Parlamentonun açılmasıyla birlikte seçimlere bir yıl kala yeni bir siyasi av mevsimi başladı. Entegrasyon Bakanı, 8 Ekim 2018’de B.T gazetesine verdiği demeçte, “İslam’a göre yaşamak sorundur” ve “Danimarka’da yaşadığınız sürece kesinlikle Danimarkalı yaşam tarzına uymak zorundasınız” dedi. Bakan ayrıca, Müslümanların Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakareti sorgulayamayacaklarını ve “özel taleplerde” bulunamayacaklarını vurgularken, bir kez daha Kur’an ve Şeriata saldırdı.

Fakat ne büyük ironidir ki, bakan Peçe yasağı, İmam yasası ve ayrımcı getto planının ardından “insanlar arasında ayrımcılığa yol açabilecek yasalar yapamayız” şeklinde konuştu. Bu bakımdan aşağıdaki hususlara dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyoruz:

Uzun süredir yasak ve zorlama politikasını dayatan siyasilerin İslam ile mücadelesi Danimarka’da yerleşik bir politika haline gelmiştir. Entelektüel iflas içindeki Danimarkalı siyasi elit, sosyal kontrol ve “namus anlaşmazlıkları” ile mücadele gibi bahanelerle Müslümanları Batılı yaşam tarzına asimile etmek için kırbaçlama ve korkutma politikası güdüyor. Özellikle Müslüman kadına odaklanılması yeni bir şey değil.

İslam’a düşük profilli saldırı başlatan Entegrasyon Bakanı herhangi bir meşruluktan yoksundur. Çünkü Danimarkalı politikacılar, suiistimal ve suçlama kültürünün yayılmasıyla birlikte AB’de kadınlardan nefret eden toplumdaki en belirgin kişilerdir. Müslüman kadınlara sunulan “özgürlük” bu mu?

Danimarka hükümetinin Müslümanlara dayatmak istediği beyhude yaşam biçimi, derin mutsuzluk, akıl sağlığı ve parçalanmış aileler için de bir reçetedir. Krizle dolu Batı kültürü ve özündeki kültürel emperyalizm, insanlığın en büyük problemidir. Öte yandan İslami yaşam tarzı, Batı nüfusunun maruz kaldığı sosyal felaketin yegâne tedavisi ve kurtuluşudur. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir olarak biz, Müslümanları sağlam bir şekilde İslam’ın yanında yer almaya özendirmeye devam edeceğiz. Zira İslam, kapsamlı bir yaşam biçimi ve hukuk sistemine sahiptir. Ayrıca Gayrimüslimlere de gerçek kurtuluşlarının İslam’da olduğu konusunda çağrı yapmaya devam edeceğiz.

Kadın-erkek tüm Müslüman jenerasyon, İslam’ın değerleri ve yaşam biçimi hakkında köklü bir kanaate sahiptir. İkiyüzlü Danimarka devleti, sosyal kontrol politikası ya da “eşitlik” ve “haklar” kampanyası başlatmış olsa da Müslümanlar inançlarından asla vazgeçmeyeceklerdir. Çünkü İslam mutlak doğrudur, insanlığı gerçek mutluluğa ulaştırır ve toplumsal ilişkileri adil ve ahenk içerisinde düzenler.