'Agrabah Şehrini Bombalayalım' Diyen Ahmaklar

Amerika Birleşik Devleti halkının ortalama olarak pek de zeki olmadığı aslında bilinen bir sey, ama yine de bazen öyle bir haber geliyor ki oradan, bu kadar da olur mu dedirtiyor.

Kamuoyu araştırma kuruluşu Public Policy Polling,nin yaptığı bir ankete göre cumhuriyetҫi seҫmenlerin %30’u, “Agrabah şehri bombalansın mı?“ sorusuna evet yanıtı vermiş. %57 si kararsız, sadece %13’ü buna karşı ҫıkmış (bk. www.publicpolicypolling.com/pdf/2015/

GOPResults.pdf). Yani destekҫiler ve kararsızların böylesı bir bombalama durumunda toplam oranı %87'ye ulaşmakta.

İşin komik tarafı, boyle bir şehrin dünyada bulunmaması! Disney film stüdyosunun icat etmiş olduğu “Aladdin“ masalında anılan bir şehir ismi. Anlaşılan o ki, Agrabah kelimesinin arapҫa‘ya benzemesi bombalamak iҫin yeterli görünüyor.

Şimdi bu duruma ağlasak mı, gülsek mi? Bize ne bu ahmaklardan derdik ama, Amerikan seҫmeni oldukları iҫin, her ne kadar ahmak olsalar da seҫecek oldukları yöneticiler birgün dünyaya tahakküm edecekler.

Ağlanacak hallerine gülmek lazım, Amerikan halkının hayatlarını ne kadar da yüzeysel bir vaziyete soktukları bir defa daha tüm çıplaklığı ile ortaya seriliyor. Kendi bölgeleri dışında dünyanın hiҫbir yerinden ne coğrafi ne siyasi ne de toplumsal anlamda bir bilgiye sahip olmayanlar önemli bir oranı teşkil etmekte. İddia ediyorum, birazcık haber ulaşımı bulunan, yani yavaş da ҫalışsa, az bir internet ulaşımına sahip olan tüm dünya halkları daha akıllıca cevap verirlerdi böyle bir soruya.

İşin ağlanacak tarafı ise, bu Cumhuriyetçi seçmenlerin en popüler adayının İslam'a nefretiyle ün kazanmış ve gelecekte başkan olma ihtimali bulunan Donald Trupm'ın olması değil. Böylesi bir düşman dostlar başına. Ҫünkü adamın Müslümanlara karşı nefreti ayan beyan, aşikar artık. Düşman olduğu her yönüyle belli. Barack Hussein (!) Obama gibi veya beş vakit namazını kıldığı halde her fırsatta demokrasi ve laiklik putları adına reklam yapan devlet reislerinin sinsiliği gibi değil. Ağlamanın sebebi, bu kadar ahmak, dünyadan habersiz ve yüzeysel olan Amerikan halkının seҫmiş olduğu devlet başkanına, bizlerin, yani hak dine sahip şereflilerin salahiyet vermiş olduğu devlet reislerimizin kulluk etmeleri. Biz Müslümanlar reislerimize güveniyoruz, onlar da Amerika Birleşik Devletleri başkanının ağzına bakıyor ne diyecekler diye. Adam kaşını  ҫatsa, dizlerinde derman kalmıyor reislerimizin.  Halk önünde önce ahkâm keserler, Obama’nın bir telefonu sonrası dut yemiş bülbül gibi olurlar, lafı geveleyip dururlar ağızlarında.

Düşünün, size göre biraz yaramaz olan öz kardeşinizle komşu olarak yaşayacaksınız ve bu kardeşinize karşı kin, nefret, canına, malına ve namusuna göz dikmiş bir düşmanı evinizde ağırlayacaksınız. Ve bu düşman sizin evinizden kalkıp gün ve gün kardeşinizin evinde istediği gibi cirit atarsa, ne der millet size acaba? Bravo, süper mi der, bir bildiği vardır koskoca adamın mı der, yoksa ağzına gelen her kelimeyle söver mi size? Bence söver.

Mü’min mü’minin kardeşidir diyor Allah (svt.). Madem ki Suriye’liler de Müslüman, bizim kardeşlerimiz. Eğer orada bir yaramazlık var ise biz hâl edelim kardeş kardeşe, elin gâvunura ne hacet? Gâvur uҫakları bizim ülkelerimizden gün ve gün kalkıp, istediği gibi komşu ülkelerde cirit atıyor, biz Müslüman milletin bir ҫoğu da reislerimize bu salahiyeti vermiş olmak yetmiyormuş gibi maalesef “koskoca siyasetҫi bunlar, bir bildikleri vardır“ deyip korumaya ҫalışıyorlar bu zihniyeti. Her ne kadar dinlerin en yücesine, en adiline, yani hak dine sahip olursak olalım, hayatımıza onu rehber etmezsek, ağzımızdan ҫıkacak her laf ancak böyle sapık laf olur ve kendimizi kandırmaktan başka birsey den öteye gitmez. İşte tam bu durum biz Müslümanları ahmakların ahmağı haline düşüren durum. Vay halimize. Ağlamayalım da ne yapalım?!

Hizb-ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi için Kamil Yüksektepe tarafından kaleme alınmıştır