İslam'da Kadınların Siyasi Görüşlerine İtibar Edilir
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Peygamber Efendimiz Hudeybiye Anlaşmasında eşi Ümmü Seleme'ye danıştı ve tavsiyelerini dikkate aldı.
İslami Hilafetin ikinci Halifesi olan Ömer bin Hattap mescidde kadınları ve erkekleri toplayıp istişare ederdi. Özellikle Eş-Şifa bint Abdullah adlı kadının siyasi görüşlerine değer verir ve gerektiğinde ona danışırdı. Zira Eş-Şifa bint Abdullah oldukça zeki ve ileri görüşlü bir kadındı. Hatta çoğu zaman Ömer bin Hattap kendi görüşünü terk edip Eş-Şifa bint Abdullah'ın görüşünü alırdı.
Halife Ömer bin Hattap bir toplantıda insanlara evlilik mehrini yüksek tutmamaları emretti. Mecliste hazır bulunan yaşlı bir kadın İslam Halifesinin görüşüne muhalefet ederek şöyle dedi: Ey Ömer! Allah'ın kitabı mı, yoksa senin sözün mü tabi olmaya daha layıktır? Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmadı mı? "Onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi hiçbir şeyi geri almayın" (Nisa 20). Bunun üzerine Halife Ömer: "Kadın doğru söyledi Ömer yanlış" diyerek kendi görüşünden vazgeçti.
Nafisa bint Hasan 9. Yüzyılda Mısır'da Abbasi Hilafetinin altında yaşamış meşhur bir âlime idi. Siyasi konularda o kadar etkili bir kişiydi ki yaşadığı diyardaki herkes yöneticiler ile ilgili sorunlarını çözmesi için ona başvururdu.
Hilafet Devleti kadınlara yöneticilere karşı Mezalim Mahkemesine ( Hilafet Devletinde yöneticilere yönelik şikayetleri değerlendiren mahkeme) başvurarak dava açma hakkını vermiştir. Böylelikle açıkça ve korkusuzca yöneticileri muhasebe etme olanağı sağlanmıştır.
"Mezâlim Kâdîsi; Devlet tebâsından olsun yada olmasın, Devlet otoritesi altında yaşayan herhangi bir kimseye karşı devletten kaynaklanan her tür zulmü -ki bu zulüm ister bizzat Halîfe tarafından isterse Halîfe'nin altındaki yöneticiler ve memurlar tarafından yapılsınkaldırmak için nasbedilen Kâdî'dir." Madde 87, Hizbu't Tahrir'in Anayasa Tasarısı.
İslam nizamı kadına temsilcilerini ve Halifesinin seçme hakkını vermektedir. Gerçekten İslam nizamı, kadına yöneticisini seçme hakkını veren dünyadaki ilk sistemdir.
Akabe Biatında Medine Müslümanlarını temsil eden grupta Nuseybe bint Kaab ve Esma bint Amr adındaki iki kadında vardı. Bu biat, Peygamber Efendimizi devlet başkanı olarak kabul eden, ona askeri ve siyasi her türlü desteği vermeyi taahhüt eden bir biattır.
Ömer bin Hattab'ın şehit edilmesinden sonra Amr bin As, yeni seçiminde kimin halife olacağını yönünde Hilafet Devleti tebaasına danıştı. Bu danışmada kadın ve erkek ayırt edilmedi.
"Kadının devlet görevlerine tâyin edilmesi, Ümmet Meclisi üyelerini seçmesi, Ümmet Meclisi'ne üye olması, Halîfe'nin seçilmesine ve Halîfe'ye bey'at verilmesine iştirâk etmesi câizdir." 115. Madde Hizbu't Tahrir'in Anayasa Tasarısı.
İslama göre bir kadın yönetici olamaz ancak bu onun siyasette bir yerinin olmadığı anlamına gelmez. Kadın yönetici olamamakla birlikte idareci ve temsilci olabilir. Devlet kurumlarından birinin başkanı yahut sözcü gibi.
"İster erkek ister kadın olsun, ister Müslüman ister Gayri-Müslim olsun, tâbiyet taşıyan ve kifâyeti olan herkesin; bir Maslahat'a veya bir Dâire'ye veya bir İdâre'ye Müdür olarak tâyin edilme hakkı bulunduğu gibi, buralarda memur olma hakkı da vardır." 98. Madde Hizbu't Tahrir'in Anayasa Tasarısı.
Hilafet Devleti kadının siyasi haklarını kendisine teslim etmesi açısından bir modeldir. Bu model uzun zaman önce diktatörlerin ve beşeri nizamların kadının elinden aldığı siyasi hakları kadına iade edecektir.
Artık kadınlar için gerçek değişimin zamanı gelmiştir. Bu değişim sadece Hilafet Devletinin tatbik ettiği İslam şeriatıyla mümkündür.
"Onlara şöyle dedi: 'Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Elbet size Benden bir yol gösteren gelir; Benim yoluma uyan ne sapar ve ne de bedbaht olur. Benim Kitap'ımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz." (Taha Suresi 123,124)