حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR–BA–2020–MB–TR–05 |
H. 28 Cumâde’s Sânî 1441 M. Cumartesi, 22 Şubat 2020 |
İslam ve Müslümanlara Yönelik Nefret Söylemlerinden İngiliz Hükümeti Sorumludur
Michael O’leary’in söylemleri, Müslümanları güvenlikleştiren İngiliz hükümeti ajandasının bir semptomudur. Sıradan insanların, tüm Müslümanları potansiyel bir güvenlik tehdidi olarak görmelerini sağlayan politika, politika spektrumunda uygulanıyor, İslam ve Müslümanlara yönelik nefret atmosfer yaratmayı amaçlıyor.
Times gazetesine verdiği demeçte, Müslüman erkeklerin potansiyel bir güvenlik tehdidi olarak görülmesi gerektiğini söyleyen RyanAir patronu Sayın O’leary, “Bir şey söyleyemezsiniz, çünkü bu ırkçılıktır, ancak bu durum Müslüman erkeklere özgüdür. Aynı durum otuz yıl önce İrlandalılar için söz konusuydu. Eğer tehdidin geldiği yer burasıysa, o zaman tehdit bertaraf etmek gerekir.” ifadelerini kullandı.
O’leary’in bu saldırgan söylemi, İslamofobi olarak damgalanabilir, ancak hangi bağlamda söylendiği açıklanmıyor. Hükümet ve ana akım medyadaki goygoycuları, İslam düşmanlığı üretmek için bıkmadan, usanmadan çalışıyorlar. Sonuçta sözel ve fiziksel olarak Müslümanlara yönelik saldırılar iyice çoğaldı. Müslümanlara karşı devlet sponsorluğunda halkın radikalleşmesi söz konusu. Çünkü dünyanın dört bir yanındaki İslam ümmeti, İngiltere, Avrupa ve Amerika’da Batı hükümetlerinin orkestralığını yaptığı sömürgeci baskıyı ve kapitalist hegemonyayı reddetmeye başlamıştır.
Dünyada sömürgeyi sürdürmek isteyen ayrıcalıklı seçkinler, insanlığa karşı işledikleri suçlar için ikna edici bir argüman ya da rasyonel bir gerekçe bulamıyorlar, bu yüzden, sıradan insanların, uygulanmasını gördüklerinde ve net ikna edici mesajını duyduklarında hızla İslam’a yöneleceklerinden korkuyorlar. İslam’a ve Müslümanlara karşı yalan uydurmalarının tek nedeni bu. İslamofobik bireylerin basit suçlamaları yetersiz, çünkü kapitalist ideoloji ve ayrıcalıklı seçkinlerin, insanlığın çürümüş zorbaları olduklarını ifşa etmek gerek.
Müslümanlar, istemeyerek hükümet ve medyanın tuzağına düşenleri yatıştırmak için yaşam tarzlarını değiştirmeleri gerekmez. Dünyadaki zorbalığın tek çözümü biziz, yolumuza çıkan engeller ne olursa olsun İslam mesajını taşımalıyız.
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ * فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ * وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ * وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ * هَمَّازٍ مَّشَّاءٍ بِنَمِيمٍ “Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapıtanları çok iyi bilir; O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir. Bundan böyle, yalanlayanlara itaat etme; İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar. Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getirene sakın boyun eğme.” [Kalem 7-11]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |