Cumartesi, 03 Muharrem 1447 | 2025/06/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Gazze Halkına Yönelik Destek Konuşması Yapmasının Ardından Hizb-ut Tahrir Gençlerinin Tutuklanmasının Ardında Ne Var?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Gazze Halkına Yönelik Destek Konuşması Yapmasının Ardından Hizb-ut Tahrir Gençlerinin Tutuklanmasının Ardında Ne Var?!

Yahudi varlığının Müslüman ülkelere yönelik saldırılarının akabinde H. 23 Zilhicce 1446 M. 19/06/2025 Perşembe günü, Sudan'ın El-Gadarif kentindeki güvenlik güçleri, El-Gadarif pazarındaki konuşmasını bitirmesinin ardından Hizb ut-Tahrir gençlerinden üçünü ve bir katılımcıyı tutukladı. Konuşmada, Yahudi varlığının İran ile savaşının gerçekliği, Müslümanların bu gasıp varlığın vurulmasından duyduğu sevinç ve onun yaşadığı yıkımdan bahsedildi, gerçek sevincin bu varlıktan hiçbir iz bırakmayacak olan Hilafetin kurulmasıyla olacağı belirtildi, Müslümanlar bu kaybolmuş farz için çalışmaya teşvik edildi ve bu hayırlı ümmet için daha iyi bir yarının sevinciyle katılımcılar arasında ciddi bir etkileşim oldu.

Bunun ardından yetkililer, katılımcıların ve kalabalığın dehşeti ve şaşkınlığının, dahası Yahudi varlığının (Filistin, Lübnan, Irak, Suriye, İran, Sudan ve diğerleri) gibi Müslüman ülkelere yönelik saldırılarına karşı Müslümanların azimlerine bileyen konuşma yapanlara yetkililerin baskı uygulamasından dolayı ülkedeki kamuoyunun kınamasının ve eleştirmesinin gölgesinde gençleri tutuklayarak, döverek ve onların gözlerini bağlayarak katılımcıları ve kalabalığı şakına çevirdiler.

Yahudi varlığının uçakları, Müslüman ülkelerin hava sahalarını defalarca ihlal etti, sivil ve askeri kurumlara saldırdı ve her saldırının ardından Müslüman ülkelerdeki mevcut rejimler, karşılık verme haklarını saklı tuttuklarını söylediler!

Müslüman ülkelerde gerçekleşen şu anki savaş Amerika'nın eseri olup bu savaşta Yahudi varlığının da parmağı vardır; zira 2008 yılının Ağustos ayında, dönemin Yahudi Güvenlik Bakanı Avi Dichter, Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nde Yahudilerin bölgedeki stratejisi hakkında bir konferans vermiş ve konferansta, varlıklarının, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak, İran, Mısır ve Sudan olmak üzere yedi ülkeye yönelik stratejik vizyonunu ele almıştı.

Dichter, Yahudilerin bu ülkelere yönelik stratejik vizyonunu şu sözleriyle özetlemiştir: “Bu ülkeleri zayıflatmak, enerjilerini ve güçlerini tüketmek, "İsrail'in" gücünü artırmak ve düşmanlarına karşı direncini güçlendirmek için bir görev ve zorunluluktur; bu da "İsrail'in" bazen demir yumruk, bazen de diplomasi ve gizli savaş yöntemlerini kullanmasını gerektirmektedir.”

Ve şöyle dedi: “Sudan, kaynakları ve geniş yüzölçümüyle Mısır, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelere rakip olabilecek güçlü bölgesel bir devlet haline gelebilir ve Sudan, Mısır için stratejik bir derinlik oluşturmaktadır. Bu da onun, 1967 savaşından sonra Mısır Hava Kuvvetleri ve Libya kuvvetleri için eğitim ve barınma üssüne dönüştürülmesiyle somutlaştır, tıpkı 1968'deki Yıpratma Savaşı'nda Mısır'a destek kuvvetleri göndermesi gibi.” Buna binaen Dichter'e göre:

- Bu ülkenin, Arap gücüne ek bir güç haline gelmesine izin verilmemelidir.

- Orada güçlü ve birleşik bir devlet kurulmasını önlemek için onu zayıflatmak ve inisiyatifi elinden almak için çalışmak gerekir.

- Zayıf, bölünmüş ve kırılgan bir Sudan, güçlü, birleşik ve etkili bir Sudan'dan daha iyidir.

- Stratejik açıdan bakıldığında yukarıda geçenler, Yahudilerin güvenliği açısından bir gerekliliktir.

O zaman güçlü bir Sudan, Yahudi varlığı için bir tehlike oluşturduğu gibi bu varlık da Sudan halkı ve diğer Müslüman ülkeler için varoluşsal bir tehlike oluşturmaktadır; nitekim Binyamin Netanyahu, girdiği savaşın, Ortadoğu haritasını değiştirmek için olduğunu açıklamıştı.

Sudan'daki güvenlik güçlerinin bu davranışı, rejimin Yahudi varlığıyla normalleşme yolunda ilerlediğini ve Donald Trump'ın getirdiği İbrahim Anlaşmalarına uyduğunu teyit etmektedir. Zira bu anlaşmalar, ümmeti boyun eğip zillete düşmemeye, aksine karşı koyup direnmeye teşvik eden her sesi susturmayı gerektirmektedir.

Bölgedeki bu son olaylar, kimlerin düşman olduğunu ümmet için açığa çıkarmış olup ümmet bunu açık ve net bir şekilde idrak etmiştir. Ayrıca ümmet, Amerika ve Yahudi varlığına imkan verenlerin bizzat Müslüman ülkelerin başındaki yöneticiler olduğunu ve Müslüman ülkelerdeki rejimlerin, Yahudi varlığı için bir koruma ve demir kubbeyi temsil ettiğini de idrak etmiştir. Aslında ümmet öfkeli ve Gazze Haşim'deki ve genel olarak da Müslüman ülkelerdeki kardeşlerine yardım etme ve kutsallarını kurtarma konusunda arzulu ama yöneticileri, ümmete ve ordularına pranga vurmaktadırlar. Dolayısıyla ümmetin, bu prangalardan kurtulması gerekir; bu da ancak bu tahtların yıkılması, bu rejimleri ortadan kaldırılması ve farz ve vacip olmasının yanı sıra Rabbani bir vaat ve nebevi bir müjde olan Hilafetin kurulmasıyla gerçekleşecektir.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللهِ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُEninde sonunda Allah’ın dediği olur. O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-5]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Hüseyin (Ebu Muhammed Fatih) - Sudan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER