılar ve bize örnek oldular; zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vefat ettiği gün Ebu Bekir Radıyallahu Anh’a inikad biatını tamamladılar ve ertesi gün itaat biatı vermek için insanlar mescitte toplandılar.

Ebu Bekir el-Ensari Gâyetü’l Beyân’da şöyle demiştir: “Müslümanların maslahatlarını koruyacak bir İmam nasbetmeleri vaciptir… Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vefatından sonra onun nasbedilmesine dair sahabenin icması vardır. Hatta onu en önemli farzlardan saymışlardır ve onu Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in defnedilmesinin önüne almışlardır. Dolayısıyla her asırdaki insanlar bundan sorumludur.”

Nitekim Ömer Faruk Radıyallahu Anh, hançer yarasından öleceğini anlayınca, üç gün içerisinde bir Halife üzerinde anlaşmazlarsa üç günden sonra muhalefet edeni öldürmelerini vasiyet etti.Bu olay Sahabe ve ileri gelenlerinin gözü ve kulağı önünde gerçekleştiği halde onlardan buna muhalefet eden veya buna karşı çıkan birinin olduğu nakledilmemiştir. Dolayısıyla bu, Rıdvanullahi Aleyhim’in icması oldu ve bunun üzerine geceleri ile birlikte üç gün Halife tayin etmekle meşgul oldular. İbn Kesir el-Bidaye ve’n Nihaye Kitabı’nda şunu söyledi: “Ömer’in vefatının dördüncü günü sabahına varan gece, Abdurrahman İbn Avf, yeğeni (kız kardeşinin oğlu) Misver İbn Mahrame’nin evine geldi ve ona şöyle dedi: Uyuyor musun ey Misver? Vallahi üç gündür gözüme bir damla uyku girmedi.” Buhari Misver İbn Mahrame kanalıyla şunu rivayet etti: “Abdurrahman bir gece yarısı kapımı çaldı. Ben uyanıncaya kadar kapıya vurdu. Sonra şöyle dedi: Görüyorum ki uyuyorsun! Vallahi şu üç gündür gözüme bir damla uyku girmedi.”

Sahabelerin ileri gelenleri (Rıdvanullahi Aleyhim) Hilafetin kurulması meselesinde işte böyleydiler; o halde bizim bu yıldızları takip etmemiz gerekmez mi?

Ey Müslümanlar: Aslında Hilafetin kurulması farz-ı kifayedir; ancak bu, talep edilen amel gerçekleşinceye kadar her Müslümanın üzerinde farz olarak kalmaya devam eder.

Hilafetin kurulması farz-ı kifayedir; bazıları bunu yaparsa farz gerçekleşmiş olur ve diğerlerinden düşer. Ancak bazıları bunu yapamazsa, o zaman bu tüm Müslümanlar üzerinde farz olarak kalmaya devam eder ve yerine getirilene kadar hiçbir Müslümandan bu farz düşmez.

Hanefi alimi Ebü'l-Yüsr el-Pezdevî şöyle demiştir: “Kıble ehlinin büyük çoğunluğu, insanlara birisini İmamete seçmeleri vacip olduğunu, farz olduğunu, fakat bunun onlara farz-ı kifâye olduğunu, bir kısmı bunu yerine getirirse diğerlerinden düşeceğini söylediler.” İmam Ebu Amr ed-Dânî şöyle demiştir: “Güç ve imkanla birlikte bir İmamı ikame etmek, ümmetin üzerine farz olup bunu görmezden gelemezler ve ondan geri kalamazlar. İmamın ikame edilmesi, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den gelen nâssın dışında ümmet içindeki ehli halk ve’l akde aittir, onun ikame edilmesinin farzı, farz-ı kifayelerdendir. Dolayısıyla bir kısmı bunu yerine getirirse diğerlerinden düşer.”

Hilafet, H. 28 Receb 1342 M. 3 Mart 1924 yılında yıkıldı, yani Allah’ın şeriatı yüz yıldan fazla bir süredir yaşamda askıya alındı. O halde şu an Hilafeti kurmak için çalışanların kervanına katılmak için acele edin.

Ey genel olarak Müslümanlar ve özel olarak da güç ve kuvvet ehli:

Rabbimiz Subhanehu ve Teala’nın bize bahşetmiş olduğu altın fırsatı iyi değerlendirin ve kıyamet gününde ümitsizliğe düşmemek için bu fırsatı kaçırmayın. Zira Hilafet Nizamı, insanların işlerini Allah Azze ve Celle’nin razı olduğu şekilde gözetecek, Hilafet anayasasındaki tüm kanun ve madde Kur'an-ı Kerim’den ve Peygamber'in sünnetinden istinbat edilecek ve Hilafet Devleti, Allah’ın emirlerini tatbik etmeye ve Subhanehu ve Teala’nın nehiylerini engellemeye hırs gösterecektir.

İmam Gazali (el-İktisat fil İtikat) adlı kitabında, İmamın nasbedilmesinin farziyetini açıklarken şöyle demiştir: “… Onun farz olduğuna dair kesin şerî delil getiriyoruz, ümmetin icmasıyla yetinmeyip aksine İcmaya dayandığına da dikkat çekiyoruz ve şöyle diyoruz: Din işlerinin düzenlenmesi, kesinlikle şeriat sahibi Aleyhisselam’a aittir. Bu, hakkında tartışılması tasavvur edilemeyecek olan bir öncül olup biz buna başka bir öncül daha ekliyoruz ki bu da, dinin düzenlenmesinin ancak itaat edilen bir İmamla gerçekleşmesidir. Bu iki öncülden davanın sıhhatli olduğu sonucu ortaya çıkar ki bu da İmamın nasbedilmesinin farz olmasıdır.”

Sadece Nübüvvet Minhacı Hilafet sayesinde ümmet birleşecek, haklar korunacak, servetin adil bir şekilde dağıtılması sağlanacak ve silahlı kuvvetlerin, İslam’ın merkezinin korunmasında temel bir rol oynaması sağlanacaktır. Hilafetin kurulması Allah’ın bir farzıdır; şayet O’na icabet edersek bizden razı olur, yok eğer geri durursak o zaman hüccetsiz ve mazeretsiz bir şekilde Allah’a kavuşacağız!

Azze ve Celle’nin azabından korktukları için kalpleri titreyen ve Allah’a muhlis olanlar, hemen icabet etsinler; zira beklemenin ve gecikmenin zamanı değildir. Bilakis kahramanlıklar ve fedakarlıklar göstermenin zamanıdır. O halde Allah’a yardım edin ki O da size yardım etsin. Zira Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Musab Umeyr – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER