Perşembe, 24 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Bir Deprem ve Bir Kasırga, Facirlerin (Günahkârların) İhanetini Açığa Çıkarmıştır

İslam ümmetinin topraklarının doğusunda ve batısında yaşanan her doğal afetle birlikte Müslüman yöneticilerin ihanetleri daha da fazla ifşa olmakta ve ümmet için, işlerini üstlenen kişilerin musibetinin, herhangi bir musibetten daha büyük olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira bu, geçen 6 Şubat’ta Suriye ve Türkiye’de yaşanan depremde, ardından Fas’ta yaşanan depremde ve geçtiğimiz günlerde Libya’yı vuran “Daniel” kasırgasında açıkça görülmüştür.

Şüphesiz depremler, kasırgalar ve yanardağlar Allah Azze ve Celle katından gelmekte olup insanın bunların gücünü, yönünü ve ortaya çıkış zamanını kontrol etme gücü yoktur; ancak insanlar, sadece bunlara yönelik hazırlık yapabilirler. Daha ziyade onların, sebeplere bağlanma, İslam şeriatının maksatlarından biri olan nefsi koruma kaidesine ve Allah’ın yöneticiye yüklediği gözetim vacibine göre bunu yapmakla emrolunmuşlardır.

Fas ve Libya’da yaşanan felaketlerin etkilerine baktığımızda, bunların büyük bir kısmının ülke yöneticilerinin halkın gözetimi ve güvenliği konusundaki ağır kusur ve ihmallerinden kaynaklandığını görüyoruz. Nitekim 9 Eylül’de Fas’ın güneyindeki el-Havuz ilini vuran depremin ardından büyük insan kayıpları olmuştur; zira medyada yer alan haberlere göre, özellikle kırsal bölgelerdeki binaların ve evlerin geniş çapta çökmesinin ve bunun da çatıların ve duvarların bölge sakinlerinin başlarının üzerine çökmesine yol açması sonucunda 2.946 kişi ölmüş ve 5.674 kişi de yaralanmıştır. Binaların çökme nedeni ise depreme dayanıklılık standartlarına uyulmadan yapılmış olmalarıdır. Zira Fas Sismik İzleme Servisi Başkanı şöyle demiştir: “Hükümetin yıllardır uyguladığı depreme dayanıklı yapı yasası var ama bu sadece kentsel alan için geçerlidir. Dolayısıyla sorun, kırsal bölgeleri kapsamamasıdır; nitekim bu da depremde yıkılan binaların çoğunun neden kırsal bölgelerde olduğunu açıklıyor. Aynı konuşmasında şunu da ekledi: Arazi Hazırlama Bakanlığı’nın hazırladığı, kırsal kesimdeki yapılaşmayı kontrol etmeyi amaçlayan bir kanun tasarısı var; bu da depreme dayanıklı inşaatla ilgili bazı standartları zorunlu kılıyor.” [El-Cezire, 9/9/2023)

Burada soru şudur: Depreme dayanıklı yapı yasası, neden köylerde ve kırsallarda değil de sadece şehirlerde uygulanıyor?! İnsanların canını ve malını koruyan tedbirlerin hiçbir istisna ve ayrım olmaksızın tüm bölgeleri kapsaması gerekmez mi? Sevdiklerini kaybedenlerin tazminatını kim ödeyecek? İnsanların canlarının hiçe sayılması, sadece Fas yöneticilerinin onlarca yıldır yaptığı bir dizi ihanetin bir parçası olan bir ihanet olarak nitelendirilebilir.

Libya’da ise felaket daha da büyüktür; zira “Daniel” kasırgasının neden olduğu seller, birçoğu ülkenin doğusundaki Derne şehrinde olmak üzere 5.300 kişinin ölümüne yol açtığı gibi binlerce insanın kayıp olmasından dolayı ölü sayısının artması muhtemeldir.

Bu felaket, Derne'deki iki barajın çökmesi nedeniyle meydana gelmiştir; zira bu iki baraj, uzun süredir hasar görmüş ve bakıma muhtaç durumdaydılar. Bu nedenle Derne vadisinde toplanan şiddetli yağmur suyunu taşımaya dayanamamış ve su seviyesinin yükselmesi nedeniyle de çökmüştür. Nitekim Libya Ambulans Servisi sözcüsü şunları söylemiştir: “İki barajın bakımının yapılmaması, felaketin meydana gelmesinde büyük rol oynamıştır.” (El-Cezire, 13/9/2023). Libya hükümetinin, Doğu Libya parlamentosu tarafından atanan Su Kaynakları Bakanı Muhammed Duma şöyle bir açıklamada bulundu: “Derne kentindeki su barajlarının çok eski ve bakıma muhtaç olması ve modern niteliklere ve standartlara göre inşa edilmemiş olması onu, bölgeye yabancı olan bu tür doğa olayları karşısında duramayacak bir hale getirmiştir.” Ayrıca Suse Belediye Başkanı Vail Berik şöyle bir açıklamada bulundu: “Libya’nın doğusundaki Cebel el-Ahdar şehirlerinin “Daniel” fırtınasına karşı koyamaması, bölgenin onlarca yıldır tanık olduğu altyapının bozuk olması ve ardışık gelen otoriteler tarafından binaların, yolların ve köprülerin bakımının ihmal edilmesi nedeniyledir.” (El-Cezire, 12/9/2023)

Libya’nın yöneticileri, ülkenin barajlarının ve altyapısının bakımını hiç umursamıyorlar; zira onlar, iç çatışmalarla, kafir Batı’nın hedeflerini hayata geçirmekle ve aynı zamanda Yahudi varlığıyla normalleşmekle meşgullerdir; nitekim Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’un Yahudi Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile yaptığı görüşmenin sızdırılması, iki taraf arasındaki iletişim, toplantı ve koordinasyonun sadece buz dağının görünen kısmıdır.

Müslümanların tekrar edip duran sorunlarının gerçek çözümü, Müslüman ülkeler arasındaki siyasi birliği sağlayacak, ümmetin kimliğini yeniden tesis edecek ve çalınan servetlerini geri alacak olan Hilafet Devleti’nin kurulmasıdır; zira İslam ümmeti için Hilafet Devleti olmaksızın geçen her gün, sorunların derinleşmesine ve çeşitli düzeylerde krizlerin şiddetlenmesine yol açmaktadır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ahmed Sa’d

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER