“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları hiç bir gölgenin bulunmadığı günde gölgelendirir.” Hadisi Hakkında Khilafah İslamia
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru:
es-Selamu Aleykum,
Ebu Hurayra'dan rivayet edilen bir hadiste şöyle deniliyor:
سبعة يظلهم الله في ظله يوم لا ظل إلا ظله، إمام عادل وشاب نشأ في عبادة الله، ورجل قلبه معلق بالمساجد، ورجلان تحابا في الله اجتمعا عليه وتفرقا عليه، ورجل دعته امرأة ذات منصب وجمال فقال إني أخاف الله. ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتى لا تعلم شماله ما تنفق يمينه، ورجل ذكر الله خالياً ففاضت عيناه "Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları hiç bir gölgenin bulunmadığı günde gölgelendirir. Adil bir imam, gençliğinde ibadet eden kimse, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için muhabbet eden, Allah için buluşup Allah için ayrılan iki kişi, mevki sahibi güzel bir kadın, çağırdığı zaman, ben Allah'tan korkarım diyen kimse, sağ elinin verdiği sadakayı, sol eli duymayacak kadar gizli sadaka veren kimse, Tenha yerde Allah'ı anarak gözleri yaşaran kimse ." [Müttefikin aleyh]
Erkeklere özel bu konular arasında kadın neden zikredilmedi? Yani niye tüm bu olgularda özellikle erkek zikredildi de kadın zikredilmedi? Umarım cevap kapsamlı olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi korusun ve sizi yardımıyla desteklesin.
Cevap:
Aleykum'us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Hadisi Şerife ve kadının neden zikredilmediğine cevap vermeden önce şunu belirtmekte fayda olacağını düşünüyorum:
1- Arapça'da Tağlib diye bir üslup vardır. Yani hitap, eril siygasıyla gelir ama Tağlib yoluyla dişil siyga da o eril siygaya dâhil olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözü gibi: "Ey iman edenler!" Mümin kadınlar da bu hitabın içine girerler.
Örneğin, Buhârî Ebu Hurayra'dan rivayet ettiğine göre Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bir kimse, Müslüman bir köle azat ederse, Allah o kölenin her azası karşılığında bir azasını Cehennemden azat eder." Bu, aynı şekilde Tağlib üslubu ile kadın için de geçerlidir. Yani "Herhangi bir kadın, Müslüman bir köle azat ederse"
Örneğin, develerin zekâtı ile ilgili Nesâi'nin hadisidir. Ebu Hurayra'dan şöyle dediği rivayet edildi: Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim: أَيُّمَا رَجُلٍ كَانَتْ لَهُ إِبِلٌ لَا يُعْطِي حَقَّهَا فِي نَجْدَتِهَا وَرِسْلِهَا، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا نَجْدَتُهَا وَرِسْلُهَا؟ قَالَ: فِي عُسْرِهَا وَيُسْرِهَا، فَإِنَّهَا تَأْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَأَغَذِّ مَا كَانَتْ وَأَسْمَنِهِ وَآشَرِهِ، يُبْطَحُ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ فَتَطَؤُهُ بِأَخْفَافِهَا، إِذَا جَاءَتْ أُخْرَاهَا أُعِيدَتْ عَلَيْهِ أُولَاهَا فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ، حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ النَّاسِ فَيَرَى سَبِيلَهُ "Herhangi bir adam ki, devesi olur da, Necde ve Rislede onların hakkını eda etmezse, dediler ki: Ey Allah'ın Elçisi, Necde ve Risle nedir? Zorluk ve kolaylığında demektir. Muhakkak ki devler, kıyamet günü en semiz oldukları halde, onlardan bir tek yavru dahi eksilmeksizin hepsi ayaklarıyla onu çiğner ve ağızlarıyla da ısırırlar. Develerin sonuncusu ona uğrayıp geçince, baş tarafı o kimseye tekrar uğratılır. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gösterilir." Bu, sahip olduğu develerin zekâtını vermediğinde, Tağlib üslubu ile kadın için de geçerlidir.
- Görüldüğü gibi eril ya da erkeklere özel siyga, genel olması durumunda dişil ya da kadınlar için de geçerli olur.
2- Ama bir nassla iptal edildiğinde Tağlib üslubu ile amel edilmez:
Örneğin Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözüdür:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ "Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı." [Bakara 216] Burada hitap, eril siygası iledir. Ama burada Tağlib üslubu geçerli olmaz. Bu ifade Tağlib üslubu ile kadınları da kapsar denilmez. Tağlib üslubuna göre "Size de [kadınlara] savaş farz kılındı" olur. Çünkü cihadı sadece erkeklere farz kılan diğer nasslar ile bu hüküm iptal edildi. İbn Mace, Habib bin Ebi Amra, Âişe Bint Talha, Âişe'den rivayet ettiğine göre
قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى النِّسَاءِ جِهَادٌ؟ قَالَ: نَعَمْ، عَلَيْهِنَّ جِهَادٌ، لَا قِتَالَ فِيهِ: الْحَجُّ وَالْعُمْرَةُ "Dedim ki: Ya Rasûlullah kadınlara cihat var mı? O da: Evet, onlara da cihat var, ama o cihatta savaş yok. O cihat Hac ve umredir." buyurdu." Yani savaş anlamındaki cihat, kadın için farz değildir.
Örneğin Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَاةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ "Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır." [Cuma 9] Yani bu ayete göre Cuma namazı vaktinde alışverişe devam etmek erkeğe haramdır. Burada Tağlib üslubu ile amel edilmez. Yani Cuma namazı vaktinde kadının alışveriş yapması haram değildir. Çünkü Cuma namazını erkeklere tahsis eden ve kadınları bu farzdan hariç tutan bir nass geldi. el-Hâkim Müstedrek'te Ebu Musa'dan rivayet ettiğine göre Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الْجُمُعَةُ حَقٌّ وَاجِبٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ فِي جَمَاعَةٍ إِلَّا أَرْبَعَةٌ: عَبْدٌ مَمْلُوكٌ، أَوِ امْرَأَةٌ، أَوْ صَبِيٌّ، أَوْ مَرِيضٌ "Köle, kadın, çocuk ve hasta hariç, Cuma namazı, her Müslümana vaciptir." el-Hâkim, bu hadisin Şeyhayn'ın şartlarına göre sahih olduğunu söyledi, ez-Zehebi'de bu konuda ona muvafakat etti.
3- Buna göre el-Buhari'nin Sahihinde Ebu Hurayra'dan rivayet ettiği hadisi şöyle anlamalıyız: Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
سبعة يظلهم الله في ظله يوم لا ظل إلا ظله، إمام عادل وشاب نشأ في عبادة الله، ورجل قلبه معلق بالمساجد، ورجلان تحابا في الله اجتمعا عليه وتفرقا عليه، ورجل دعته امرأة ذات منصب وجمال فقال إني أخاف الله. ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتى لا تعلم شماله ما تنفق يمينه، ورجل ذكر الله خالياً ففاضت عيناه "Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları hiçbir gölgenin bulunmadığı günde kendi gölgesinde gölgelendirir. Adaletli yönetici, Allah'a ibadetle büyüyen genç, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse, mevki sahibi olan güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağırıldığı halde, "Ben Allah'tan korkarım." cevabı ile karşılık veren kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah'ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse."
Bu hadis, diğer nasslarla iptal edilmeyen yedi hasletin beşi Tağlib üslubu ile kadın için de geçerlidir. Yani bu hadis, Allah'a ibadetle büyüyen genç kız, Allah için birbirini seven iki kadın, bir erkek tarafından birlikte olmaya çağrılan kadın, sadaka veren kadın, tenha yerde Allah'ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kadın için de geçerlidir.
Ama bu üslup, adaletli bir İmam ve kalbi camilere bağlı kimse için geçerli değildir. Çünkü bunlar, nassla iptal edildiler.
"Adaletli İmam" ifadesinde, Tağlib üslubu ile amel edilmez. Çünkü kadın, yönetici olamaz. Nitekim el-Buhari'nin Ebu Bekra'dan rivayet ettiği bir hadiste Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَمَّا بَلَغَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ أَهْلَ فَارِسَ، قَدْ مَلَّكُوا عَلَيْهِمْ بِنْتَ كِسْرَى، قَالَ: لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمُ امْرَأَةً "Pers imparatorluğunda Kisra'nın kızının başa geçtiği Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e ulaşınca "İşlerini bir kadına havale eden kavim asla iflah olmaz." Buyurdu" Velayet'ul Emir, yani yönetim, kadına caiz değildir. Yönetim dışında yargı, Halife seçimi, Ümmet Meclisi'ni seçmek ve seçilmek ve yönetimden olmayan diğer meşru işlere gelince, kadına caizdir. Bu, "Adaletli İmam" sözünün kadını kapsamadığı anlamına gelir. Bununla beraber burada "Adaletli İmam" ifadesini, adaletli çoban olarak yorumlayan tefsirciler de vardır. Buna göre bu hadis, el-Buhari'nin Abdullah ibn Ömer'den rivayet ettiği hadise uygun olarak kadın için geçerli olur: Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle derken işittim:
كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي أَهْلِهِ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا "Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur." Ama burada Tağlib üslubu ile amel edilmemesi racih olan görüştür. Çünkü "Adaletli İmam" ifadesinin, yönetici anlamına gelmesi daha tercihe şayan bir görüştür. Bu yüzden bu ifade, kadın için geçerli olmaz.
"Kalbi camilere bağlı kimse" sözü ise, kadının evinde kıldığı namazın camide kıldığı namazdan daha efdal olduğunu bildiren nassla iptal edildi. Ahmed, Müsned'inde Abdullah ibn Süveyd el-Ensari, teyzesi Ebi Hamid es-Sadi'nin eşi Ummu Hümeyd'in Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek şöyle dediğini rivayet etti:
يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي أُحِبُّ الصَّلَاةَ مَعَكَ، قَالَ: «قَدْ عَلِمْتُ أَنَّكِ تُحِبِّينَ الصَّلَاةَ مَعِي، وَصَلَاتُكِ فِي بَيْتِكِ خَيْرٌ لَكِ مِنْ صَلَاتِكِ فِي حُجْرَتِكِ، وَصَلَاتُكِ فِي حُجْرَتِكِ خَيْرٌ مِنْ صَلَاتِكِ فِي دَارِكِ، وَصَلَاتُكِ فِي دَارِكِ خَيْرٌ لَكِ مِنْ صَلَاتِكِ فِي مَسْجِدِ قَوْمِكِ، وَصَلَاتُكِ فِي مَسْجِدِ قَوْمِكِ خَيْرٌ لَكِ مِنْ صَلَاتِكِ فِي مَسْجِدِي "Ey Allah'ın Rasûlü, ben seninle birlikte namaz kılmayı seviyorum." Bu söz üzerine Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ben, senin benimle birlikte namaz kılmayı sevdiğini biliyorum, fakat senin evinin iç tarafındaki odanda namaz kılman, dış tarafındaki odanda namaz kılmandan hayırlıdır. Dış tarafındaki odanda namaz kılman da avluda namaz kılmandan hayırlıdır. Evinin avlusunda namaz kılman, senin için mahalle mescidinde namaz kılmandan hayırlıdır. Mahalle mescidinde kılacağın namaz, benim mescidimde kılacağın namazdan hayırlıdır."
Böylece hadiste geçen yedi hasletin beşi, Tağlib üslubu ile kadın için de geçerlidir. Adil İmam ve kalbi camilere bağlı olan kimse ifadesi, kadın için geçerli değildir. Çünkü bunlar nassla iptal edildiler. Dolayısıyla burada Tağlib üslubu ile amel edilmez. Faydalı olacağını için el-Buhari'de geçen hadise ilişkin İbn Hacer'in Fethu'l Bari adlı eserinde, özellikle bu hadisin tefsirinin sonunda geçen yorumu hatırlatmakta fayda vardır. Yorum şöyledir: "Bu hadiste erkeklerin zikredilmesinin, mefhumu yoktur. Zikredilenlere erkeklerle birlikte kadınlar da dâhildir. Adaletli İmam sözünden İmametin kastedilmesi müstesnadır. Aksi takdirde kadın da adaletli imam sözüne dâhil olur. Çünkü aile sahibidir, onlara karşı adaletli davranabilir. Kadın, cami müdavimi olmak hasletine dâhil olmaz. Çünkü kadının evinde kıldığı namaz, camide kıldığı namazdan daha efdaldir. Bunun dışındakilerde ise kadın erkek aynıdır..."
Dolayısıyla yukarıda belirtilen yedi haslet kadın için de geçerlidir. Ancak Adaletli İmam ve kalbi camiye bağlı olan kimse ifadesi kadın için geçerli değildir. Çünkü bu iki durumda Tağlib üslubu, başka bir nassla iptal edildi.
Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta
Facebook sayfasının linki: