حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
No: AL-BA-2024-MB-TR-03 |
H. 12 Rabi-ul Evve 1446 M. Cumartesi, 14 Eylül 2024 |
Almanya İçin Tehlike Olan Devlet Aklı
Gazze Savaşı’nın başlamasından on bir ay sonra, devlet politikası Almanya toplumu için giderek daha büyük bir sınav ve iç güvenlik için bir tehdit haline geliyor.
Netanyahu hükümetinin 7 Ekim’de savaş ilan etmesinin ardından, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “İsrail”in güvenliğini Almanya’nın devlet politikası olarak ilan etti ve Alman Federal Meclisi’ndeki hükümet ve muhalefet partileri, oybirliğiyle “İsrail”e tam dayanışma içinde olunmasını ve her türlü desteğin sağlanmasını talep etti.
Bu doktrini Almanya topraklarında uygulamak için Almanya bir dizi otoriter tedbir aldı. Önde gelen politikacılar ve federal bakanlar, özellikle Müslümanları, söz ve eylemle devlet politikasına uymaya çağırdılar. Toplanma hakkı ve ifade özgürlüğü büyük ölçüde kısıtlandı, semboller ve siyasi talepler kriminalize edildi, dernekler yasaklandı, aktivistler yasal takibata uğradı ve sınır dışı etme kararı alındı. Devam eden süreçte, Orta Doğu çatışmasına İslami bir bakış açıyla yaklaşanlar hedef alındı ve bu bakış açısı siyasi-medya söyleminde baş düşman ilan edildi.
Ayrıca “İsrail” Devleti’nin varlığı, Alman dış ve güvenlik politikasının merkezi ilkesi olarak ilan edildi. Silah ihracatı bir önceki yıla göre neredeyse on kat arttı ve Federal Cumhuriyet’in askeri destek sunup çatışmalara ne zaman müdahil olması gerektiği konusunda kamuoyunda tartışmalar yapıldı. Uluslararası Adalet Divanı’ndaki (UAD) dava bağlamında Alman hükümeti, ana davaya üçüncü taraf olarak müdahil olmaya ve soykırım suçlamasını ön inceleme yapılmaksızın kesin ve açık bir şekilde reddetmeye karar verdi. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcısının Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarılması talebine cevaben, Alman hükümeti de yargılamayı geciktirmek amacıyla bir amicus curiae özeti sunmaya karar verdi. Marcus Schneider ve Jannis Grimm, Uluslararası Politika ve Toplum (IPG) dergisindeki yazılarında, Alman hükümetinin tutumu artık açıkça sorgulanmakta ve yurt dışında olduğu kadar içerdeki uzmanlar arasında da bazen adeta bir paralel evren gibi algılanmaktadır. Ünlü uluslararası hukuk uzmanı Kai Ambos ise devlet aklını otoriter bir kavram ve hukukun zıttı olarak tanımlamaktadır. Almanya’nın adaletsizliği savunan bu devlet aklı, dünya genelinde ülkenin itibarına ciddi zarar vermektedir. Bunun kanıtlarından biri, ABD merkezli ACW araştırma enstitüsünün 16 Arap ülkesinde gerçekleştirdiği güncel anket sonuçlarıdır. Anket sonuçlarına göre, katılımcıların %75’i Almanya’nın bu çatışmada olumsuz bir rol oynadığını belirtmektedir. %97’si de Gazze’deki savunmasız halka karşı yürütülen acımasız savaşın yol açtığı psikolojik yüklerden şikayetçidir. Bu yükler giderek Almanya’ya karşı öfkeye dönüşmekte ve gazeteciler bile bölgede yaptıkları haberlerinde Alman kökenlerini gizleme zorunluluğu hissetmektedir.
Almanya, ABD’nin yanı sıra artık Siyonist yapının en önemli koruyucularından biri olarak kabul edilmektedir. Alman Şansölyesinin Ukrayna’daki savaş sırasında aktif desteğin riskleri konusunda keskin bir farkındalık göstermesi dikkat çekicidir. Alman hükümeti, ülkesini korumak için Ukrayna savaşında savaşan bir taraf olarak algılanmaktan kaçınırken, bu hesaplamanın Orta Doğu çatışmasında geçerli olmadığı görülmektedir. Alman hükümeti, Siyonizm’in devamı için Almanya’nın iç güvenliğini tehlikeye atmaya hazırdır! Sağlanan siyasi, ekonomik, diplomatik, ahlaki ve askeri destek göz önüne alındığında, bazı milisler ve silahlı örgütlerin Federal Cumhuriyet’i savaşın bir tarafı olarak algılamalarına şaşırılmaması gerekir.
Solingen ve Münih’te yaşanan son olaylar, irrasyonel bir politikanın sonucudur. Masum insanların hayatları, artık ülkenin kendi halkı tarafından bile kabul edilmeyen bir devlet gerekçesi uğruna feda edilmektedir. Alman hükümeti, İslamcılık ve göç tartışmalarıyla kendi sorumluluğundan dikkatleri başka yöne çekmek ve toplumsal barışın çöküşünü kabullenmek yerine, Siyonizm’e verdiği desteği bir an önce tamamen sonlandırmalıdır!
Almanya bir karar vermelidir: Tarihe saldırgan bir kolonyalizmin destekçisi olarak mı geçmek ve bir savaş tarafı olarak mı algılanmak istiyor? Yoksa gelecekte karşısında bir Hilafet bulacağını ve “İsrail”in tarihe karışacağını mı idrak edecek?
قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ“Düşünesiniz diye gerçekten, size ayetleri açıkladık.” [Hadid 17]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Almanca Konuşulan Ülkeler Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |