Perşembe, 01 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/10/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yahudilerle Antlaşmalar Yapılmaz... Müzakereler İhanettir, Eylemsizlik İse Teslimiyettir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Yahudilerle Antlaşmalar Yapılmaz... Müzakereler İhanettir, Eylemsizlik İse Teslimiyettir!

İhanetin "barış" olarak pazarlandığı, teslimiyetin "siyasi çözümler" olarak adlandırıldığı, düşmana boyun eğmenin "ulusal çıkarlar" olarak sunulduğu bir dönemde, ümmetimize, kan dökülmesini durduracağı ve çatışmaları sona erdireceği iddia edilen anlaşmalar ve ittifaklar teklif ediliyor. Gerçekte bunlar, aldatma iplerinden başka bir şey olmadığı gibi gaspçı Yahudilere tamamen teslim olmanın bir kapısıdır.

Müslümanlar olarak bizim, Batı konferanslarına değil vahye başvurmamız ve durumları BM sözleşmelerine göre değil İslam'a göre değerlendirmemiz gerekir; zira İslam Devleti (Hilafet) kurmak için çalışan davet taşıyıcıları olarak bizler, ümmeti ve ümmet içindeki güç ve nüfuz kuvvet ehlini, ümmeti ihanet etmeye, Yahudilerin mübarek Filistin topraklarındaki varlığını güvence altına almaya ve tüm Müslüman ülkeler üzerinde Batı hegemonyasını pekiştirmeye yönelik araçlardan ibaret olan bu sahte sözleşmelerin tuzağına düşmemeleri konusunda uyarıyoruz.

Evet, bugün İslam beldeleri, özellikle de Yemen, Filistin, Suriye, Lübnan ve Irak, Amerika, İngiltere ve onların üvey çocukları Yahudi varlığı ile onların kuyrukları olan hain yöneticilerden oluşan ümmetin düşmanları tarafından siyasi, askeri, fikri ve ekonomik olarak kapsamlı bir şekilde hedef alınmaktadır.

Bakın işte bugün de onlar, savaşı durdurmak, kan dökülmesini önlemek ve acıları hafifletmek bahanesiyle, direniş grupları ile Yahudi varlığı arasında, daha doğrusu ümmetin grupları ile mevcut rejimler arasında, “barış anlaşmaları”, “sükûnet anlaşmaları” veya “Trump'ın planı” olarak adlandırdıkları şeyi yeniden gündeme getiriyorlar.

İslam ve onun fikirlerine yönelik bilincimiz ve siyasi uyanıklığımızın yanı sıra halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir içindeki davet taşıyıcıları olarak bizler, açık ve net bir şekilde diyoruz ki: Yahudilerle imzalanan veya kafir Batı'nın kontrolünde yürütülen her türlü anlaşma, Allah'a, Rasulü'ne, şehitlerin kanına ve ümmetin fedakarlıklarına bir ihanet olup siyaset kağıdıyla ambalajlanmış yumuşak bir teslimiyet ipidir.

Evet, tarih ve gerçeklik, Yahudilerle yapılan her anlaşmanın bozulduğunu, her uluslararası belgenin işgali meşrulaştırmak için bir araç olduğunu ve önerilen her siyasi çözümün işgali pekiştirmek ve davayı sulandırmak için kullanıldığını kanıtlamaktadır.

Nitekim Yahudiler, Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile yaptıkları antlaşmaları bozmuşlar, ona karşı tuzaklar kurmuşlar ve Müslümanlar arasında fitne çıkarmışlar ve bugün de hala bu yaklaşımı sürdürmektedirler; dahası Yahudiler, Müslümanlar bugün dağınık ve paramparça bir durumda olmaları nedeniyle eskisinden daha da hain, aldatıcı ve ihanetkar davranmaktadırlar.

Bugün onlarla anlaşma imzalayan, onun anlaşmalarına güvenen veya Amerikan arabuluculuğuna ve Güvenlik Konseyi kararlarına güvenen bir kimse, kendisini celladına teslim ettiği gibi toprağını ve onurunu da gaspçılara teslim eden kimse gibidir.

En büyük musibet, bu anlaşmaların cihada alternatif olarak sunulması ve “geçiş aşaması” olarak propagandasının yapılmasıdır; oysa bunlar mücahitler için bir mezar, işgali meşrulaştırmak ve kurtuluşa yönelik her türlü hareketi öldürmek ve düşmanın savaşla elde edemediğini, hainler ve ajanlarla işbirliği yaparak hile ve tuzak yoluyla elde etmesidir.

Dahası bundan daha tehlikeli olanı ise, bu anlaşmaların, ümmete bu aşağılayıcı gerçekliği kabul etmeye ikna etmek için bir araç haline getirilmesi ve ümmetin, toprakları kurtaracak, ümmeti birleştirecek, İslam ile hükmedecek ve Filistin'deki Yahudilerin kökünü kazıyacak Raşidi Hilafetin kurulması için hazırlık yapma farzından uzaklaştırılmasıdır.

Gazze Haşim'deki kararlı kardeşlerimize, zulme karşı direnen erkeklere, kaya gibi güçlü adamlar doğuran kadınlara, bombardıman altında doğup da yılmayan çocuklara, cephelerde murabıtlık yapan mücahitlere, yanıp tutuşan ve Allah Azze ve Celle'nin vaadine inanan kalplerimizden diyoruz ki: Kararlı olun ve sebat edin; zira galibiyet sizin olacak ve Allah sizinle beraberdir; sizler şehitlerin kokusunu görüp kokluyorsunuz ve onların kanlarının boşuna akmadığını, aksine misk kokusu yaydığını ve yaklaşan zaferin müjdecisi olduğunu kendi ellerinizle hissediyorsunuz. O halde sabredin, boyun eğmeyin ve şunu çok iyi bilin ki, komşu ülkelerin başındaki yöneticiler, Amerika ve Yahudi varlığının projelerini uygulamak için kullanılan araçlardan başka bir şey değillerdir ve onlar, savaş makinesinin kökünden sökemediği şeyleri sizden almak istiyorlar, cihadınızın nurunu söndürmek istiyorlar ve sizleri batıl antlaşmaların ve sahte vaatlerin peşinden gitmeye sevk ediyorlar. Sakın size sunulan müzakere belgelerine aldanmayın; çünkü bunlar, kararlılığınızı zayıflatmaktan ve azminizi ve gücünüzü kırmak için tasarlanmış kısıtlamalardan başka bir şey değillerdir. Çünkü onların tüm antlaşmaları ve vaatleri yalan ve aldatmadır; zira tarih ve Kuran bize, Yahudilerin antlaşmalarına uymadıklarını, sözlerini yerine getirmediklerini ve sözleri üzerinde sebat etmediklerini öğretmiştir.

Onlara güvenen kişi, dinini satmış, kanını zayi etmiş ve sancağını düşmana teslim etmiş olur. O halde gevşekliğe ve ihmale meyletmeyin; zira bunda, yavaş yavaş bir teslimiyet vardır; oysa düşmanınız uyumamakta, bilakis gece gündüz size karşı en şiddetli tuzaklar kurmakta ve sizi kökünden söküp atmak, mücadele ateşinizi söndürmek ve başarılarınızı yok etmek için planlar yapmaktadır. Bu yüzden yalan sözlere veya arabulucuların varlığına aldanmayın, sizi taviz vermeye çağıranlara kulak asmayın ve katillerinize de el uzatmayın; zira domuz Netanyahu'da ve domuz Trump'ta bir hayır olmadığı gibi küfür ordularını ülkenize sokan, sizi yok etme savaşını finanse eden, kanlarınızın dökülmesine sessiz kalan, hatta kanınızın daha fazla dökülmesini körükleyen kimsede de bir hayır yoktur.

Evet, bu savaş hepimize, düşmanın bir gün olsun barış istemediğini, aksine teslimiyet istediğini ve etrafınızdaki rejimlerin asla sizin müttefikiniz olmadığını, aksine kurbana karşı katilin müttefiki olduğunu göstermiştir.

İslam Devleti’ni kurmak için çalışma konusunda tüm eylemsizlik veya sessizliğin, yumuşak bir teslimiyet, sessiz bir yenilgi ve Allah'ın bu ümmete yüklediği azim bir emirde ihmalkârlık olduğunu vurguluyoruz.

Ey Müslümanlar: Bugün önünüzde iki yol vardır ve bir üçüncüsü yoktur: Ya küfür antlaşmalarını reddederek, saflarınızı birleştirerek ve cihat ve kurtuluş için ümmete liderlik edecek Hilafeti kurmak için çalışarak Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yolunu izleyeceksiniz, ya da ajan yöneticilerin ve itaatkâr rejimlerin yolunu izleyerek daha fazla boyun eğmeyi, daha fazla kanamayı ve daha fazla aşağılanma ve utancı bekleyeceksiniz.

Yahudilerle anlaşma yoktur, işgalle çözüm yoktur, Allah'ın şeriatının dışında meşruiyet yoktur ve Hilafet ve cihad dışında da kurtuluşa giden bir yol yoktur; işte sadece o zaman Filistin geri dönecek, rejimler kökünden sökülüp atılacak, Mescid-i Aksa temizlenecek ve “لا إله إلا الله محمد رسول الله” sancağı dalgalanacaktır. وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْDinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” [Bakara 120] Duamızın sonu, alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Husam El-İdrisi – Yemen

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER