- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Gazze’ye Yardım Etmek, Hem Şeran Vacip Hem de İslam Ümmetinin Üzerine Farzı-ı Ayn’dır
Gazze’ye yardım etmek, hem şerî bir vaciptir, hem de İslam ümmetinin üzerine farz-ı ayn’dır; zira bu, Allah’ın düşmanlarına, Rasulü’nün düşmanlarına, Peygamberleri öldürenlere ve yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı bir savunma cihadıdır.
Gazze’nin muzaffer olması, nefsimizin arzularına galip gelmesi ve egemenliğin şeriata ve otoritenin de ümmete verilmesinin gerekliliğine olan kesin inancımızla bağlantılıdır; dolayısıyla ümmet, kendisini korkutan ve cesaretini kıran, dahası Allah’ın kelimesini yüceltmek için Allah yolunda cihat etme şerefine nail olmayı engelleyen şeylere karşı galip gelinceye, Müslümanların etini kemiren milliyetçilik ve vatancılık gibi çökmüş ve yozlaşmış bağlarla cahiliye bayrağını yüceltmek ve ajan, bağımlı ve hain rejimlere dağıtılan Sykes-Picot bayraklarını ve sancaklarını dalgalandırmakla övünmek yerine Muhammed’in, Âli’nin ve Ashabının bayrağı olan İslam’ın bayrağını yükseklerde dalgalandırıncaya kadar bunun gerçekleşmesi imkansızdır.
Kâfir Batı, Hilafetin devrilmesinden sonra sürekli olarak zehrini Müslümanların zihinlerine yaymaya çalışmıştır; böylece Müslümanlar, sömürgeci kâfirin çizdiği sınırlar içinde vatanı savunmanın ve toprak uğrunda ölmenin, Müslümanların kendisi için yarıştıkları şehitlik olduğunu söylemişlerdir!! Allah’ın rızasını kazanmanın, O’nun cennetine girmenin ve O’nun azabından ve cehenneminden emin olmanın doğru yolu İslam Devleti’ni kurmaktır; İslam Devleti’nin görevi ise ümmetin işlerini, şeriatı askıya alan ve Allah’ın hadlerinin uygulanmasını iptal eden kapitalist Batı’nın anayasalarına göre değil de Allah’ın şeriatına göre gözetmektir; çünkü İslam Devleti, İslam’ın bayrağını dalgalandıracak, sadece Müslümanı da değil, yeryüzündeki her mazlumun üzerindeki zulmü kaldıracak, büyüklük taslayan herkesi cezalandıracak, onu sınırında durduracak, dahası onu yeryüzünden söküp atacak, İslam’ı davet ve cihat yoluyla dünyaya taşıyacak ki böylece insanlık İslam’ın güvenliği içinde yaşasın ve onun adaletinin altında gölgelensin.
Kalbi, aklı ve basireti olan herkes için açığa çıkmıştır ki ümmeti, Müslüman ülkelerin çoğunda kendilerine yeryüzündeki zulmün en büyük, en şiddetli ve en kötü biçimlerinin uygulandığı mazlum kardeşlerine yardım etmekten alıkoyan şey, hain yöneticiler ve onların, ümmeti yok etmek ve onu dünyayı yönetme platformundan uzaklaştırmak için ümmetin düşmanları tarafından formüle edilen cani rejimleridir.
Dini ikame edecek ve tüm farzları uygulayacak olan devlettir; farzların tacı ise kafirlere ve onların kuyruklarına karşı yapılacak olan gerçek bir cihattır; her kim sadece bu farzların yanında yer alırsa, gazaba uğramış Yahudiler de olmak üzere suçlulara karşı zafer gerçekleştirecek, böylece yeniden izzet elde edilecek ve hayr, hak, güvenlik ve iman egemen olacaktır.
Dua eden kişi duanın şartlarını ve özelliklerini yerine getirmedikçe sadece dua etmekle ne Gazze, ne Libya, ne Suriye, ne Yemen, ne Myanmar, ne Kırım, ne Türkistan, ne Hindistan Müslümanları, ne Keşmir ne dünyanın geri kalanına yardım edilmiş olacak ne de İslam ümmetinin üzerinden oturma günahı kalkacaktır; zira dua, çalışmak, silahlanmak, inşa etmek, kardeşlik, birlik ve zaferi elde etmek için savaşın gerekliliklerine hazırlanmak için çaba göstermek gibi mümkün olan en büyük hazırlığın önüne geçmemeli ve bir de tüm bunlara, hata ve günahlardan arınmış, Yaratıcısına yönelmiş, O’na iman etmiş, O’na tevekkül etmiş, ve O’nun yardımına ve desteğine güvenmiş kalplerden gelen samimi bir dua eşlik etmelidir.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, mücahitleri hazırlamış, elinden geldiğince onları silahlandırıp bir düzene koymuş, savaş planını yapıp düşmanın savaş malzemeleri için temel bir malzeme olan içme suyuna ulaşmasını engellemek için Bedir kuyularının arkasında karargâh kurmuş, orduyu sağa, sola ve dönüşlere dağıtmış, düellocuları belirleyip çıkarmış fedakârlık ruhunu alevlendirmiş, hepsinin karşılığını sadece Allah’tan bekleyen ve Allah Subhanehu ve Teala’nın zaferine güvenen müminler olarak sabitlemiş, sonra ellerini semaya kaldırıp dua etmiş, Rabbine nidada bulunup O’ndan zafer, destek ve güç istemiş, Allah da onu görünmeyen askerleriyle desteklemiş ve ona müşriklere karşı zafer vermiştir; böylece inkâr edenlerin kelimesini alçaltmış ve Allah’ın kelimesini de yüceltmiştir; dolayısıyla bizim için en güzel örnek ve rol model, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’dir.
Yürüyüş yaparak, körü körüne cahiliye bayraklar taşıyarak, sahada hiçbir karşılığı olmayan boş sözler söyleyerek ve dünyayı tağutlara kölelik pisliğinden temizleyen, onlara Yaratıcılarını tanıma, O’na ibadet etme ve O’nun şeriatını tüm dünyaya taşıma derecesine yükselten bir ümmete zulmedip alay eden maymun ve domuzların kardeşlerinden ve onun hain ve ajan kuyruklarından oluşan suçluların, canını alıp ailesini bizden kopardığı Müslüman bir çocuğa bir çizme fiyatına bile eşit olmayan bağışlar yaparak ümmetin cihat coşkusunu absorbe etmek caiz değildir. وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ“(Rasulüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” [Enbiya-107]
Ey Müslümanlar: Hem günahlarınızı temizlemek için çalışın hem de Hilafet Devleti olan İslam Devleti’ni kurmak için çalışın; zira Hilafet Devleti’nin gölgesinde mübarek topraklar fethedildi ve onun döneminde bu topraklar özgürleştirilip korunda ve onun düşmesiyle de mübarek topraklar kaybedildi. O halde farzların tacı olan bu farz için çalışın ki Allah şanınızı yüceltsin ve her iki dünyada da makamınızı yükseltsin. Ey Müslümanlar bu devleti kurun ki Allah eğriliklerinizi düzeltsin, sizi desteklesin, sizlere düşmanlarınıza karşı zafer versin, yüzlerinizi ak etsin ve derecenizi yükseltsin; haydi Peygamberiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in izini takip ederek, sabit ve bağlayıcı metot ve yöntemine bağlı kalarak O’nun kurduğu gibi İslam Devleti’ni kurarak Peygamberinizi sevindirin.
Muhammed’in, Âli’nin, Ashabının, O’na tabi olanların, O’nun sünnetine uyanların ve O’nun izini takip edenlerin okulu işte budur; Rabbinizin emri ve O’nun şeriatının istediği işte budur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mübarek İbn Ahmed -Yemen
Gazze’ye Yardım Etmek, Hem Şeran Vacip Hem de İslam Ümmetinin Üzerine Farzı-ı Ayn’dır
Gazze’ye yardım etmek, hem şerî bir vaciptir, hem de İslam ümmetinin üzerine farz-ı ayn’dır; zira bu, Allah’ın düşmanlarına, Rasulü’nün düşmanlarına, Peygamberleri öldürenlere ve yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı bir savunma cihadıdır.
Gazze’nin muzaffer olması, nefsimizin arzularına galip gelmesi ve egemenliğin şeriata ve otoritenin de ümmete verilmesinin gerekliliğine olan kesin inancımızla bağlantılıdır; dolayısıyla ümmet, kendisini korkutan ve cesaretini kıran, dahası Allah’ın kelimesini yüceltmek için Allah yolunda cihat etme şerefine nail olmayı engelleyen şeylere karşı galip gelinceye, Müslümanların etini kemiren milliyetçilik ve vatancılık gibi çökmüş ve yozlaşmış bağlarla cahiliye bayrağını yüceltmek ve ajan, bağımlı ve hain rejimlere dağıtılan Sykes-Picot bayraklarını ve sancaklarını dalgalandırmakla övünmek yerine Muhammed’in, Âli’nin ve Ashabının bayrağı olan İslam’ın bayrağını yükseklerde dalgalandırıncaya kadar bunun gerçekleşmesi imkansızdır.
Kâfir Batı, Hilafetin devrilmesinden sonra sürekli olarak zehrini Müslümanların zihinlerine yaymaya çalışmıştır; böylece Müslümanlar, sömürgeci kâfirin çizdiği sınırlar içinde vatanı savunmanın ve toprak uğrunda ölmenin, Müslümanların kendisi için yarıştıkları şehitlik olduğunu söylemişlerdir!! Allah’ın rızasını kazanmanın, O’nun cennetine girmenin ve O’nun azabından ve cehenneminden emin olmanın doğru yolu İslam Devleti’ni kurmaktır; İslam Devleti’nin görevi ise ümmetin işlerini, şeriatı askıya alan ve Allah’ın hadlerinin uygulanmasını iptal eden kapitalist Batı’nın anayasalarına göre değil de Allah’ın şeriatına göre gözetmektir; çünkü İslam Devleti, İslam’ın bayrağını dalgalandıracak, sadece Müslümanı da değil, yeryüzündeki her mazlumun üzerindeki zulmü kaldıracak, büyüklük taslayan herkesi cezalandıracak, onu sınırında durduracak, dahası onu yeryüzünden söküp atacak, İslam’ı davet ve cihat yoluyla dünyaya taşıyacak ki böylece insanlık İslam’ın güvenliği içinde yaşasın ve onun adaletinin altında gölgelensin.
Kalbi, aklı ve basireti olan herkes için açığa çıkmıştır ki ümmeti, Müslüman ülkelerin çoğunda kendilerine yeryüzündeki zulmün en büyük, en şiddetli ve en kötü biçimlerinin uygulandığı mazlum kardeşlerine yardım etmekten alıkoyan şey, hain yöneticiler ve onların, ümmeti yok etmek ve onu dünyayı yönetme platformundan uzaklaştırmak için ümmetin düşmanları tarafından formüle edilen cani rejimleridir.
Dini ikame edecek ve tüm farzları uygulayacak olan devlettir; farzların tacı ise kafirlere ve onların kuyruklarına karşı yapılacak olan gerçek bir cihattır; her kim sadece bu farzların yanında yer alırsa, gazaba uğramış Yahudiler de olmak üzere suçlulara karşı zafer gerçekleştirecek, böylece yeniden izzet elde edilecek ve hayr, hak, güvenlik ve iman egemen olacaktır.
Dua eden kişi duanın şartlarını ve özelliklerini yerine getirmedikçe sadece dua etmekle ne Gazze, ne Libya, ne Suriye, ne Yemen, ne Myanmar, ne Kırım, ne Türkistan, ne Hindistan Müslümanları, ne Keşmir ne dünyanın geri kalanına yardım edilmiş olacak ne de İslam ümmetinin üzerinden oturma günahı kalkacaktır; zira dua, çalışmak, silahlanmak, inşa etmek, kardeşlik, birlik ve zaferi elde etmek için savaşın gerekliliklerine hazırlanmak için çaba göstermek gibi mümkün olan en büyük hazırlığın önüne geçmemeli ve bir de tüm bunlara, hata ve günahlardan arınmış, Yaratıcısına yönelmiş, O’na iman etmiş, O’na tevekkül etmiş, ve O’nun yardımına ve desteğine güvenmiş kalplerden gelen samimi bir dua eşlik etmelidir.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, mücahitleri hazırlamış, elinden geldiğince onları silahlandırıp bir düzene koymuş, savaş planını yapıp düşmanın savaş malzemeleri için temel bir malzeme olan içme suyuna ulaşmasını engellemek için Bedir kuyularının arkasında karargâh kurmuş, orduyu sağa, sola ve dönüşlere dağıtmış, düellocuları belirleyip çıkarmış fedakârlık ruhunu alevlendirmiş, hepsinin karşılığını sadece Allah’tan bekleyen ve Allah Subhanehu ve Teala’nın zaferine güvenen müminler olarak sabitlemiş, sonra ellerini semaya kaldırıp dua etmiş, Rabbine nidada bulunup O’ndan zafer, destek ve güç istemiş, Allah da onu görünmeyen askerleriyle desteklemiş ve ona müşriklere karşı zafer vermiştir; böylece inkâr edenlerin kelimesini alçaltmış ve Allah’ın kelimesini de yüceltmiştir; dolayısıyla bizim için en güzel örnek ve rol model, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’dir.
Yürüyüş yaparak, körü körüne cahiliye bayraklar taşıyarak, sahada hiçbir karşılığı olmayan boş sözler söyleyerek ve dünyayı tağutlara kölelik pisliğinden temizleyen, onlara Yaratıcılarını tanıma, O’na ibadet etme ve O’nun şeriatını tüm dünyaya taşıma derecesine yükselten bir ümmete zulmedip alay eden maymun ve domuzların kardeşlerinden ve onun hain ve ajan kuyruklarından oluşan suçluların, canını alıp ailesini bizden kopardığı Müslüman bir çocuğa bir çizme fiyatına bile eşit olmayan bağışlar yaparak ümmetin cihat coşkusunu absorbe etmek caiz değildir. وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ“(Rasulüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” [Enbiya-107]
Ey Müslümanlar: Hem günahlarınızı temizlemek için çalışın hem de Hilafet Devleti olan İslam Devleti’ni kurmak için çalışın; zira Hilafet Devleti’nin gölgesinde mübarek topraklar fethedildi ve onun döneminde bu topraklar özgürleştirilip korunda ve onun düşmesiyle de mübarek topraklar kaybedildi. O halde farzların tacı olan bu farz için çalışın ki Allah şanınızı yüceltsin ve her iki dünyada da makamınızı yükseltsin. Ey Müslümanlar bu devleti kurun ki Allah eğriliklerinizi düzeltsin, sizi desteklesin, sizlere düşmanlarınıza karşı zafer versin, yüzlerinizi ak etsin ve derecenizi yükseltsin; haydi Peygamberiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in izini takip ederek, sabit ve bağlayıcı metot ve yöntemine bağlı kalarak O’nun kurduğu gibi İslam Devleti’ni kurarak Peygamberinizi sevindirin.
Muhammed’in, Âli’nin, Ashabının, O’na tabi olanların, O’nun sünnetine uyanların ve O’nun izini takip edenlerin okulu işte budur; Rabbinizin emri ve O’nun şeriatının istediği işte budur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mübarek İbn Ahmed -Yemen